Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1971 E. 2023/83 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1971
KARAR NO: 2023/83
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2014/1939 Esas – 2020/320 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın sevk ve idaresinde bulunan diğer davalı İETT’ye ait … plaka sayılı yolcu taşıma otobüsü ile davalılardan …’ün sevk ve idaresinde olan davalı … Tic. Ltd. Şti’ne ait … plaka sayılı aracın çarpışması ve bu çarpışmanın etkisi ile de davalı …’ün sevk ettiği aracın orta refüj bölümüne çıkarak refüjde bekleyen davacıya çarpması neticesinde meydana gelen 24/12/2012 günlü trafik kazasında vekil edeninin ağır bir biçimde yaralandığını, davalı … Sigorta A.Ş’nin … plaka sayılı aracın, davalı … Sigorta A.Ş’nin de … plaka sayılı aracın ZMM sigortacısı olduğunu, kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ın asli, diğer araç sürücüsü …’ün tali kusurlu olduğunu, İstanbul Anadolu 40. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen 2013/740 esas sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamında belirlendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla, vekil edeninin çalışamadığı süre boyunca uğramış olduğu aylık kazanç kaybına karşılık 500,00-TL, iş gücü kaybı zararına karşılık olmak kaydıyla 250,00-TL ve hastane masrafları, tedavi giderleri ve yol masrafları için de 250,00-TL olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın ve 40.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işletilecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 26/04/2017 günlü dilekçe ile maddi tazminata ilişkin istek miktarını 70.090,47-TL’ye, 18/11/2019 günlü dilekçe ile de; yine maddi tazminata ilişkin istek miktarını 96.008,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalılar vekilleri vasıtasıyla sunmuş oldukları cevap dilekçelerinde ve beyanlarında özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasına karışan … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ün kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsü (… plaka sayılı) …’nın ve yaya davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacının yaralanmasına bağlı olarak %15,20 oranında daimi maluliyete uğradığı ve iyileşme süresinin 9 ay olduğunun ATK raporuyla tespit edildiği, bu durumda kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığı belirlenen araç sürücüsünün malikinin ve aracın ZMM sigortacısının sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği benimsenerek, 31/10/2019 günlü aktüer bilirkişi raporu ve 18/11/2019 günlü ıslah dilekçesi doğrultusunda belirlenen maddi tazminat tutarından … plaka sayılı araç sürücüsü maliki ve ZMM sigortacısının sorumlu olduğu, kazanın oluş şekli, yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı gözetildiğinde, davacının manevi tazminat talebinin de kısmen kabulüne karar verilmesinin uygun olacağı gerekçesiyle;-Davacının davalılar …, … Sigorta A.Ş(… Sigorta A.Ş.) ve İETT Genel Müdürlüğü yönünden açtığı maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE, -Davacının davalılar …, … Tic. Ltd. Şti ve … Sİgorta A.Ş. Yönünden; A-Maddi tazminat talepleri bakımından; -86.090,00 TL maddi tazminatının (sürekli iş görmezlik 79.056 TL ve geçici iş görmezlik 7.034,00TL) kabulü ile davalı … sigorta A.Ş. şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ve dava tarihinden, davalılar … ve … San. Ve Tic. Ltd. Şti yönünden 24/12/2012 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, -8.918,00 TL geçici bakıcı gideri tazminatının kabulü ile, geçici bakıcı gideri tazminatının davalı … sigorta A.Ş. şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ve dava tarihinden, davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti yönünden 24/12/2012 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, -1.000,00 TL hastane ulaşım masrafı tazminatının kabulü ile, tazminatın davalı … sigorta A.Ş. Şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere ve dava tarihinden, davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti yönünden 24/12/2012 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, B-Manevi tazminat talepleri bakımından; -Davacının davalı … Sigorta A.Ş. nden manevi tazminat talebinin reddine, -20.000,00TL manevi tazminatın 24/12/2012 kaza tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Tic. Ltd. Ştinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı … Sigorta Şirketi vekili, davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti vekili ve katılma yolu ile de davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf nedenleri; davacının bakıcı ihtiyacı içerisinde olup olmadığı, varsa süresi konusunda inceleme yapılmadan karar verilmiş olmasının hatalı olduğu, kabule göre de davacı vekilince görülmekte olan davada 26/04/2017 tarihinde birinci kez ve 18/11/2019 tarihinde de ikinci kez ıslah talebinde bulunduğu halde, mahkemece bir davada ancak bir kez ıslah talep edilebileceği gözetilmeksizin, ikinci ıslah dilekçesi doğrultusunda karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir. Davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti vekilinin istinaf nedenleri; kusur durum ve oranının hatalı belirlendiği, kazanın oluşumunda vekil edeni araç sürücüsü …’ün kusursuz olduğu şeklindeki 13/06/2016 günlü ATK raporundaki belirlemenin dikkate alınmadığı, bilirkişi raporları arasındaki konuya ilişkin çelişkilerin giderilmediği, ayrıca hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat miktarlarının da çok fazla olduğu, Sosyol Güvenlik Kurumu tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı ve maaş bağlanıp bağlanmadığının da araştırılmadığı, varsa yapılan ödemelerin hüküm altına alınan tazminattan düşülmesi gerektiğinin değerlendirilmediğine yöneliktir. Davacı vekilinin istinaf nedenleri ise; hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğuna ilişkindir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen bedensel zarara dayanarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Haksız bir fiil sonucu zarar oluştuğu iddiasıyla ilgili bir talepte bulunulması halinde, kazanın oluşumunda taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsur olup, sorumluluk belirlenecek duruma göre tespit edilmelidir.Somut olayda; davacı taraf, talep konusu kazanın oluşumunda, her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalılar ise kazanın oluşumundaki kusurun karşı araç sürücünde bulunduğunu savunmuşlardır. Olaydan sonra düzenlenen 24/12/2012 günlü kaza tespit tutanağında; sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile seyri esnasında, aynı istikamette seyreden sürücü …’ın sevk ve idaresindeki İETT’ye ait resmi otobüse çarpması ve çarpmanın etkisiyle kamyonetin direksiyon hakimiyetinin kaybedilerek orta refüj üzerinde bekleyen yaya …’e çarpması neticesinde meydana gelen kazanın oluşumunda, sürücü …’ün kusurlu olduğu, İETT otobüs sürücüsü …’ın ve yaya …’in herhangi bir kusurunun bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında görüşüne başvurulan ve Makine Mühendisi …’in katılımıyla düzenlendiği anlaşılan 02/02/2017 günlü raporda da; kaza tespit tutanağı, kaza yeri krokisi,dosyadaki bilgi ve belgeler, tanık beyanları ile araçların çarpma noktalarının incelenmesi neticesinde kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’ün tam kusurlu olduğu, kazaya karışan diğer araç sürücüsü …’ın ve davacı yayanın herhangi bir kusuru bulunmadığı sonucuna varıldığı ve mahkemece de bu raporun hükme esas alındığı tespit edilmiştir. Söz konusu bu rapordaki kusura ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi, aksi kanıtlanana kadar geçerli nitelik taşıyan kaza tespit tutanağındaki tespitlerle örtüşmesi ve olayla ilgili olarak İstanbul Anadolu 50.Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ceza yargılaması sırasında ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinden temin edildiği anlaşılan ve istinaf yasa yoluna başvuran davalıların dikkate alınması gerektiği ileri sürülen 13/06/2016 günlü raporun terditli biçimde düzenlendiği ve fakat ceza mahkemesince söz konusu bu rapordaki 1.duruma göre olayın meydana geldiğinin kabulü halinde sanık sürücü …’ün kusursuz olduğuna ilişkin tespitin benimsenmediği, söz konusu rapordaki 2.duruma göre belirlenen kusur durumuna göre hüküm tesis edildiği ve ceza yargılaması sonucunda verilen kararın da yasa yolu denetiminden geçmek suretiyle 05/06/2017 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde ilk derece mahkemesince kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’ün tam kusurlu bulunduğuna ilişkin kabulünde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 2-Davalı sigorta şirketi vekilinin aynı davada iki kez ıslah yapılamayacağına ilişkin istinaf itirazı değerlendirildiğinde; Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK’nin Belirsiz Alacak ve Tespit davası başlığı altındaki 107/1.maddesinde “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmüne, aynı maddenin 2. fıkrasında ise “Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Yasanın Islah ve Maddi Hataların Düzeltilmesi Kapsamı ve sayısı başlığı altındaki 176. maddesinin 1.fıkrasında da taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, 2.fıkrasında aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, yasanın 177. maddesinde de ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar sözlü ya da yazılı olarak yapılabileceği belirtilmiştir. Somut olayda; dava dilekçesinde davanın HMK.107.maddesi kapsamında açılmış belirsiz alacak davası olduğu açıkça bildirilmemiş ise de; dava dilekçesindeki anlatım şekli ve davanın niteliği gözetildiğinde, davanın HMK 107. maddesi gereğince açılmış belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu konusunda herhangi bir duraksama bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece 26/04/2017 günlü dilekçenin HMK’nun 107/2. maddesi kapsamında bedel arttırım dilekçesi, 18/11/2019 günlü dilekçenin ise HMK’nun 176.maddesi kapsamında ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmesi sonucunda, 18/11/2019 günlü dilekçe doğrultusunda hüküm tesis edilmiş olmasında herhangi bir yanılgı mevcut olmadığından, davalı sigorta şirketi vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazının yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. 3-Davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik döneminde, davacının bakıcı ihtiyacı içinde olup olmadığı araştırılmaksızın hüküm tesis edildiğine ilişkin istinaf itirazına gelince; Görülmekte olan davada tazminat isteğinin bir bölümünün bakıcı gideri zararına ilişkin olduğu konusunda duraksama bulunmamakta olup; Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 54.maddesi uyarınca (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 46/1 maddesinde de mevcuttur); zarara uğrayanın işlerini görememesi nedeniyle tutmak zorunda kaldığı yardımcı veya hasta bakıcı için ödemek zorunda kaldığı giderleri de zarardan sorumlu olan kişilerden isteyebileceği açıktır. Her ne kadar somut olayda hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 14/08/2015 günlü raporda davacının geçici iş göremez olduğu dönemde bakıcı yardımına ihtiyaç duyup duymadığı ve duyuyor ise bunun sürenin ne olacağı belirtilmemiş ise de; dosya kapsamında Dr. …’in katılımı ile düzenlendiği anlaşılan 31/10/2019 günlü raporda, davacının iyileşme süreci içerisinde tam zamanlı olarak bakıcı ihtiyacı içerisinde olduğu bildirilmiş olup, buna göre davacı yararına bakıcı gideri zararı hesaplandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacının geçici iş göremez olduğu dönemde bakıcı ihtiyacı içerisinde olduğu ve bu ihtiyacın tam zamanlı olduğu bir doktor raporu ile belirlendiğine göre, mahkemece davacı taraf yararına bakıcı gideri tazminatı hükmedilmiş olmasında da bir yanılgı tespit edilemediğinden, açıklanan hususa yönelik istinaf itirazının da reddi gerekmiştir. 4-Davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti vekilinin, SGK tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığını veya gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılmadığı, böyle bir ödeme varsa belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiğinin gözetilmediği gibi fahiş maddi tazminata hükmedilmiş olmasının da isabetsiz bulunduğuna ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde; usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına, davacının uğradığı maddi zararların tespiti bakımından PMF yaşam tablosu baz alınarak, progresif rant yöntemi ve davacının asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği varsayımından hareketle ve doktor bilirkişinin katılımıyla düzenlendiği anlaşılan 31/10/2019 günlü aktüer bilirkişi raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve raporun düzenlendiği tarihteki yerleşmiş yargısal içtihatlara uygun bulunması karşısında, hükme esas alınmasında bir yanılgı olmadığına, ayrıca; görülmekte olan davada mahkemece davacı …’e 24/12/2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı olarak herhangi bir ödemede bulunup bulunulmadığı, bulunulmuş ise de bu ödemenin rücua tabi nitelikte bir ödeme olup olmadığı 27/04/2017 günlü yazı ile SGK’dan sorulduğuna ve SGK Başkanlığı’nca dosyaya sunulan 08/06/2017 günlü cevabi yazıda da ilgiliye bu kapsamda herhangi bir ödeme yapılmadığı açıkça bildirildiğine göre, mahkemece davacı lehine belinlenen maddi tazminat miktarından herhangi bir indirime gidilmeksizin yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik mevcut olmadığından, adı geçen davalılar vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir. 5-Davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti vekili ile davacılar vekilinin hüküm altına alınan manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, davacının olayda kusursuz oluşu, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, iyileşme süresinin uzunluğu, maluliyet oranı, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurala uygun olup, yetersiz veya çok bulunmamasına göre; taraf vekillerinin hüküm altına alınan manevi tazminat miktarına yönelik istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR/ Gerekçe uyarınca; 1/Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … Sigorta Şirketi vekili, davalılar … ve … Tic. Ltd. Şti vekili ve davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davacıdan karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 54,40-TL harcın düşümü ile kalan 125,50-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,3/İstinaf eden davalılardan hüküm altına alınan maddi tazminat bakımından birlikte alınması gereken 6.558,30-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan toplam 4.919,57-TL harcın düşümü ile kalan 1.639,57-TL bakiye harcın davalı … Sigorta A.Ş, davalı … ve davalı … Tic. Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … ve davalı … Ltd. Şti’den hüküm altına alınan manevi tazminat bakımından birlikte alınması gerekli 1.366,20-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 5/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle Avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise yapan taraf üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.02/02/2023