Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/2044 E. 2021/51 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2020/2044
KARAR NO : 2021/51
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI : 2018/16 E., 2019/1379 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 04/01/2018 harç tarihi dava dilekçesinde özetle; davalılardan … yönetimindeki davalı … A.Ş firmasının sigortaladığı, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. firması üzerine kayıtlı … plakalı aracın 03/12/2011 günü saat 18:30 sularında Akçaburgaz Mah. Uğur Mumcu Caddesi üzerinde müvekkilinin oğlu … de içinde iken Alkop Sanayi istikametinde seyir halinde ilerler vaziyette aynı güzergahta seyir halinde … yönetimindeki … Tic. A.Ş firmasının sigortaladığı … üzerine kayıtlı … plakalı araç ile çarpması neticesi yaralanarak yaralı vaziyette Esenyurt Devlet Hastanesine kaldırıldığını, bilahare vefat eden müvekkilinin oğlu … kaybı dolayısıyla destekten yoksun kalan müvekkilinin düçar olduğunu, aynı zamanda elem, keder, acı, ızdırap duyduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00-TL maddi 80.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, belirsiz alacak davası açılamayacağını, dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davacı yana ödeme yapılan tarihteki veriler kullanılmak suretiyle yapılan ödemenin yeterli olup olmadığının araştırılması halinde kendisine yapılan ödemenin yeterli olacağının açıkça anlaşılacağını, davacı yanın manevi tazminat taleplerinin Zorunlu Mali Mesuliyet poliçesi kapsamında olmaması nedeniyle müvekkili şirket yönünden manevi tazminat talebinin reddinin gerektiğini belirterek, davacı yanın maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. Vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazası nedeniyle müteveffa … babası olan davacı …’e 39.862,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının ödendiğini, davacı tarafın davalı müvekkilinden destekten yoksun kalma tazminatı, maddi tazminat ve manevi tazminat adı altında ve başkaca hiç bir hak ve alacağının bulunmadığını belirterek, davanın her bir kalem alacak talebi yönünden ayrı ayrı reddine, yargılama giderleri ile her bir kalem yönünden ayrı ayrı hesaplanacak avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece;”dosya incelendiğinde; davacı trafik kazası sonrasında ölen oğlu … yasal mirasçısı olduğu, kaza sonrasında davacı tarafça kabul edildiği ve davalı tarafın beyanı gereğince davacı tarafça davalı tarafa 02/07/2012 tarihinde … tarafından tazminat 39.862,00-TL ödeme yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı taraf, yapılan ödemeyi çekince koymaksızın kabul ederek bakiye miktar yönünden destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile 04/01/2018 tarihinde eldeki dava açılmıştır. Davacı bu konuda isticvap edilerek beyanı alınmıştır. 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun Sorumluluğa ilişkin Anlaşmalar başlığını taşıyan 111 maddesi gereğince kanunda ön görülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan sözleşmeler geçersizdir ve tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayacak iki yıl içinde iptal edilebilir. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu kaza 03.12.2011 tarihinde gerçekleşmiş, davacıya 02/07/2012 tarihinde ödeme yapılmış olup, yasanın açık hükmü karşısında tazminat miktarının yetersiz olduğu iddiasına dayalı istemin dava konusu yapılması hususunda davacı hak düşürücü süreyi geçirmiştir. (İstanbul 9. Bölge Adliye Mahkemesi 2017/1265 sayılı kararı da bu yöndedir. )Davacı bu davasını yaklaşık 6 yıl sonra açmıştır.( dava tarihi 4.1.2018) Davacıya davalı …. şirketince yapılan ödeme ve 04/01/2018 dava tarihi nazara alındığında, davanın iki yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşılmakla; hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile; 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın hak düşürücü süre nedeni ile REDDİNE karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 03/12/2011 tarihinde gerçekleşen kaza nedeni ile davalı sürücü … hakkında ceza davası açıldığını, dava sonucunda 2 yıl 1 ay hapis cezasına hükmedildiğini ve %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kazada kanun koyucunun da belirtmiş olduğu uzun süre kaza gününden itibaren 10 yıl olup söz konusu davada ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden davanın hak düşürücü süreye tabi olduğu kararı haksız ve hukuka aykırıdır, müvekkilinin oğlunu kaybetmeden önce eşini de kaybettiğini, oğlu ile birbirlerine destek olduklarını, yaşanan bu kaza sonrasında hem manen hem de madden çöküş yaşadığını, müvekkilinin muris … ölümü nedeniyle ciddi anlamda manevi zarara uğradığını belirterek, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleriyle sınırlı yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu; Dava, trafik kazası sonucu ölenin mirasçısı tarafından sürücü, işleten ve sigorta şirketi aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının oğlu … davalılardan … yönetimindeki davalı … A.Ş firmasının sigortaladığı, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. firması üzerine kayıtlı … plakalı aracın içindeyken 3/12/2011 günü saat 18:30 sularında … yönetimindeki … Tic. A.Ş firmasının sigortaladığı … üzerine kayıtlı … plakalı araç ile çarpması neticesi yaralandığı ve daha sonra vefat ettiği, bu olay nedeniyle 05/04/2012 tarihinde davacı … ve davalı …. Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen tutanaktan 10.000,00-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 20.000,00-TL tazminat konusunda anlaştıkları, 11/04/2012 tarihli ibraname ile davacı … tarafından 20.000,00-TL tazminatın banka hesabına yatırıldığını, davalıdan başkaca hiçbir hak ve alacağının kalmadığını, bu ödeme nedeniyle davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye gayri kabil rücu ibra ettiğini belirterek imzaladığı, 02/07/2012 tarihli temlikname ile …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’den ölen … desteğinden yoksun kalan …’e 28/02/2012 tarihli … tarafından hazırlanan tazminat hesap raporu uyarınca 39.862,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının ödendiği, 02/07/2012 günü yapılan bu ödeme nedeniyle ölenin mirasçısı … tarafından sigorta poliçesi gereğince … A.Ş.nezdinde sahip olduğu her türlü hak ve alacakları, talep ve dava haklarını … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye devir temlik ettiği, temliknamenin altında davacı …’in imzasının bulunduğu, ölenin mirasçısı davacı …’in temlik ve ibranameye ilişkin imzaların kendisine ait olduğuna dair 06/12/2019 tarihli celsede beyanda bulunduğu, davacı …’in yapılan ödemeleri yetersiz bularak destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat için bu davayı açtığı, anlaşılmıştır.Karayolları Trafik Kanunu’nun 111.maddesine göre, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceği öngörülmüştür. Kanun’un öngördüğü bu süre resen dikkate alınması gereken hak düşürücü sürelerdendir. Somut olayda, davacılara ödemenin yapıldığı ve ibranemenin alındığı 02/07/2012 tarihinden davanın açıldığı 04/01/2018 tarihine kadar 2 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Dolayısıyla, İlk Derece Mahkemesi’nce davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmiş olmasında, usul ve yasa açısından herhangi bir aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/12/2019 tarih ve 2018/16 esas, 2019/1379 karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin yatırılan 54,40-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 4,90-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,HMK. nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.nun 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2021