Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/2003 E. 2023/1690 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/2003
KARAR NO: 2023/1690
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2020
NUMARASI: 2018/1239 Esas – 2020/328 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Ölüm Nedeniyle Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 09.09.2018 tarihinde davalı nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla seyir halinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan müvekkillerinin kızı olan …’ın yaşamını yitirdiğini, meydana gelen kazada dava dışı sürücü …’ın %100 kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenebildiği anda artırılmak üzere; BK’nın 53.maddesi uyarınca davacılardan … için 1,00 TL; … için 1,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, belirsiz alacak davası hükümlerine göre, olay tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden (teminat limiti ile sınırlı olmak üzere) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacılar vekili 15/03/2020 havale tarihli talep artırım dilekçesi ile; davacı … için 26.022,58 TL, davacı … için 24.154,22 TL olmak üzere toplamda 50.174,80 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların müracatı üzerine tespit edilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak davacılara ödeme yapılarak ibraname düzenlendiğini, bu nedenle davacıların taleplerin reddinin gerektiğini, emniyet kemeri takılmadığından hesaplanacak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “kazanın oluşumunda sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacılar tarafından talep edilebilecek maddi tazminat miktarının tespitine ilişkin rapora mahkememizce itibar edildiği, aktüerya raporunda tespit edilen miktarlara göre davacıların maddi tazminat talebinin poliçe teminatı kapsamında bir kısmının davalı sigorta şirketi tarafından dava açılmadan önce karşılandığı, davacıların karşılanması gereken maddi zararının bulunduğu, mütevaffa …’ın kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hususunda yapılan değerlendirmede ise sürücü …’ın Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu ifadesinde mütevaffa …’ın emniyet kemerinin takılı olmadığını belirttiği, sürücü … hakkında Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığında düzenlenen iddianamede de olayın … plaka sayılı otomobilde bulunanlardan hiçbiri tarafından emniyet kemeri kullanılmadığı şekliyle kabul edildiği, ölü muayene ve otopsi tutanağına göre de ölümün genel vücut travmasına bağlı kafa ve kürek kemiği kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin belirtildiği hususları dikkate alındığında mahkememizce mütevaffa …’ın meydana gelen kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı kanaatine varılmış olup bu sebeple davacılar bakımından hesaplanan maddi tazminat miktarları üzerinden %20 oranında indirim yapılması gerektiği” gerekçesi ile; Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, Davacı … için 11.232,81 TL, davacı … için 10.851,71 TL tazminatın 05/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Emniyet kemeri takılmadığından bahisle tazminatlardan %20 indirim yapılması yönündeki kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, dosya kapsamı incelendiğinde emniyet kemerinin takılıp takılmadığı hususunun soyut kaldığı ve emniyet kemerinin takılı olmadığının ispat edilemediği, kararın hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Bilirkişi raporunda iki farklı hesaplama yapıldığı, mahkeme tarafından ödemenin bugünkü değerinin hükme esas alınmasının hatalı olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, müvekkili tarafından yapılan ödemenin yeterli olup olmadığı değerlendirilirken müterafik kusur indirimi düşülmediğinden hatalı hesaplama yapıldığı, davacı …’ın ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararının 52.127,61-TL, davacı …’ın ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararının 44.900,35-TL olarak hesaplandığı, daha sonrasında müvekkili sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin düşüldüğü ve ödemenin yetersiz olduğu kanaatine varıldığı, ancak buradaki bakiye farkın mahkemenin de aynı kanaatte olduğu üzere %20 müterafik kusur indiriminden kaynaklandığı, davacı … için ödeme tarihindeki verilere göre maddi zarar 52.127,61-TL – %20 müterafik kusur indirimi (10.425,40-TL) = 41.702,21-TL olup müvekkili sigorta şirketi tarafından 13.12.2020 tarihinde … için 43.188,00-TL ödendiği dikkate alındığında ödemenin yeterli hatta fazla olduğu, aynı şekilde davacı … için ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararı 44.900,35-TL – %20 müterafik kusur indirimi (8.980,07-TL) = 35.920,08-TL olup müvekkili sigorta şirketi tarafından 13.12.2020 tarihinde … için 38.170,00-TL ödendiği dikkate alındığında ödemenin yeterli hatta fazla olduğu, bu nedenle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, bizzat avukat tarafından ibra edildikten sonra bakiye destek tazminatı iddiası ile yeniden müvekkili şirket aleyhine dava açılmasının da yersiz olduğu, ölenin müterafik kusurunun sabit olduğu, hatır taşıması ile ilgili indirim yapılması gerektiği, müvekkili sigorta şirketinin başvurudan itibaren sulh görüşmelerine başlamış olup süresi içerisinde temerrüde düşmeden 13.12.2018 tarihinde ödemeyi gerçekleştirdiği, 05.10.2018 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğu, ayrıca müvekkili sigorta şirketi temerrüte düşmediğinden aleyhine yargılama giderine de hükmedilmemesi gerekirken hükmedilmesinin hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma maddi tazminatı istemine ilişkindir. 09/09/2018 günü davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesiyle sigortalı dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan davacıların kızı …’ın vefat ettiği, davacıların destekten yoksun kaldıkları iddiasıyla sigortacı aleyhine eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, “trafik kazası tespit tutanağında davacıların kızının (yolcunun) emniyet kemeri durumunun belirsiz olarak işaretlendiği, araç sürücüsünün ifadesinde; kimsenin emniyet kemerinin takılı olmadığını belirttiği, ATK kusur raporunda bu hususun mahkemenin takdirine bırakıldığı, ölü muayene ve otopsi tutanağına göre de ölümün genel vücut travmasına bağlı kafa ve kürek kemiği kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiğinin belirtildiği, davacı vekilinin sigorta şirketi ile yapılan sulh görüşmeleri sonrasında imzalanan ibranamede %20 oranında müterafik kusur indirimi konusunda anlaştıkları hususları dikkate alındığında” ilk derece mahkemesince mütevaffa …’ın meydana gelen kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığı ve bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki tespit ve kanaatinde bir isabetsizlik olmamasına, davacının hatır için taşındığı ve bu nedenle belirlenecek tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği hususu istinaf aşamasında ileri sürülmüş ise de, yargılama sırasında davalı sigorta şirketi tarafından yasal süresi içerisinde ileri sürülmediğinden, HMK’nın 357.maddesi hükmü uyarınca ileri sürülemeyecek olmasına, kaldı ki; ceza yargılama dosyasındaki bilgi, belge ve beyanlara göre hatır taşıması indirimi yapılmasına ilişkin koşulların somut olayda gerçekleşmemiş olmasına, davacılar vekili tarafından “fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile” ibranamenin imzalanmış olması ve bu suretle belgenin kayıtsız ve şartsız olduğunun ileri sürülemeyecek olması nedeniyle, ibranamenin makbuz hükmünde kabulü ile ödemenin yeterli olmadığı gerekçesiyle dava açılmasında bir hata bulunmamasına, davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığından, başvuru tarihine göre belirlenen temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin, ayrıca davalı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin doğru olmasına göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Ne var ki; ilk derece mahkemesince müterafik kusur ile ilgili yerleşik yargısal içtihatlar gereğince tazminatlardan %20 oranında indirim yapılmasına karar verilmesi gerekirken, daha yüksek oranda indirim yapılması hatalı bulunduğundan, davacılar vekilinin bu hususa ilişkin istinaf itirazının kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince kaldırılması, bu hatalı uygulamanın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar nedeniyle taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklara dokunulmaksızın esas hakkında yeniden hüküm tesisi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2020 tarih ve 2018/1239 Esas 2020/328 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince kısmen kabulüne, a/İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacılara iadesine, b/İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 1.508,59-TL harçtan peşin yatırılan 377,14-TL harcın düşümü ile bakiye 1.131,45-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, c/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, d/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendileri üzerinde bırakılmasına, 2/Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2020 tarih ve 2018/1239 esas 2020/328 karar sayılı kararının kaldırılmasına, a/Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı … için 20.818,06-TL, davacı … için 19.323,38-TL tazminatın 05/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, b/Alınması gereken 2.742,06-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 172,00 TL tamamlama ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 2.534,16-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, c/Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin harç, 35,90-TL başvurma harcı, 172,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 243,80-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d/Davacı tarafından yapılan 750,00-TL bilirkişi ücreti, 300,00-TL adli tıp rapor ücreti, 154,35-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.204,35-TL yargılama giderinden kabul edilen bölüm üzerinden hesaplanan 2.189,06TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e/Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, f/Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, g/Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT 13.maddesi gereğince reddedilen dava değerine göre takdir olunan 10.033,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 3/Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a madde hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.19/10/2023