Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/391 E. 2023/1403 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/391
KARAR NO: 2023/1403
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2019
NUMARASI: 2016/143 Esas – 2019/955 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı kamyonetin, yolun karşısına geçmeye çalışan davacılardan …’un eşi, diğer davacı …’un da annesi olan …’a çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden …’un desteğinden yoksun hale geldiklerini, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün tam kusuru bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) her bir davacı için ayrı ayrı 5.000,00-TL olmak üzere toplam 10.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan; ayrıca, her bir davacı için ayrı ayrı 50.000,00-TL olmak üzere toplam 100.000,00-TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 12/06/2019 günü bedel arttırım dilekçesi ile de; davacı … için olan maddi tazminata ilişkin istek miktarını 124.852,13-TL’ye, davacı … için olan maddi tazminata ilişkin istek miktarını da 53.236,42-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalılar davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacıların desteği …’un ölümüyle sonuçlanın 08/01/2016 günlü trafik kazasının oluşumunda, davalı araç sürücüsünün %25 oranında, müteveffanın ise %75 oranında kusurlu olduğu benimsenerek, 19/07/2019 günlü aktüer ek bilirkişi raporundaki müteveffa gelirinin asgari ücretin 2,27 katı olduğu varsayımından hareketle yapılan ve hesap raporunda 2. seçenekte gösterilen hesaplama doğrultusunda; -Davacıların maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, davacı Hakan için 111.780,06 TL, davacı … için 42.293,73 TL olmak üzere toplam 154.073,79 TL tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden 08/02/2016 tarihinden, davalılar … ve … A.Ş. Yönünden 08/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, -Davacıların manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, davacı .. i.2.500,00 TL, davacı … için 12.500,00 TL olmak üzere toplam 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve… A.Ş.’den 08/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili ve davalı … San. Ve Tic. A.Ş vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf nedenleri; müteveffa gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğu davacı tarafça usulüne uygun şekilde kanıtlanamadığı halde, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporundaki birinci seçeneğe göre değil ikinci seçeneğe göre tazminata hükmedilmiş olmasının ve ayrıca, PMF Yaşam Tablosu yerine TRH 2010 Yaşam Tablosunun baz alınması suretiyle fazla tazminat belirlemesi yapılmasının hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Davalı … San. Ve Tic. A.Ş vekilinin istinaf nedenleri ise; sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazlarına benzer olup ayrıca, kusurun hatalı belirlendiği ve kabule göre de hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının fakirleşmeye yol açacak biçimde fazla takdir edildiğine yöneliktir. Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. TBK gereği, ölüm neticesi olarak bir kimse müteveffanın yardımından mahrum kaldığı takdirde, onlara bu zararın tazmini gerekir. Yasa metninden de anlaşılacağı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Yani olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, bunun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşanabilmesi için muhtaç olunan paranın ödetilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı ölenin eylemli yardımını alanların desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için her şeyden önce destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Bu itibarla; ölenden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde evlenen eşin desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan (eski) eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır. (Bkn Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2347 esas 2021/3316 karar sayılı ilamı) Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde, UYAP kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, davacı eşin dava devam ederken 27/12/2018 tarihinde yeniden evlenmiş olduğu, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda ise davacı Hakan’ın muhtemel bakiye ömür süresinin tamamı için tazminat hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatının yukarıda ifade edilen amaç ve kapsamı dikkate alındığında eldeki dava bakımından somut gerçeğin bulunduğu böyle bir durumda varsayıma dayalı hesaplama yapılamayacağı, destek alacaklısı olan davacı Hakan’ın ancak eşinin ölüm tarihiyle kendisinin yeniden evlendiği tarih aralığı için tazminata hak kazanabileceği gözetilip, hesaplama yapılmalıdır. Bu durumda mahkemece davacı Hakan için davaya konu kaza tarihi ile davacının yeniden evlendiği tarih arasındaki süre için tazminat hesaplanması yapılabilmesi için daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden (hükme esas alınan rapordaki veriler kullanılarak) ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca; davalı sigorta şirketi vekilinin ve davalı … San. Ve Tic. A.ş vekilinin sair istinaf itirazları incelenmeksizin sadece açıklanan nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK m.353/1-a/6 hükmü uyarınca kaldırılmasına ve az yukarıda açıklanan biçimde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca,1-Davalı sigorta şirketi ve davalı … San ve Tic A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2019 tarih ve 2016/143 Esas 2019/955 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,-Kaldırma nedeni gözetildiğinde, davalıların diğer istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına,2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harçlarının talepleri halinde yatıran davalıya İADESİNE,4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2023