Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/231 E. 2023/194 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/231
KARAR NO: 2023/194
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2015/815 Esas – 2019/1269 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
K A R A R Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı motosikletin vekil edenin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklete çarpması neticesinde meydana gelen 16/11/2010 günlü trafik kazasında davacının yaralanarak sakat kaldığını, karşı araç sürücüsünün ise hayatını kaybettiğini, olayla ilgili olarak Edremit 3. Asliye Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan 2010/552 Esas-2011/413 Karar sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamında ATK trafik ihtisas dairesince düzenlenen kusura ilişkin raporda kazanın oluşumunda vekil eden sürücünün asli, sigortalı araç sürücüsü (… plaka sayılı araç sürücüsü) …’un ise tali kusurlu olduğunun belirlendiği, davacının uğradığı bedensel zararın giderilmesi için davalı sigorta şirketine yaptığı başvuru neticesinde 55.986,21-TL ödeme yapılmış ise de bu ödemenin yetersiz olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklıya kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 2.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde ise özetle; talep konusu kazaya ilişkin olarak açılan asıl dava nedeniyle temin edilen bilirkişi raporunda vekil edenin 2.990,49-TL geçici iş göremezlik zararının olduğunun belirlendiğini beyanla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla asıl dava da talep konusu yapılmayan 2.990,49-TL geçici iş göremezlik tazminatının da 22/12/2014 temerrüt tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davaların birleştirilmesinden sonra yapılan yargılama sırasında davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 17/07/2019 günlü bedel arttırım dilekçesi ile asıl dava yönünden olan istek miktarının 58.759,99-TL çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talep konusu kaza neticesinde yaralanan davacıya yaptığı başvuru neticesinde %58 maluliyet ve %25 kusur oranı üzerinden yapılan hesaplama doğrultusunda 22/12/2014 tarihinde 55.986,21-TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödeme ile ZMM sigorta poliçesinden kaynaklanan tüm sorumluluğun yerine getirildiğini, davacının eksik ödeme yapıldığına ilişkin iddiasının yerinde olmadığını, zira ödenen tazminatın gerçek zararın karşılar mahiyette bulunduğunu ve ödenen tazminat miktarı ile gerçek zarar arasında açık bir orantısızlık olmadığını, ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları olayla ilgili olarak görülerek sonuçlandırılan ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, 16/11/2010 günlü çift taraflı trafik kazasının oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü …’un %25 oranında, davacı araç sürücüsünün ise %75 oranında kusurlu olduğu, davacının yaralanmasına bağlı olarak %54 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresininde 18 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, buna göre davacının geçici iş göremezlik zararının 2.990,49-TL, sürekli iş göremezlik zararınında yapılan ödemenin güncellenmesi sonucunda 36.363,58-TL olduğunun 25/04/2018 bilirkişi raporu ile tespit edildiği bu rapora vaki davalı tarafça yapılan itiraz üzerine temin edilen 25/09/2018 günlü bilirkişi ek raporunda mütarifik kusur indirimi yapılmaması yönündeki kök raporda yer alan görüşün aynen korunduğu, davacının ödeme tarihi itibariyle uğradığı zararının 68,459,75-TL olduğu, davalı sigorta şirketinin yaptığı ödeme miktarının ise 55.986,21-TL bulunduğunun bildirildiği, dosyanın güncellenmesi için bilirkişi heyetine tevdi edilmesi neticesinde alınan 20/06/2019 günlü ikinci ek raporda da davacının rapor tarihi itibariyle uğradığı sürekli iş göremezlik zararının 58,759,99-TL olduğu şeklinde görüş bildirildiği, bu durumda yapılan ödemenin uğranılan zararı karşılamadığı kabul edilerek 20/06/2019 günlü ek bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edilmesi gerektiği gerekçesiyle; -ASIL DAVANIN KABULÜ İLE, 58.759,99 TL sürekli iş göremezlik tazminatın,ödeme tarihi olan 22/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-BİRLEŞEN DAVANIN KABULÜ İLE, 2.990,49 TL geçici iş göremezlik tazminatının,ödeme tarihi olan 22/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf nedenleri; asıl dava bakımından 2014 tarihli ödeme verileri gözetildiğinde yapılan ödemenin (2.990,49-TL’lik geçici iş göremezlik devre zararı dışlandığında) gerçek zararı karşılama oranının %85,51 olduğu dolayısıyla yapılan ödemenin zararı karşıladığının kabul edilmesi gerektiği ayrıca davacı ehliyetsiz araç kullanması nedeniyle müterafık kusurlu olduğu da dikkate alındığında yapılan ödemenin kalıcı iş göremezlik zararının tamamını karşıladığının belirgin olduğu bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasının hatalı bulunduğu; birleşen dava bakımında da kaza tarihinde 19 yaşında olan ve aktif çalışma hayatı bulunmayan davacı için geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiş olmasında da isabet olmadığı bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme sonucunda;Taraflar arasında görülen dava trafik kazası neticesinde meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkin olup, asıl davada kalıcı iş göremezlik birleşen davada ise geçici iş göremezlik zararının giderilmesi talep edilmiştir. 1-Davalı vekilinin birleşen davaya ilişkin istinaf başvurusu değerlendirildiğinde; 29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 5.390,00-TL’ye çıkartılmıştır. Dosya kapsamından, davacı …’nin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 2.990,49-TL bedel üzerinden maddi tazminat isteğinde bulunduğu, yargılama sonucunda mahkemece …’nin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin bu talebinin kabulune karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalının birleşen davaya yönelik istinaf isteğine konu olan ve aleyhine hüküm altına alınan 3.990,49-TL miktar itibariyle kesin nitelikte olduğundan, davalı bakımından yasa yolu kapalı bulunmaktadır. HMK.m.346/1 hükmü uyarınca, miktar itibariyle ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de; temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davalı vekilinin birleşen dava nedeniyle davacı lehine hüküm altına alınan maddi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun kararın kesin olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin asıl davaya ilişkin istinaf itirazlarına gelince; Davacı taraf görülmekte olan asıl davada, davalı ZMM sigortacısı tarafından 22/12/2014 tarihinde yapılan 55.986,21-TL’lik ödemenin gerçek zararı karşılamadığını ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuş, davalı sigortacı ise davadan önce yapılan ödemenin yeterli olduğunu savunmuştur. Taraf iddia ve savunmalarına göre; böyle bir durumda 2918 sayılı KTK’nun 111/2 maddesindeki yetersizlik iddiası gözetilerek tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu sigortacı tarafından yapılan ödemenin, ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için de öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesaplaması yapılması, daha sonra ödeme ile ödenmesi gereken miktar arasında fahiş fark olup olmadığının değerlendirilmesi, fahiş fark olduğunun belirlenmesi halinde ise davadan önce yapılan ödemenin yasal faizi ile güncellenmiş değerinin hesaplanan güncel tazminattan düşülerek sonuç tazminatın belirlenmesi gerekir. Eldeki davada mahkemece hükme esas alındığı anlaşılan 25/04/2018 günlü kök ve 25/09/2018 ek bilirkişi heyet raporunda ödeme tarihindeki verilere göre davacının kalıcı ve geçici iş göremezlik gerçek zararının 68.459,75-TL olduğu, davacıya yapılan ödemenin 55.986,21-TL bulunduğu buna göre davacının ödeme tarihindeki zararının %81,77 oranında karşılandığı ödeme tarihi itibariyle davacıya 12.473,54-TL eksik ödeme yapıldığı belirlenmiştir. Söz konusu bu raporlarda hesap tarihi itibariyle ise davacının kalıcı iş göremezlik gerçek zararının 109.177,59-Tl olduğu yapılan ödemenin güncellenmiş halinin düşümü ile bakiye kalıcı iş göremezlik zararının 36.3633,58-TL olduğu şeklinde hesaplama yapılmış, daha sonra davacı tarafın hesaplamaların 2019 verilerine göre yapılması ve güncellenmesi gerektiğine ilişkin talebi üzerine aynı bilirkişi heyetinden temin edilen 20/06/2019 günlü ek raporda; konuya ilişkin diğer tüm girdiler aynen kalmak kaydıyla ve fakat yasal asgari ücretlerdeki artış gözetilerek davacının kalıcı iş göremezlik zararının tespit edildiği ve bu miktardan yapılan ödemenin güncellenmiş halinin düşümü ile de davacının talep edebileceği zarar miktarının 58.759,99-TL olacağı sonucuna varılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece yukarıda açıklanan tüm ilkeler gözetilmesi neticesinde davacının karar tarihine en yakın hesap tarihindeki güncel verilere göre belirlenen tazminat miktarından, davadan önce yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin mahsubu sonucunda bulunan sonuç tazminata hükmedilmiş olmasında istinaf edenin sıfatına ve istinaf nedenlerine göre herhangi bir yanılgı mevcut olmadığına ( Bkn: Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/12/2020 gün 2019/6148 Esas-2020/8646 Karar sayılı ilamı) ve her ne kadar davalı sigorta vekilince davacının ehliyetsiz araç kullanması nedeniyle müterafik kusurlu sayılması ve bu nedenle de ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplama neticesinde elde edilen tazminat miktarından %20 müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği ve müterafik kusur indirimi yapıldığında yapılan ödemenin ödeme tarihindeki gerçek zarar miktarını karşılayacağının anlaşılacağını ileri sürerek davanın kabul edilmesini istemiş ise de görülmekte olan davada kazanın oluşumunda %75 oranında kusurlu olduğu belirlenen davacının ehliyetnamesinin olmaması, oluşan zararın artmasına herhangi bir katkı sağlamayacağına, diğer bir ifadeyle kişinin kendi kusuruna katılmasının mümkün bulunmamasına göre mahkemece bu sav üzerinde durulmamış olmasında da bir isabetsizlik mevcut olmadığından; davalı vekilinin yerinde olmadığı sonucuna varılan istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2019 gün ve 2015/815 E. – 2019/1269 K. sayılı kararı uyarınca, davacı … lehine, birleşen dava nedeniyle belirlenen maddi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik olarak davalı sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda (1) sayılı bentte işaret edilen nedenle HMK’nın 341/2, 346/1 ve 352. madde hükümleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2019 gün ve 2015/815 E. – 2019/1269 K. sayılı kararı uyarınca, davacı … lehine, asıl dava nedeniyle belirlenen maddi tazminata ilişkin hüküm bölümüne yönelik olarak davalı sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun ise yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan sebeplerle, HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 4.218,17-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 1.054,04-TL harcın düşümü ile kalan 3.163,63-TL bakiye harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.09/02/2023