Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/355 E. 2023/325 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/355
KARAR NO: 2023/325
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2015/823 Esas – 2019/1151 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edenlerinin miras bırakanı …’nun 04/04/2015 tarihinde davalı …’ın maliki bulunduğu davalı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı Hasta Nakil Aracı ile Beylikdüzü … Hastanesine diyaliz seansına gitmekte iken, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla (kamyon), müteveffanın içinde yolculuk yaptığı hasta nakil aracının çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiğini, kazaya karışan her iki araç sürücüsü hakkında Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesinde açılan 2015/244 Esas sayılı ceza yargılamasına ilişikin dava bulunduğunu, … plaka sayılı aracın ZMM sigortası olmadığını, kazaya karışan hasta nakil aracının ise davalı … Sigorta A.Ş nezdinde ZMM sigortalı olup, davalı … A.Ş’nin de davalı araç sürücüsünün iş vereni bulunduğunu beyanla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak), …’nun hayatını kaybetmesi nedeniyle desteğinden yoksun kalan davacı baba … ve davacı anne …’nun her biri için ayrı ayrı 5.000,00-TL olmak üzere toplam 10.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacı anne ve babanın her biri için ayrı ayrı 50.000,00-TL, davacı kardeşlerin her biri için de ayrı ayrı 30.000,00-TL olmak üzere toplam 160.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalılardan (davalılar … Sigorta ve … sadece maddi tazminattan, davalı … ise manevi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 15/10/2019 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de davacı … ve davacı … için talep edilen destek tazminatı istek miktarlarını ayrı ayrı 82.361,36-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalılardan … A.Ş. ( Yeni Unvan … A.Ş. ) vekili cevap dilekçesinde özetle; görülmekte olan davanın muhatabının müvekkili şirket olmadığını, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, zira dava dilekçesinde adı geçen … Hastanesi (ya da … Hastanesi) müvekkili … A.Ş. ‘nin işletmekte olduğu bir hastane olmayıp, müvekkili şirketin bir şubesi de olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin yerleşim yerinin Üsküdar bulunması nedeniyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, vekil edeni şirketin meydana gelen kazayla, kazaya karışan araçlarla, bu araçların malikleri ya da işletenleriyle hiçbir ilgisi bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın … poliçe numarası ile 22.11.2014 – 22.11.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere müvekkil şirket nezdinde Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesi ile sigortalı olduğunu, ancak sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ve araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı bulunduğundan kusur durumunun usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerektiğini, ayrıca davacıların uğradıkları zararları kanıtlamaları gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli Trafik Sigorta Poliçesinin olup olmadığının tespitinin gerektiğini, bundan ayrı kazanın oluşumundanki kusur oranının tespitinin Adli Tıp kurumu tarafından tespit edilmesi, davaya konu destekten yoksun kalma tazminatının da uzman bilirkişilerce hesaplanmasını istediklerini belirterek davaya karşı koymuştur. Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; gerek kaza tespit raporunda gerekse de halen yargılaması devan eden Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/244 Esas sayılı dosyasından yapılan hazırlık ve yargılama aşamasında dava konusu kaza ile ilgili olarak tespit edilmiş kesin ve tereddüte mahal bırakmayacak bir kusur değerlendirilmesi bulunmadığını, kazanın oluş şekli açısından tereddütler bulunduğunu bu nedenle ceza davasının sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … ise süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasında vekili aracılığıyla sunduğu beyanlarında özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Yargılama sırasında davacılardan …’nun bekar ve çocuksuz olarak 15/12/2015 tarihinde hayatını kaybettiği, Bakırköy 5,Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 2016/698E,-2016/694K sayılı veraset ilamından da anlaşılacağı üzere geriye eldeki davanın diğer davacıları olan anne ve babasını bıraktığı tespit edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, talep konusu kazanın oluşumunda kazaya karışan her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğu kabul edilerek, cezalandırılmaları cihetine gidildiği, kazanın meydana gelmesinde hasta nakil aracı sürücüsünün %40 oranında, karşı araç sürücüsü davalı Sezai Şimşek’in ise %30 oranında kusurlu olduğunun 01/01/2017 günlü kusur bilirkişi raporu ile belirlendiği benimsenerek, aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminata ilişkin talebin kabul edilmesi, manevi tazminata ilişkin taleplerin ise kusur durumu ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında kısmen kabulüne uygun olacağı şeklindeki gerekçeyle; -İş bu asıl ve ıslahla açılan davanın Kabulü ile, davacı anne … için 82.361,36-TL, davacı baba … için 82.361,36-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketlerinden 10.08.2015 dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden 04.04.2015 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan alınıp davacılara verilmesine, Manevi tazminat istemi yönünden ise taktiren davacı anne … için 10.000-TL nin davacı baba … için 10.000-TL davacı kardeş … için 5.000.-TL, davacı kardeş … için 5.000-TL olmak üzere toplam 30.000.-TL manevi tazminatın diğer davalılar …, …, … Hiz. A.Ş.( Yeni Unvan … İşlet. A.Ş. ) ve …’ten 04.04.2015 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınıp davacılara verilmesine, fazla istemin reddine, karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili, davalı … Hizmetleri A.Ş (yeni ünvanı … İşletmeciliği A.Ş) vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri: mahkemenin maddi tazminata ilişkin olarak hükme esas aldığı bilirkişi raporundaki hesaplamanın hatalı ve eksik olduğu, ayrıca vekil edenleri yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yetersiz bulunduğu ve avans faizi yerine yasal faiz uygulanmış olmasının da kazaya neden olan her iki aracın ticari araç olduğu gözetildiğinde isabetsiz olduğu hususlarına yöneliktir. Davalı … ve … vekilinin istinaf nedenleri: kazanın meydana gelmesinde taraf kusurlarının ne olduğuna ilişkin araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmediği, kusur durumu netleştirilmeden karar verilemeyeceği, ayrıca müteveffanın davacılara desteklik sağladığı somut olarak belirlenemediği halde varsayımsal şekilde yapılan hesaplamaya dayanılarak hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı, müteveffanın mevcut hastalıklarının bakiye ömür süresini etkileyip etkilemeyeceği üzerinde durulmadığı ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının da çok fazla bulunduğuna ilişkindir. Davalı … Sigorta A.Ş vekilinin istinaf nedenleri: ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınmadan, kazanın meydana gelmesinde başka hangi sebeplerin etkili olacağı irdelenmeden tek bir bilirkişi tarafından düzenlenen raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığı, müteveffanın evlenme yaşı olarak 27 yaşın baz alınmasıyla fazla destek zararı hesaplandığı, müteveffanın emniyet kemeri takıp takmadığı, takmıyor ise müterafik kusurlu sayılmasının göz edilmediği, bakiye ömür sürelerinin tespitinde TRH 2010 yaşam tablosunun dikkate alınması gerekirken, 1931 tarihli PMF yaşam tablosu uyarınca yapılan hesaplamanın isabetsiz bulunduğu, ayrıca hükme esas alınan 17/01/2019 günlü hesap raporunda müteveffanın gelirinin tamamının davacılara paylaştırılmış olmasının da kabul edilebilir bulunmadığı, kabule göre de ıslahla arttırılan miktar bakımından ıslah tarihinden faiz işletilmesi gerekirken, arttırılan miktar bakımından da dava tarihinden faiz uygulanmasının doğru olmadığına yöneliktir. Davalı … vekilinin istinaf nedenleri: ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınmadan ve mevcut çelişkiler bu şekilde giderilmeden, sigortasız araç sürücüsünün %60 oranında kusuru olduğunun kabul edilmesi sonucunda karar verilmiş olmasının hatalı olduğuna ilişkindir. Davalı … İşletmeciliği A.Ş (eski ünvanı … Hizmetleri A.Ş) vekilinin istinaf nedenleri: vekil edeni şirket kazaya karışan araçların hiç birisinin maliki yada işleteni olmadığı halde, hüküm altına alınan tazminatlardan sorumlu tutulmasının hatalı olduğu, ayrıca dava dilekçesinde maddi tazminat talepleri bakımından vekil edeni şirkete yönelik herhangi bir talepte bulunulmadığı, aksine sadece manevi tazminatla hükümlü tutulması istenildiği halde, talebin aşılması suretiyle yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasının doğru bulunmadığı, kabule göre de müteveffanın kronik böbrek yetmezliği hastası olduğu gözetildiğinde, vekil edeni hastane bünyesinde tutulan hasta dosyası celp edilmeden, kişi sağlıklı bir bireymiş gibi bakiye ömür belirlemesi yapılmasının hatalı olduğu, keza böyle bir kişinin davacılara destek sağlayamacağının da gözetilmediği ve sigorta şirketleri ile SGK tarafından davacılara herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının da araştırılmadığı hususlarına yöneliktir.Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış, maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.1-)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle Prof. Dr. Müh. …’ın katılımıyla düzenlendiği anlaşılan 15/08/2019 günlü bilirkişi raporundaki kazanın meydana geliş şekli ve kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durum ve oranlarının ne olduğuna ilşikin belirleme ve değerlendirmelerin, dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve bu belirlemelerin olayla ilgili olarak Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülerek kazaya karıştığı sabit olan her iki araç sürücüsünün de cezalandırılması ile sonuçlanan 2015/244 Esas – 2017/435 Karar sayılı ceza yargılamasına ilişkin dava dosyasındaki tespit ve kabulle de örtüşmesi karşısında hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, ayrıca; kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’nun 88 ve TBK’nun 61 ve devamı madde hükümleri ile yine TBK’nun 162 ve devamı madde hükümlerine göre; sigortacı dahil, haksız eylem sorumlularından her biri teselsül hükümleri uyarınca tam tazminatla yükümlü olup, kusursuz veya bir miktar kusurlu olan davacı taraf, yasanın verdiği müteselsil talep hakkından açıkça vazgeçmedikçe, kusur sorumlularının tamamına veya bir kaçına ya da her hangi birine karşı dava açarak uğradığı zararın tamamının giderilmesini isteyebileceğine ve somut olayda, hasta nakil aracında yolcu sıfatıyla bulunan müteveffa …’nun kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmasının da mümkün olmamasına göre; kazaya karışan araç sürücülerinin kusur oranlarının ne olduğu veya kazaya başka bir kişi veya kurumun katılımının olup olmadığının, davacı tarafı ilgilendirilen bir nitelik taşımaması, diğer bir ifade ile esasen kusur oranı zarar sorumlularının kendi iç ilişkilerini ilgilendiren bir durum olup, rücuda dikkate alınabilecek olması karşısında mahkemece oluşan zarardan müteselsil sorumluluk ilkesi gereğince davalıların birlikte sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında ve hasta nakil aracında taşınan müteveffanın bu taşıma sırasında müterafik kusurlu sayılmasını gerektiren eyleminin ne olduğu hususunda açık bir iddia ileri sürülmediği gibi konuya ilişkin herhangi bir somut bilgi ve belgeye ulaşılamadığı gözetildiğinde, mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Keza Yargıtay’ın değişiklik gösterir güncel içtihatlarında bakiye yaşam sürelerinin tespitinde TRH yaşam tablosunun baz alınması bildirilmekte ise de, müteveffanın kaza tarihinde 20 yaşında olduğu, davacı anne ve babanın ise 49 yaşında bulunduğu gözetildiğinde bu kişilerin bakiye yaşam sürelerinin TRH 2010 yaşam tablosuna göre daha uzun olduğu belirgin bulunduğundan, PMF yaşam tablosu ve prograsifrant uygulaması neticesinde asgari ücret düzeyinde gelire göre ve askerlik süresinin tenzili suretiyle yapıldığı anlaşılan hesaplamaya dayalı aktüer bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında istinaf eden davalılar aleyhine bir durum söz konusu olmadığına, ayrıca kaza tarihinde 20 yaşında olan müteveffanın diyaliz hastası olması tek başına bakiye ömür süresini kısaltacağı anlamına gelmeyeceği gibi gelse bile bunun ne kadar olabileceğinin ön görülmesi de mümkün olmadığından, yerleşmiş Yargısal uygulamalara göre anne ve babanın her durumda destek tazminatı talep hakkı bulunduğu varsayımından hareketle sonuca varılmış olmasında da bir yanılgı bulunmadığına ve sigorta şirketleri tarafından davacı tarafın herhangi bir ödeme yapıldığı ileri sürülmediği gibi kazanın bir trafik iş kazası olmadığı belirgin olduğundan, SGK tarafından yapılacak bir ödemenin de mümkün bulunmamasına göre; istinaf yasa yoluna başvuran davalıların açıklanan tüm bu hususlara yönelik istinaf başvurularının yerinde olmadığı, davacılar vekilinin maddi tazminatın hatalı belirlendiği istinaf itirazında da herhangi bir gerekçe bildirilmediği ve hükme esas alınan hesap raporuna yargılama sırasında karşı konulmadığı gözetildiğinde davacılar vekilinin bu yöne amaçlayan istinaf başvurusunun da reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.2-)Davalı … İşletmeciliği A.Ş vekilinin kendilerine husumet yöneltilemeyeceğine ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde: 2918 sayılı KTK’nun “işleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlığını taşıyan 85. maddesi uyarınca; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 3. maddesi gereğince işleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.Somut olayda trafik kazasına karışan … plaka sayılı hasta nakil aracı davalı … adına kayıtlı ise de aracın davalı … Hastanelerinin hasta nakil aracı olarak kullanıldığı ve kazanın da bu taşıma sırasında meydana geldiği dosya kapsamıyla sabit olup bu konuda taraflar arasında da bir uyuşmazlık mevcut değildir. Bu durumda aracın işleteni (üst işveren) olduğu konusunda herhangi bir duraksama bulunmayan davalı … İşletmeciliği A.Ş (eski ünvanı … Hizmetleri A.Ş) ‘ye husumet yöneltilmiş olmasında ve bu davalının sorumluluğu yoluna gidilmiş bulunmasında herhangi bir yanılgı tespit edilemediğinden davalı vekilinin açıklanan bu hususa yönelik istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 3-)Davacılar vekilinin, davalılar … ve … vekilinin ve davalı … İşletmeciliği A.Ş vekilinin hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının isabetsiz olduğuna ilişkin istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, müteveffanın olayda kusursuz bulunuşu, yaşı, ölümün karşılaşılabilecek en ağır sonuç oluşu, davacılar ile ölenin yakınlığı, paranın alım gücü, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, ölümle sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala göre fazla olmadığı ancak yetersiz bulunduğu sonucuna varılmıştır. 4-)Davalı … Hastane İşletmeciliği A.Ş vekilinin talebin aşıldığına ilişkin istinaf itirazına gelince; Görülmekte olan davada davacı taraf, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanılarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş ve dava dilekçesinde açıkca davalılar … Sigorta A.Ş’nin ve …’nın sadece maddi tazminattan, davalı … Hizmetleri’nin ise sadece manevi tazminattan sorumlu tutulmasını istemiştir. Yargılamaya hakim olan ilkelerden olan taleple bağlılık ilkesi 6100 sayılı HMK’nın 26.maddesiyle düzenlenmiş olup, hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacılar vekili tarafından dosyaya sunulan 15/10/2019 günlü bedel arttırım dilekçesinde davacı anne ve baba için talep edilen maddi tazminat miktarına ayrı ayrı 82.361,36-TL’ye çıkarttıklarını açıklayarak, bu miktarların davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, ancak bu davalıların kimler olduğu hususunda açıklayıcı bir beyanda da bulunulmamıştır. Bu durumda arttırım talebi ile maddi tazminata ilişkin davanın davalı … İşletmeciliği A.Ş’yi de kapsadığı kabul edilemeyeceğinden, bu şirketin maddi tazminatla ilgili olarak diğer davalılarla birlikte sorumluluğu yoluna gidilmiş olması isabetsiz olmuştur. 5-)Davacıların faiz cinsine ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Eldeki davada davacılar; hüküm altına alınacak maddi ve manevi tazminatlar bakımından avans faizine hükmedilmesini istemiştir. Kazaya karıştığı belirlenen her iki aracında ticari amaçla kullanılan araçlar olduğu ve kazanın da ticari faaliyet sırasında meydana geldiği konusunda herhangi bir duraksama bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece talep gibi avans faizine hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmiş olması da hatalıdır. Ancak yukarıda (3), (4) ve (5) nolu bentlerde gösterilen biçimlerde gerçekleşen yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacılar vekilinin istinaf itirazlarının (3) ve (5) nolu bentlerde gösterilen sebeplerle, davalı … İşletmeciliği A.Ş vekilinin istinaf itirazlarının ise (4) nolu bentte açıklanan nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-b/2 madde hükmü uyarınca kaldırılmasına ve istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları nedeniyle taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar ile harcın da kamu düzeniıydı olduğu gözetilerek sadece yanılgılı olduğu sonucuna varılan faiz cinsi ile manevi tazminatın miktarına ilişkin hatalı uygulamanın davacılar yararına, maddi tazminata ilişkin olarak da sadece davalı … İşletmeciliği A.Ş yararına düzeltilerek; davacı anne … için 25.000,00- TL, davacı baba … için 25.00-0.00TL ve davacı kardeşler … ve … için de ayrı ayrı 15.000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/Gerekçe uyarınca; 1-)İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2019 tarih ve 2015/823 Esas – 2019/1151 Karar sayılı kararına karşı, davalı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili, davalılar … ve … vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, davacılar vekilinin ve davalı … İşletmeciliği A.Ş vekilinin istinaf başvurularının ise az yukarıda açıklanan sebeplerle KISMEN KABULÜNE ve KISMEN REDDİNE, a-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar vekili ve davalı … İşletmeciliği A.Ş vekili tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talepleri halinde kendilerine iadesine, b-)İstinaf yasa yoluna başvuran davalı …, davalı … Sigorta A.Ş ile davalılar … ve …’dan maddi tazminat bakımından alınması gereken 11.252,21TL istinaf karar ve ilam harcından, adı geçen davalılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan nispi harç toplamı olan 9.419,41-TL’nin düşümü ile kalan 1.832,80- TL bakiye harcın davalı …, davalı … Sigorta A.Ş ile davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, c-)İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar … ve … ile davalı … İşletmeciliği A.Ş’den manevi tazminata ilişkin olarak alınması gereken 2.049,30-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL maktu harcının düşümü ile kalan 2.004,90-TL bakiye harcın adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, c-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, d-)İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca, istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren yapan taraf üzerlerinde bırakılmasına, 2-)İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/11/2019 tarih ve 2015/823 Esas 2019/1151 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 madde hükmü uyurunca KALDIRILMASINA, a-)İş bu asıl ve ıslahla açılan davanın Kabulü ile, davacı anne … için 82.361,36-TL, davacı baba … için 82.361,36-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketlerinden 10.08.2015 dava tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise 04.04.2015 kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıar … Sigorta A.Ş, …, …, … ve …’dan alınıp davacılara verilmesine, -Davalı … İşletmeciliği A,Ş’ne yönelik olarak maddi tazminat isteğinde bulunulmadığından, adı geçen davalı hakkında maddi tazminat talepli davada karar verilmesine yer olmadığına, -Manevi tazminat istemi yönünden ise, taktiren davacı anne … için 25.000-TL, davacı baba … için 25.000-TL, davacı kardeş … için 15.000.-TL ve davacı kardeş … için 15.000-TL (davacı … yargılama sırasında hayatını kaybetmiş olmakla, … yönünden takdir edilen manevi tazminatın mirasçıları olduğu anlaşılan anne ve babası olan diğer davacılar … ve …’ya miras payları oranında ödenmek kaydıyla) olmak üzere toplam 80.000.-TL manevi tazminatın davalılar …, …, … İşletmeciliği A.Ş. (Eski ünvanı … Hiz. A.Ş ) ve …’ten 04.04.2015 kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine, fazla istemin reddine, b-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca kabul edilen tazminat miktarları üzerinden belirlenen 16.717,00-TL karar ve ilam harcından, davacı tarafça yatırılan peşin ve ıslah harcı toplamı olan 1.110,63-TL’nin düşümü ile kalan 15.606,37-TL bakiye ilam harcının (davalı … ile davalı … Sigorta A.Ş sadece maddi tazminata ilişkin olarak, davalı … İşletmeciliği A,Ş ise sadece manevi tazminatlar bakımından sorumlu olduklarından, davalı sigorta şirketlerinin sorumlulukları 10.503,08-TL ile davalı … İşletmeciliği A,Ş’nin sorumluluğu ise 5.100,16-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına, c-)Davacılar tarafından yatırılan 1.142,43-TL peşin, başvuru ve ıslah harcının davalılardan alınarak davacılara verilmesine, ç)-Davacılar tarafından yapılan 2.288,00-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, d-)Maddi Tazminat yönünden; Davacılar kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 15.833,36-TL vekalet ücretinin davalılardan ( davalı … İşletmeciliği A,Ş hariç) alınarak davacılara verilmesine, e-) Kabul edilen Manevi Tazminat yönünden; Davacılar kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince, kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 12,800,00-TL vekalet ücretinin davalılar …, …, … İşletmeciliği A.Ş. ( Eski Ünvanı … Hiz. A.Ş.) ve …’ten alınarak davacılara verilmesine, f)-Red edilen Manevi Tazminat yönünden; Davalılar …, …, … İşletmeciliği A.Ş. ( Eski Ünvanı … Hiz. A.Ş.) ve … kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince, red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 12.800,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalılara verilmesine, g-)Yatırılan gider avanslarından arta kalanın ilgilisine İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.23/02/2023