Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1964
KARAR NO: 2023/1683
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/04/2019
NUMARASI: 2016/831 Esas – 2019/332 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracın anahtarının …, … ve … tarafından izinsiz alındığını ve bu kişilerce izinsiz olarak kullanılan aracın seyir halinde iken … ve Ortakları’nın işletmekte olduğu lokantanın dış cephesine çarparak cam, pencere, masa, sandalye ve diğer eşyalara 12.000,00-TL tutarında zarar verdiğini, bu zararın müvekkili tarafından ödendiğini, kazada hasar görenin bu kaza sebebi ile doğmuş ve doğacak tüm sigorta hak ve alacaklarını 12.000,00-TL ile sınırlı kalmak kaydı ile müvekkiline temlik ettiğini, temlik sözleşmesi uyarınca müvekkili şirket tarafından 25/11/2015 tarihli dilekçe ile sigorta şirketine başvuruda bulunulmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 12.000,00-TL nin davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, sigortalı aracın kaza anında sigortalının sevk ve idaresinde olmadığını, aracın kaza sırasında çalıntı araç niteliğinde olduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartlar A.3/j uyarınca hasarın teminat dışı olduğunu, davacının; aracın çalışmadığı sürece uğradığı kazanç kaybının dolaylı zarar olduğunu ve istenemeyeceğini belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Trafik Sigortası Genel Şartları A.3-J maddesinde,” Çalınan veya gaspedilen araçların sebep oldukları ve Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletenin sorumlu olmadığı zararlar teminat dışıdır.”; yine 2918 Sayılı KTK.nun 107.madde hükmünde;” işleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.” şeklinde düzenlenmiş olup; madde metinlerinden açıkça anlaşıldığı üzere 107. madde uyarınca işletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için, öncelikle aracın çalınmış veya gasbedilmiş olması gerekmekte olup, dosyamızda içerisine alınan, İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/501Esas 2016/380 Karar Sayılı dosyasında sürücü … hakkında yapılan yargılama sonunda araç anahtarının haksız olarak elinde bulundurduğu ve kullanma hırsızlığı suçunun sabit olduğu gerekçesi ile mahkumiyetine karar verilmiş ve hüküm yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir. Bu hale göre TBK’nun 74. Maddesi gereğince hukuk hakiminin ceza hukuku kurallarıyla bağlı olmadığı hükme bağlandığı gibi ceza mahkemesi kararlarıyla da bağlı olmadığı düzenlenmiştir. Bununla birlikte suçun işlendiğine veya işlenmediğine ilişkin ceza mahkemesinin kesin kararı varsa, hukuk hakimi bu kararla bağlı olup, maddi vakıa hukuk mahkemesi hakimini bağlayacağından ceza mahkemesinde olayın kullanma hırsızlığı olduğu ve anahtarın haksız olarak elde bulundurulduğu kabul edilerek kesinleştiğine göre, KTK madde 107 şartının sağlandığı görülmektedir. (Yargıtay 19.H.D. 2016/4635E 2019/3146K) Kullanma hırsızlığı suçu ile aracın anahtarının, davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda çalışan ve üstelik geceleyin akaryakıt istasyonda bulunan kişi tarafından, akaryakıt istasyonundan alınarak akaryakıt istasyonu uhdesinde bulunan aracın götürüldüğü anlaşılmış olup, bu nedenle sigortalı davacı şirketin aracın bulunduğu yerden alınmaması için her türlü önlemi aldığından bahsedilemeyecek olduğu, açıklanan tüm bu nedenlerle dava dışı 3. kişilerin zararından davalı sigorta şirketinin sigortacı olarak sorumlu olduğu, davacının alacağı temlik alan olarak zararı talep edebileceği, ancak ZMMS genel şartlar A-3/m uyarınca dolaylı zararların teminat dışı kaldığı, alınan bilirkişi raporu ve sunulan faturalardan görüleceği üzere 8.258,45-TL’nin faturalandırıldığı, davacının faiz talebi olmadığı da nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile; Davanın kısmen kabulü ile, 8.258,45 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Müvekkili şirket nezdinde sigortalı olan aracın kaza anında sigortalının sevk ve idaresinde olmadığı, bu hususun ceza dosyasıyla da sabit olduğu, araç; söz konusu kaza sırasında çalıntı araç niteliğinde olduğundan zararın teminat kapsamında olmadığı, kazada meydana gelen zarar teminat dışı olduğundan davanın reddi yerine kısmen kabulünün hatalı olduğu, sigortalı araç sürücüsü …’in kaza esnasında 2,71 promil alkollü araç kullanarak %100 kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiği, Zorunlu Karayolu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları B4 Maddesi (d) bendi gereği; araç sürücüsünün alkollü olması; sigortalıya rücu sebebi olup müvekkili şirketin davacıya rücu hakkı bulunduğu, bu davada, davacının bir yandan alacaklı sıfatını taşıdığı, bir yandan rücu hakkı sebebiyle borçlu sıfatını taşıdığı, dolayısıyla alacaklı ve borçlu sıfatı birleşeceğinden; davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulünün hatalı olduğu hususlarına ilişkindir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; 27/07/2015 tarihinde gece vakti, davacı şirkete ait akaryakıt istasyonun da çalışan …’in, mülkiyeti davacıya ait … plakalı aracın anahtarını alarak aynı yerde çalışan …ve … ile birlikte araca bindikleri, araç … sevk ve yönetiminde iken direksiyon hakimiyetinin kaybetmesi sonucu “…” na ait lokantaya çarptığı, çarpmanın etkisi ile lokanta cephe doğraması, cam, dolap, masa sandalye v.s. nin hasarına neden olduğu, sürücü …’in kaza esnasında 2,71 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, lokantada oluşan zararın aracın maliki olan davacı şirket tarafından ödendiği ve yapılan ödemeye dayalı olarak sigortalının, zarar görenin, bu kaza sebebi ile doğmuş ve doğacak tüm sigorta hak ve alacaklarını 12.000,00-TL ile sınırlı kalmak kaydı ile temlik aldığı ve davacı sigortalı şirketin temlik alan sıfatıyla sigorta şirketi aleyhine eldeki davayı açtığı, davacının şikayeti üzerine, İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/501 esas sayılı dosyasında …, … ve … aleyhine kullanma hırsızlığı suçundan dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 14/06/2016 tarihinde sanık …’in beraatine, … ile …’ın hırsızlık suçundan cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın itiraz edilmeksizin 15/07/2017 tarihinde kesinleştiği, anlaşılmıştır. (1)Sorumluluk sigortalarında riziko, üçüncü kişinin bizzat zarara uğraması değil de bu zarara bağlı olarak zarar veren durumundaki sigortalıdan tazminat talebinde bulunulması olduğundan, sigorta ettirenin sorumluluğunu gerektirecek olayları da sigortacıya bildirmesi gerektiği kabul edilmiştir. Dava konusu olayda davacı sigortalı tarafından 25.11.2015 tarihinde ihbarda bulunulduğu, bu ihbar kapsamında davalı … Sigorta Şirketi tarafından hasar dosyasının açıldığı, buna karşın … San. Tic. AŞ ‘nce dava konusu 12.000.00 TL tutarlı tazminat ödemesinin 03.09.2015 tarihinde zarar görene bizzat ödeme yapmak suretiyle gerçekleştirildiği, öncesinde de 25.08.2015 tarihli Temlikname ve borç tasfiye sözleşmesi imzalandığı (sigortacıya kanunen öngörüleri süre içinde ihbar yapmadan ve onayı almaksızın) kendini sorumlu kabul ettiği anlaşılmıştır. TTK’nın 1476/5 madde “(4)Sigortacı bildirimde bulunmamışsa, sigortalı aleyhine kesinleşen tazminatı öder, Âncak, sigortalının sigortacının onayını almadan yaptığı sulh sözleşmesi, bildirimden itibaren onbeş gün içinde onay verilmemişse, sigortacıya karşı geçersizdir; sigortacı haklı olmayan sebeplerle sulhe onay vermekten kaçınamaz.” şeklinde olup Kanun koyucu sigortalının yapacağı sulh sözleşmeleri için sigortacıdan icazet alması şartı aranmıştır; sigortacı icazet vermezse, sulh sözleşmesinin sigortacıya karşı hüküm ifade etmeyeceğini, dolayısıyla geçerli sulh sözleşmesi uyarınca ödeme yapan sigortalının ödediği bedeli sigorta sözleşmesi uyarınca sigortacıdan talep edemeyeceğini düzenlemiştir.(2)Bundan ayrı; dava konusu kaza sırasında 27.07.2015 tarihinde Polis Memurları tarafından kayıt altına alınan trafik kazası tespit Tutanağında “… Sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın … Cad., No: … deki … isimli işyerinin dış cephe çerçeve, cam kısımlarına, masa, sandalye vb. eşyalara çarpması sonucu meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonrasında saat 04:09 da yapılan “Alkol Testi”nde aracı kullanan kişinin “2,71 promil derece”sinde alkollü olduğu tespit edilmiştir. Buna göre Yargıtay’ın benimsediği ve içtihat haline gelen uygulamada özellikle kazanın; sürücünün alkollü olmasından ileri gelip gelmediğinin saptanması halinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluşan hasarlara karşılık olarak sigortacıya doğrudan doğruya zarar görenlerce talepte bulunulması halinde bu kişilere ödenmek zorunda kalınacak tazminatın sigorta kuruluşunca zaten kendi sigortalısından ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte talep ve tahsil etmeye hakkı bulunduğu hususu benimsenmiştir. Sonuç olarak; davalı sigorta şirketi nezdine ZMMS sorumluluk sigortası temin edilmiş davacı … Tic. A.Ş’ne ait … plaka sayılı aracın anahtarının haklarında ceza davası açılan …, … ve … tarafından izinsiz olarak kullanılması sırasında 27.07.2015 tarihinde “…” nın işletmekte olduğu lokantanın dış cephesine çarparak eşyalara verdiği, yukarıda (1) ve (2) nolu maddede açıklandığı üzere zarardan sigortacının sorumlu olmadığı yada tazminatın rücu kapsamında olacağı dikkate alındığında, davanın reddi yerine kabulünün hatalı olduğu anlaşılmış, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-b/2 gereğince kaldırılması, esas hakkında yeniden hüküm tesisi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/04/2019 tarih ve 2016/831 Esas 2019/332 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kabulüne,a/İstinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davalıya iadesine, b/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, c/İstinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2/İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/04/2019 tarih ve 2016/831 Esas – 2019/332 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, a/Davanın REDDİNE, b/Harçlar kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 269,85-TL harçtan peşin yatırılan 204,93-TL harcın düşümü ile bakiye 64,92-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, c/Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, d/Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına, e/Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden (hüküm altına alınan alacak, davalının istinaf başvurusunda bulunması ve kazanılmış haklar gereğince) 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3/Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a madde hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 19/10/2023