Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1953 E. 2023/1898 K. 13.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1953
KARAR NO: 2023/1898
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2020
NUMARASI: 2016/726 Esas – 2020/332 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/12/2009 tarihinde dava dışı sürücü …’in; sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS ile sigortalı olan … plakalı araç ile yaya konumundaki müvekkiline kusurlu olarak çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile sürekli maluliyet dönemi için 50,00-TL, geçici maluliyet dönemine ilişkin 50,00-TL ve bakıcı gideri olarak 50,00-TL olmak üzere toplam 150,00-TL maddi tazminatın, (HMK.m.107) temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 27/02/2020 tarihli talep arttırım dilekçesi ile; dava dilekçesindeki 100,00 TL sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı taleplerini 33.763,03 TL artırarak maddi tazminat alacağı olarak toplam 33.863,03 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka nolu aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS ile sigortalı olduğunu, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkili tarafından 25/04/2016 tarihinde davacı tarafa 84.001,00-TL ödeme yapılarak sorumluluğun yerine getirildiğini, müvekkili şirketin bakıcı giderinden sorumlu olmadığını, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararı ispatlaması gerektiğini, temerrüt tarihinin tüm delillerin müvekili şirkete tebliğinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başlayacağını, davacının avans faizine yönelik taleplerinin reddi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “meydana gelen trafik kazasında davalıya sigortalı aracın dava dışı sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, kazası nedeniyle davacının sürekli iş göremezlik oranının %45, iyileşme sürecinin 4 aya kadar olduğunu Adli Tıp Kurumu Raporu ile belirlendiği, davadan önce davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 25/04/2016 tarihinde 84.001,00-TL tutarında ödeme yapıldığı, ödemenin güncelleştirilmesi sonucunda elde edilen 112.939,34-TL’nin mahsubu sonrasında davacının bakiye toplam zararının 33.863,03-TL olduğu, bakıcı ihtiyacı bulunmaması nedeniyle bu talebin reddinin gerektiği” gerekçesi ile; Davanın kısmen kabulü ile, (kalıcı iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı olarak) toplam 33.863,03-TL’nin temerrüt tarihi olan 25/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri; Hükme esas alınan kusur bilirkişisi raporunun denetime elverişli olmadığı, davacı tarafından aynı kaza ile ilgili olarak İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/536 Esasında kayıtlı dava açıldığı, davanın müvekkiline ihbar edildiği, söz konusu davada 89.896,79 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulduğu, davacı yana mükerrer ödeme yapılmaması için İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/536 esas, 2019/165 karar sayılı dosyanın celbini talep etmiş olmalarına rağmen bu hususun dikkate alınmamasının hatalı olduğu, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/536 esas ve 2019/165 karar sayılı dosyada alınan kusur raporunda diğer araç sürücüsünün %5 kusurlu olduğu belirtilmesine rağmen sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu kabul edilerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğu, ayrıca bu dosyada meslekte kazanma gücü kaybı %44 olarak kabul edilmiş olmasına rağmen istinafa konu dosyada %45 olarak belirlendiği, her iki davadaki bu çelişkilerin giderilmesi gerektiği, ıslah dilekçesine karşı yaptıkları zamanaşımı itirazının değerlendirilmediği, ıslah dilekçesi ile artırılan alacak kısmının zamanaşımına uğradığı, alınan ibraname; yeterli ödeme olması nedeniyle geçerli olduğundan davanın reddinin gerektiği, ödemenin yeterli olup olmadığının değerlendirilmesi için ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapılması gerekirken yapılmamasının hatalı olduğu, … Sigorta A.Ş tarafından 13.04.2016 tarihinde 19.613 TL ödeme yapıldığı belirtilmiş olup bilirkişi tarafından ödemenin dikkate alınmadığı, ceza soruşturma dosyasının incelenerek CMK’nın 253.maddesi kapsamında uzlaşma bulunup bulunmadığı hususun incelenmesi gerekirken bu yönde bir inceleme yapılmadığı, ıslah tarihinden, bu talep kabul görmez ise rapor hesap tarihinden faiz işletilmesi gerekirken 25.04.2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; 26.12.2009 tarihinde, dava dışı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı kamyon ile davalı nezdinde sigortalı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı otobüsün karıştığı kaza neticesinde, yaya …’ın yaralandığı, davacı …’ın davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasıyla maddi tazminat istemiyle sigortacı aleyhine eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK’nın 107/1.maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK’nın 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemez (-bkz Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.06.2019 tarih, 2016/20495 E.ve 2019/7842 K.sayılı kararı-) Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsil sorumluluk esasını benimsemiştir. Yine 6098 sayılı TBK’nın 61.maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır (818 sayılı BK’nun 51. maddesinde de paralel düzenleme mevcuttur). Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğü şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. Burada önemle belirtilmesi gereken hususlardan biriside, zararın meydana gelmesinde kusursuz veya bir miktar kusurlu olan zarar görenlerin; zararına bağlı alacağının tamamını kendisine karşı müteselsil sorumlu olanlardan birinden, bir kaçından yada tamamında isteyebilme yönünde seçimlik hakkının olması ve müteselsil borçlular arasındaki rücuda ileri sürülebilecek müteselsil sorumlulardan kimin ne kadar kusurlu olduğunun kendisine karşı ileri sürülemeyecek olmasıdır.Diğer yandan kaza tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümleri uyarınca müteselsil sorumluluğun bazı hukuki sonuçları vardır. Buna göre, müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. (TBK m. 162/1).Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder ( TBK m. 163/2).Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. (TBK m. 163/1) Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur. (TBK m. 166/1) Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır. (TBK m.166/3) Müteselsil borçlulardan biri, kendi davranışıyla diğerinin durumunu ağırlaştıramaz. (TBK m. 165.) Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur. ( TBK m. 168/1) ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez. Bilgi mahiyetindeki bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; görülmekte olan davada alınan bilirkişi raporu ile, ceza yargılamasında alının bilirkişi raporu dahil olmak üzere tüm raporlarda ve kaza tespit tutanağında davacının kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı görülmekte olan davayı, müteselsil sorumlulardan … plaka sayılı aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketine karşı açmıştır. Dosya içeriğinden; İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/536 esas sayılı dosyasında bir diğer müteselsil sorumlu … plakalı aracın ZMMS poliçesini düzenleyen … Sigorta AŞ aleyhine de davacı tarafından aynı taleple dava açıldığı ve yargılamanın devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; yargılamaya konu trafik kazası nedeniyle müteselsil sorumluluğu bulunduğu anlaşılan … plakalı aracın ZMMS poliçesini düzenleyen … Sigorta AŞ aleyhine açılan dava dosyası getirtilerek, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacının talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bunun yapılmamış olması ve mükerrer ödemeye yol açacak şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/6.maddesi hükmü gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2020 tarih ve 2016/726 Esas 2020/332 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davalıya İADESİNE, 4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/11/2023