Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL BAM
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2203
KARAR NO: 2023/1932
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI: 2017/1121 Esas – 2020/670 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.04.2017 tarihinde müvekkili …’ın, plakası-marka ve modeli alınamayan aracın çarpması neticesinde yaralandığını, kazaya karışan araç ile ilgili alınan bilgilerde aracın kırmızı/bordo renkli … veya … marka otomobil olduğunun belirtildiğini, söz konusu aracın … Mahallesi, … Sokak, No:… Yenimahalle adresinde ikamet eden … adına kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin bu kaza sonrasında malul kaldığını, tazminat ödenmesi hususunda davalı …’na 27.10.2017 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğunu ve her hangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 3.200,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) ve 100 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 3.300,00 TL tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 27.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 07/07/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile; 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatını 2.483,86 TL arttırarak 2.583,86 TL’nin, 3.200,00 TL olarak açmış oldukları sürekli iş göremezlik tazminatını 260.207,80 TL arttırarak 263.407,80 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava açılmadan önce başvuru şartının yerine getirilmediğini, bu nedenle davanın usulden reddinin gerektiğini, … plaka sayılı aracın 23/04/2017 olay tarihinde geçerli Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesinin olup olmadığının tramer kayıtlarından tespit edilmesinin, geçerli Trafik Sigorta Poliçesinin olduğunun tespiti halinde davanın esastan reddine karar verilmesinin gerektiğini, davanın kazaya karıştığı belirtilen … plaka sayılı araç sürücüsüne ihbar edilmesini istediklerini, geçici iş göremezlik talebinin teminat dışı olduğunu, faize ilişkin taleplerin yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı” düzenlemesine, 5684 sayılı sigortacılık kanunun 14. maddesinin 1. fıkrasında ‘bu kanunun 13 . maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı karayolları trafik kanunun ve 10/07/2003 tarihli, 4925 sayılı karayolu taşıma kanunun ile ihtas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı sigorta mürakabe kanunun çerçevesinde ihtas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye sigorta ve reasürans şirketleri birliği nezdinde … oluşturulur, 5684 sayılı kanunun 14. maddesinin 2. Fıkrasının a bendinde sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zarar için , b bendinde rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için …na başvurulabileceği belirtilmiştir. Davacı yanın yaralandığı kazada kazaya karışan aracın olay yerinde ayrıldığı dosya kapsamı ile sabit olup Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/49 E sayılı dosyasında yapılan yargılamada kazaya … plakalı aracın sürücüsü neden olduğu iddia edildiğinden kovuşturma devam etmektedir. Kazaya neden olduğu iddia edilen … plakalı aracın olay tarihi olan 23/04/2017 tarihi itibariyle KZMMS olmadığı Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinden gelen 19.12.2018 tarihli yazı cevabından anlaşılmıştır. Kazaya … plakalı aracın neden olduğu sabit değilse de, 5684 sayılı Kanun’un 14/2 maddesinin a ve b bentleri dikkate alındığında davalı … zarardan her halde sorumlu olacağından mahkememizce ceza davasının sonucunun beklenmesine gerek olmadığı kabul edilmiştir. Davacı …’ın erişkin olması halinde 4 ay süre ile iş göremez halde kalacağı bildirilmiştir. Davacı kaza tarihinde 9 yaşında olup kaza tarihindeki yaşı itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalışması söz konusu değildir ve bu yönden mahrum kalınan bir kazancından bahsedilemeyeceğinden davacının geçici iş göremezlik talebinin reddine karar verilmiştir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2020 tarihli 2019/2481 E-2020/1592K sayılı emsal nitelikli ilamı) Davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlemesi için bilirkişiden rapor alınmış davacının sürekli iş göremezlik tazminat miktarı 263.407,81 olarak belirlenmiştir. Davacı vekili bu bedel üzerinden dava değerini belirlemiştir. Davacının aktif dönem içerisinde 6 ayın 7179 sayılı Kanun’un 5/2 maddesi gereği askerlik hizmetinde geçeceği ve davacı yanın bu dönem içerisinde gelir getiren bir işte çalışamayacağı, bilirkişi tarafından bu durumun dikkate alınmadığı anlaşıldığından, davacının 6 ay askerlikte geçireceği sürede davalının sorumlu olduğu kusur oranı ve davacının maluliyet oranına isabet eden (2.374,70*=13.948,2/4) 3.487,05 TL mahkememizce bilirkişi tarafından hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatı miktarından düşülerek, sürekli iş göremezlik tazminatı belirlenmiştir. Taraflar arasında yapılan yazışmalara göre davacı tarafından dava açılmadan önce davalı yana gerekli belgeler ibraz edilerek başvuru yapıldığı anlaşılmış, bilirkişi raporu, mahkememizce düşülen miktar dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile; 1-)Davacının geçici iş göremezlik tazminatı isteminin reddine 2-)Sürekli iş göremezlik tazminatı isteminin kısmen kabulü ile; 259.920,75 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan 27.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ( teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) alınarak davacı yana ödemesine fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; … plaka sayılı aracın kaza tarihini kapsayan poliçesinin bulunmaması nedeni ile müvekkilinin sorumlu olduğu kanaati ile karar verilmiş olmasına rağmen, bu hususun somut olarak tespit edilmesi gerektiği, zira müvekkili kurumun tazminat ödemesi yapması durumunda kazaya karışan kusurlu aracın plakasının tespiti halinde sürücü ve işleten aleyhine rücu işlemlerine girişileceği, eksik inccleme sonucu verilen kararın bu sebeple kaldırılması gerektiği, savcılık aşamasında alınan raporda asli kusurlu bulunan davacı küçük çocuğun, mahkeme tarafından yapılan yargılama sırasındaki kusur raporunda %50 kusurlu bulunduğu, kusura ilişkin çelişki giderilmeden verilen kararın hatalı olduğu, maluliyet raporunun küçük çocuklar hakkında 20.02.2019 tarihli Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ve Adli Tıp Kurumu’ndan alınmadığı gibi, erişkinlere ait yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş olmasının hatalı olduğu, olay tarihinde 9 yaşında olan davacı küçüğün kusuru ile ilgili olarak davacı ebeveynlerine müterafik kusur izafe edilmemiş olmasının da hatalı olduğu, zarar gören küçüğün 18 yaş öncesinden kazanç elde edeceği şekilde hesaplama yapılmış olmasının, ayrıca, temerrüt tarihinin dava öncesinde ki bir tarihten itibaren başlatılmış olmasının da hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; 23/04/2017 tarihinde yaya olan davacıya Demetevler Metro İstasyonu Halk Ekmek Büfesi önünde plakası-marka ve modeli alınamayan aracın çarpması neticesinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 02/01/2019 tarihli raporunda tespit edildiği üzere, özür oranı %50 olacak ve erişkin olması halinde 4 ay süre ile iş göremezlik halinde kalacak şekilde yaralandığı, kazada plakası tespit edilemeyen ve çarpıp kaçan aracın sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasıyla … aleyhine geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi önem arzetmektedir.Söz konusu konusu bu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Bknz. Yargıtay 4. HD’nin 2021/18611 Esas, 2022/787 Karar sayılı ilamı) Somut olayda, her ne kadar davacı ile ilgili alınan maluliyet raporunda heyet üyelerinin uzmanlık alanları belirtilmemiş ve bu nedenle heyetin, kişideki yaralanmaların özelliklerine uygun teşekkül edip etmediği denetlenememiş ise de, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporun; kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik kapsamında düzenlenmiş, dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve denetlenebilir nitelikte olması ve kişinin yaralanmasına bağlı tüm kayıt ve belgelerin gözetilerek hazırlanmış olması nedeniyle hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve raporun mutlaka Adli Tıp Kurumu’ndan alınması da gerekmediği göz önüne alındığında bu husustaki davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde bulunmamıştır. 5684 sayılı kanunun 14. maddesinin 2.fıkrasının a bendinde “sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zarar için, b bendinde rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için …na başvurulabileceği belirtilmiştir. Davacı yanın yaralandığı kazada kazaya karışan aracın olay yerinde ayrıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/49 esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada kazaya … plakalı aracın sürücüsü neden olduğu iddia edildiğinden yargılama devam etmektedir. Kazaya neden olduğu iddia edilen … plakalı aracın olay tarihi olan 23/04/2017 tarihi itibariyle KZMM sigortası olmadığı Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinden gelen 19.12.2018 tarihli yazı cevabından anlaşıldığından, kazaya sebebiyet veren aracın … plakalı araç olduğu ispatlansa bile 5684 sayılı Kanun’un 14/2 maddesinin a ve b bentleri dikkate alındığında davalı … zarardan her halde sorumlu olacağından ve dava araç işletenine ihbar edildiğinden, davalı vekilinin kazaya karışan aracın ZMM sigortasının bulunup bulunmadığının araştırılmadığı yönündeki istinaf başvurusu da yerinde bulunmamıştır. Sonuç olarak; toplanan delillerin ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi ile birlikte istinaf başvuru nedenleri de göz önüne alınmak suretiyle incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde; dosyadaki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda yaya olan davacının %50 oranında, dava dışı araç sürücüsünün %50 oranında kusurlu olduğu sonucuna varılan bilirkişi raporu ile bu raporu teyit eden ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin raporundaki denetlenebilir tespitlerin dosyaya, oluşa uygun olması karşısında mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, eldeki dava açılmadan önce …’na yazılı bir biçimde başvuruda bulunulduğu dikkate alınıldığında, başvuru tarihini takip eden 8 iş günü sonrasında davalı … bakımından temerrüt halinin oluşacağı konusunda bir duraksama bulunmamasına, mahkemece hüküm altına alınan tazminat bakımından uygulanacak faizin doğru bir biçimde belirlenen temerrüt tarihinden başlatılmasında da bir yanılgı tespit edilememesine, davacı yararına geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmemiş olmasına, her ne kadar davacı …’ın 18 yaşına kadar gelir elde edemeyeceği kabul edilse de, 18 yaşına kadar efor tazminatı talep edebileceği açıklanarak, bu dönem için AGİ hariç bilinen asgari ücretin neti üzerinden hesaplama yapıldığı, efor tazminatına ilişkin değerlendirme ile hesaplama yöntem ve şeklinin yerlemiş yargısal uygulamalara uygun olduğu anlaşılmakla, mahkemece söz konusu bu raporun benimsenmesinde bir hata bulunmamasına göre, davalı vekilinin açıklanan durumları amaçlayan istinaf itirazları da yerinde olmadığından, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince itirazlarının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 17.755,18-TL harçtan peşin yatırılan 4.439,00-TL harcın düşümü ile bakiye 13.316,18-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/11/2023