Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1991 E. 2023/903 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1991
KARAR NO: 2023/903
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2020
NUMARASI: 2015/1068 Esas – 2020/305 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/05/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen 14/04/2013 günlü trafik kazasında ağır biçimde yaralanan müvekkilinin bacağının kırıldığını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 500,00-TL’si çalışma gücü kaybı, 500,00-TL’si de kazanç gücü kaybına karşılık olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan; 50.000,00-TL manevi tazminatın da davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar ise davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; iddia, savunma, toplanan deliller, tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; 07/02/2020 günlü bilirkişi heyet raporundan da anlaşılacağı üzere talep konusu kazanın oluşumunda, davacı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini bu durumda kazaya karışan karşı araç sürücüsü, maliki ve ZMM sigortacısının sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’in kusuru olmadığına ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin hatalı olduğu, zira kaza tespit tutanağında da belirtildiği üzere daha önce meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonrasında, hiçbir önlem almadan yolun ortasında duran … plaka sayılı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda hiçbir kusuru olmadığından bahsedilemeyeceği; ayrıca kabule göre de manevi tazminatın tamamının reddi halinde vekil edeni aleyhine maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının isabetsiz bulunduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir. Dava trafik kazası neticesinde meydana gelen cismani zarara dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir.Somut olayda; davacı taraf, talep konusu kazanın oluşumunda, davalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı taraf ise kazanın oluşumundaki tüm kusurun davacı araç sürücüsüne ait bulunduğunu savunmuştur. Olaydan sonra düzenlenen 14/04/2013 günlü kaza tespit tutanağında; saat 10.45 sularında sürücü …’ın … plaka sayılı aracıyla TEM güney havaalanı ayrımına 50 metre uzaklıktaki yere geldiğinde, daha önceden olan maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle önlem olmadan duran ve …’in sürücüsü olduğu … dorsa plakalı aracın arka kısmına sevk ve idaresindeki aracın ön kısmıyla çarpması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğinin olay yeri ve sürücü beyanlarından anlaşıldığı, kazanın oluşumunda sürücü …’ın 2918 sayılı KTK’nun 56/1-c maddesi, sürücü …’in ise aynı kanunun 86/1-a maddesini ihlal ettiğini belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında makine mühendisi … ile İstanbul Üniversitesi Makine Fakültesi Ulaştırma ABD E. Başkanı Prof. … tarafından birlikte düzenlendiği anlaşılan 08/08/2018 havale günlü raporda; kazanın oluş şekli , yol durumu, kazanın meydana geldiği saat, taraf ve tanık beyanları ile kaza tespit tutanağı değerlendirilerek kazanın oluşumunda davacı araç sürücüsünün %75 oranında birinci derecede, davalı araç sürücüsünün ise %25 oranında ikinci derecede kusurlu olduğu sonucuna varıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu bu rapora karşı taraflarca itiraz edilmesi üzerine, ATK Trafik İhtisas Dairesinden temin edilen 15/03/2019 günlü raporda ise; kaza tespit tutanağı, daha önce dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu davalı ve davacı araç sürücüsünün beyanları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek;14/04/2013 günü, saat 10:45 sıralarında, davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki …3 plakalı çekiciye bağlı … plakalı yarı römork ile E-80 Otoyolunu takiben Edirne istikametinden Ankara yönüne doğru seyir halindeyken olay mahalli Atatürk Havalimanı-Bakırköy ayrımına yaklaştığında römorkunun sağ yan kısımlarına … plaka sayılı otomobilin çarpması neticesi dörtlü flaşörlerini yakarak durakladığı, bu sırada yarı römorkunun arka kısımlarına gerisinden gelip Ankara yönüne doğru seyir halinde olan davacı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı çekicinin ön kısımlarıyla çarpması neticesi dava konusu trafik kazası meydana geldiği, kazanın meydana geldiği vaktin gündüz … plakalı çekiciye bağlı … plakalı römorkun dörtlü flaşörlerinin yanıyor olması dikkate alındığında önceki bilirkişi raporuna iştirak edilmediği, davalı sürücü …’in olay mahallinde sevk ve idaresinde bulunan yarı römork bağlı çekici ile seyri sırasında … plaka sayılı otomobilin sağ yarı römorkuna çarpması neticesi dörtlü flaşörlerini yakarak durakladığı, bu sırada gerisinden gelen davacı sürücü …’ın idaresindeki çekici ile yarı römorkun arka kısımlarına dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde çarpması neticesi meydana gelen olayda atfı kabil bir kusuru bulunmadığı buna karşılık davacı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki çekici ile seyri sırasında görüş alanını kontrol altında bulundurması, olay mahalli özellikleri ve aracının teknik özelliklerini dikkate alarak kontrollü ve tedbir alabilecek vaziyette müteyakkız seyretmesi, önünde aynı istikamette seyreden araçlarla arasında yeterli ve güvenli takip mesafesi bırakarak seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmemesi neticesi, önünde daha önceden meydana gelen kaza nedeniyle dörtlü flaşörleri yanar şekilde duraklamakta olan davalı sürücü … idaresindeki çekiciye bağlı yarı römorka zamanında etkin fren tedbiri almadan arkadan çarptığı olayda asli derecede kusurlu olduğu şeklinde değerlendirme yapıldığı tespit edilmiştir. Mahkemece dosyada mevcut bu iki bilirkişi raporu arasında oluşan çelişkinin giderilmesi amacıyla İTÜ Otomotiv/Karayolları Trafik Bilim Alanı Öğretim Üyeleri bilirkişilerden temin edilen heyet raporunda da kazanın oluş şekli, çarpmanın şiddeti, fren izinin uzunluğu, duran araç sürücüsü davalının arkadan gelen sürücüleri uyarmak bakımından flaşör tedbirine başvurmuş oluşu ve nitekim flaşör tedbirinin ve duran aracın, davacı sürücü tarafından algılandığı gözetildiğinde; tarafların kusur durum ve oranlarına ilişkin olarak ATK’ca düzenlenen rapora katılındığı, bu durumda davalı sürücünün olayın meydana gelmesinde hatalı herhangi bir davranışının olduğundan söz edilemeyeceği; dolayısıyla, ilk bilirkişi raporundaki davalı sürücüye atfedilen kusur durumunun mesnetsiz ve isabetsiz olduğu açıklanmıştır.Hal böyle olunca, yolun fiziki durumu, kazanın oluş biçimi, davalı ve davacı araç sürücülerinin davranış şekilleri ile dosya kapsamında temin edilen tüm bilirkişi raporlarının irdelenmesi, tartışılması neticesinde düzenlendiği anlaşılan 07/02/2020 teslim tarihli bilirkişi heyet raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlebilir gerekçeler içermesi ve ATK Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen raporla da uyumlu bulunması karşısında mahkemece hükme esas alınarak, talep konusu kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu sonucuna varılmasında ve buna bağlı olarak da davalı taraf sorumluluğu yoluna gidilmemiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.2-Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazına gelince; Görülmekte olan davada, davacı fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak kaydıyla 1.000,00-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi tazminat talebinde bulunmuş ve davacı maddi tazminatına ilişkin talebini tüm davalılara , manevi tazminata ilişkin talebini ise davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılara yöneltmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda da davanın reddine karar verilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/4 madde uyarınca manevi tazminat davasının maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda, manevi tazminat açısından ayrı bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtildiğine ve yine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3 ve 13/4 madde hükümleri uyarınca davanın tamamının reddi halinde avukatlık ücretine maktu olarak takdir edilmesi gerektiği düzenlendiğine göre; ilk derece mahkemesince maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından davalı taraf yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi manevi tazminata ilişkin olarak takdir edilecek vekalet ücretinin de maktu olması gerekirken herhangi bir ayrım yapılmaksızın davalı taraf yararına 7.430,00-TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsizdir. Ancak vekalet ücretine ilişkin bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK m.353/ 1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılmasına ve istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları nedeniyle taraflar yararına oluşan usulü kazanılmış haklar ve harcın da kamu düzenininden olduğu gözetilerek sadece yanılgılı olduğu sonucuna varılan hususun istinaf yasa yoluna başvuran davacı taraf yararına düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2020 tarih ve 2015/1068 Esas 2020/305 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenle KABULÜNE, öteki istinaf itirazlarının ise (1) sayılı bentte gösterilen sebeplerle REDDİNE, a-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine, b-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, c-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2-)Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2020 tarih ve 2015/1068 Esas – 2020/305 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, a-)Açılan davanın REDDİNE, b-)Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 179,90- TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan alınan 174,20 TL harcın düşümü ile kalan ile 5,70- TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, c-)Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının üzerinde BIRAKILMASINA, d-)Davalı … Sigorta A.Ş. ve …Ltd. Şti. kendilerini vekille temsil ettirdiğinden bu davalılar yararına reddedilen maddi tazminat talebi bakımından A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 1.000,00-TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak adı geçen bu davalılara VERİLMESİNE, e-)Davalı …Ltd Şti. kendisini vekille temsil ettirdiğinden bu davalı yararına reddedilen manevi tazminat talebi bakımından( usuli kazanılmış hak gözetilerek) ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T hükümleri uyarınca belirlenen 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE, f-)Davalı …Ltd. Şti. tarafından yapılan 147,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE, g-)Davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE, h-)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine İADESİNE, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, maddi tazminata ilişkin hüküm bölümü bakımından HMK’nun 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık; manevi tazminata ilişkin hüküm bölümü bakımından ise HMK’nın 362/1-a madde hükmü uyarınca miktar bakımından kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/05/2023