Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1950 E. 2023/184 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1950
KARAR NO: 2023/184
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2015/781 Esas – 2019/1345 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin çocuğu …’nın, 24/08/2013 tarihinde davalı …’ın kullanımındaki diğer davalı …’ya ait ve davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı bulunan … plaka nolu çekiciye takılı … plaka nolu dorsenin karıştığı trafik kazasında hayatını kaybettiğini, … kullanımındaki ağır tonajlı aracın sokak arasında kontrolsüz hareketinin kazanın oluşuna sebep olduğunu, kaza ile ilgili İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/111006 soruşturma sayılı dosyasının devam ettiğini, maddi zararın tazmini amacı ile davalı sigorta şirketine başvuru yapmalarına rağmen zararlarının ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi zararın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; … plaka nolu çekiciye takılı … plakalı dorsenin sahibi olduğunu, kazanın meydana geldiği 24/08/2013 tarihinde araçta şoför olarak çalışan davalı …’ın bulunduğunu, davalı şoför …’ın aracı fabrika karşısında bulunan park alanına çektiği sırada kazanın meydana geldiğini, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2013/111006 soruşturma sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesi ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili duruşmada alınan beyanında davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; alınan kusura ilişkin bilirkişi raporunun ceza yargılamasında alınan ATK raporu ile uyumlu olduğu, kazanın meydana gelmesinde davacıların oğlu …’nın tamamen kusurlu olduğu gerekçesi ile “Davanın reddine” karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; mahkemece somut hiçbir delil değerlendirilmeden sadece ceza davası değerlendirilerek karar verildiği, kaza mahallinde keşif yapılmadığı ve bilirkişi raporu alınmadığı, tanıkları dinlenilmeden eksik inceleme ile karar verildiği, davalı araç sürücüsü … tarafından kullanılan aracın ağır tonajlı olması nedeniyle sokak arasına girmeye hakkı bulunmadığı, kusura ilişkin olarak ATK’dan rapor alınması gerektiği hususlarına ilişkindir.Dava, trafik kazası neticesinde doğan cismani zarar nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenen kusur durumu, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ve beraat kararı ile bağlı değil ise de; ceza mahkemesinde belirlenen maddi vakıa ile bağlıdır. Somut olayda; davaya konu kazaya ilişkin olarak yürütülen cezai soruşturma sırasında alınan bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde davacıların oğlu …’nın tamamen kusurlu olduğunun belirtildiği, davalı araç sürücüsü … hakkında davaya konu trafik kazası nedeniyle, taksirle bir kişinin ölümüne sebebiyet vermek suçundan açılan davada, İstanbul Anadolu 63. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/939 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama aşamasında ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 08/10/2015 tarihli raporda davacıların oğlu …’nın idaresindeki bisiklet ile olay mahalli dört yönlü kontrolsüz kavşağa yaklaştığında hızını azaltması, ilk geçiş hakkını sağ tarafından kavşağa giren motorlu araca vermesi gerekirken mevcut hızıyla kavşağa girdiği ve gerekli tedbirleri de almadan y.römorkun sol arka köşe kısmına bisikleti ile çarptığı olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli derecede tamamen kusurlu olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği ve mahkemece ATK raporu dikkate alınarak 19/04/2016 tarihli 2016/590 Karar sayılı ilam ile, davalı …’ın kazanın meydana gelmesinde taksirinin bulunmadığı, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesi ile 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verildiği, hükmün Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 25/06/2018 tarihli 2016/11592 Esas ve 2018/7055 Karar sayılı ilam ile onanmasına karar verilerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 18/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda da; davalı …’ın kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, davacıların murisi …’nın tam kusurlu olduğu bildirilmiştir. Görüldüğü üzere, ceza mahkemesinde kazanın oluş şekli bakımından, geçiş üstünlüğünün davalı araç sürücüsü … idaresindeki çekici ve ona bağlı yarı römorkta olduğu, kazanın, davacıların oğlu …’nın sevk ve idaresindeki bisikletin hızını ayarlayamayarak dikkatsiz ve tedbirsiz davranmak suretiyle davalı araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki yarı römorka sol arka tarafından çapması neticesinde meydana geldiğine yönelik maddi vakıa kesinleşmiş olmakla hukuk hakimi ceza yargılamasında kesinleşen ve tespit edilen maddi vakıa ile bağlıdır. Dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle, dosya kapsamına alınan ve ceza yargılamasında belirlenen ve kesinleşen maddi vakıa ile uyumlu şekilde hazırlanan, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli 18/12/2018 tarihli bilirkişi raporu ile ATK raporu arasında çelişki bulunmadığına, davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, davacıların oğlu …’nın kazanın oluşumunda tamamen kusurlu olduğu belirlendiğine göre davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacıların yerinde olmayan istinaf talebinin HMK m. 353/1-b/1 gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREKÇE DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacıların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davacılarından ayrı ayrı alınması gereken 179,90’ar TL harçtan davacılar tarafından ayrı ayrı peşin yatırılan 54,40’ar TL harcın mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL harcın istinaf eden davacı …’dan, 125,50-TL harcın istinaf eden davacı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, maddi tazminat talebi bakımından HMK.m.361 hükmü uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, manevi tazminat talebi yönünden HMK.m. 362/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/02/2023