Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1963 E. 2023/1702 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1963
KARAR NO: 2023/1702
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2020
NUMARASI: 2019/594 Esas – 2020/277 Karar
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigorta Poliçesi Kapsamında Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı 2011 Model … Otobüsün 17/03/2019 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde ağır hasara uğradığını ve pert olduğunu, söz konusu aracın davalı sigorta şirketince kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alındığını, davalı şirketçe kaza neticesinde hasar tazmin bedeli olan 430.000-TL araç bedelinden 206.000-TL aracın hasarlı halinin değeri düşülerek 224.000-TL’nin müvekkiline ödendiğini, kaza tarihi itibariyle piyasa değerinin belirlenen bedelden daha yüksek olması nedeni ile eksik ödeme yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile aracın gerçek değeri belli olunca ıslah edilmek üzere şimdilik 1.000,00-TL eksik ödenen araç bedelinin olay tarihi itibariyle işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; başvuruda bulunan tarafın dava ehliyeti olmadığını, rehinli alacakların rızası ile malikin dava açabileceğini, bu nedenle huzurdaki uyuşmazlığın işin esasına girilmeksizin usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun Kasko Genel Şartları ve Poliçe özel şartları ile sınırlı olduğunu, sigortalının talebinin haksız ve fahiş olduğunu, ödenen araç rayiç değerinin eksper tarafından tespit edilen tutar olduğunu belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Tüm dosya içeriği ile davacı asıl tarafından tanzim edildiği ve aksinin ileri sürülmediği anlaşılan taahhütname ile ibraname suretlerinden; davacı asılın davalı sigorta şirketini ibra ettiği, ibra edilen borcun talep ve dava edilemeyeceği, buradan hareketle davacının meydana gelen trafik kazası neticesinde eksik ödenen 1.000-TL araç bedelini dava edemeyeceği anlaşılmış olup davalının borcunun bulunmadığı” gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Müvekkilinin sigorta şirketinden ödeme alabilmek için ibra işlemini gerçekleştirdiği, KTK’nın 111.maddesine göre; tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz ve fâhiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmaların, yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebilecekleri, yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu hususun ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren iki yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının da yeterli olduğu, ödemenin yeterli olmadığı anlaşıldığından, davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir.Dava kasko sigorta poliçesine dayanılarak açılmış, eksik ödenen araç bedelinin tahsili istemine ilişkindir.6762 sayılı TTK’nın 1269. maddesi (6102 sayılı TTK’nın 1453. maddesi) uyarınca malı rehin alan kimse, o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1270. maddesi (6102 sayılı TTK’nun 1406. maddesi) uyarınca bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesi ve 6102 sayılı TTK’nın 1456/1-2 maddesi uyarınca da sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi ya da rehin hakkı sahibinin malın sahibine sigorta tazminatının ödenmesine açık muvafakatinin alınması gereklidir. Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan, sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain-i mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatini almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelenmişse tazminat isteme hakkına sahip olur. İfade edilen yasal düzenlemelerde de görüldüğü üzere; rehinli bir mal ile ilgili olarak rehin hakkı sahibinin, rehin konusu malın uğradığı zararın giderilmesini talep etme hakkına öncelikli olarak sahip olması ya da mal sahibinin talepte bulunmasının, rehin hakkı sahibinin muvafakati şartına bağlı olması hali, sigorta tazminatına ilişkin istemler yönünden söz konusu olabilecek olup, malikin açacağı davada dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı, dolayısıyla dava koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği de bu çerçevede değerlendirilecektir. Somut olayda; kasko sigortası poliçesinde, … Bankası Van Şubesinin dain-i mürtehin (rehin alacaklısı) olduğu belirtilmekte olup, dain-mürtehin hakkı sahibi bankanın, davanın açılmasına muvafakatı olup olmadığı, dolayısıyla davacının dava açma ehliyetinin bulunup bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Oysaki; görülmekte olan bir davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında karar verilebilmesi, dava koşullarının (dava açma ehliyeti vs) gerçekleşmiş olmasına bağlıdır. Bu nedenle; poliçede dain-i mürtehin olarak görünen … Bankası Van Şubesinden dain-i mürtehin kaydının devam edip etmediği, devam ediyorsa davaya ve tazminatın davacıya ödenmesine muvafakat edip etmediği, rehine konu alacağın tamamının ödenip ödenmediği, tamamı ödenmedi ise ne kadarının ödendiği, dava dışı banka tarafından icra takibi yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise tahsilat olup olmadığı hususları araştırılmadan ve dava koşulu yönünden noksanlık giderilmeden eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK’nın 353/1-a/4 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile, bilgileri karar başlığında yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/4.maddesi hükmü uyarınca kaldırılmasına,2/Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, 3/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde iadesine, 4/İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/10/2023