Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/189 E. 2021/1399 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/189
KARAR NO: 2021/1399
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2018
NUMARASI: 2014/1185 E. – 2018/276 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu … plakalı aracın davalı şirkete kasko sigortalı olduğunu, aracın arkadaşı …’in yönetimindeyken 15.08.2013 günü yaşanan maddi hasarlı kaza sonucunda ağır hasarlı olarak perte ayrıldığını, davalı tarafından müvekkilinin hesabına 11.400.-TL yatırıldığını, bu ödemenin zararı karşılamadığını bakiye 19.100.-TL’nin 12.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza yapan aracın kendilerine sigortalı olduğunu, kazadan sonra araştırılması için eksper ve araştırmacı tayin edildiğini, eksper ve araştırmacının aracın rent-a-car olarak kullanıldığını tespit ettiğini, bu nedenle 22.800-TL’den % 50 proporsiyon uygulanmasıyla davacıya 11.400.-TL ödendiğini, bu ödemeyle müvekkilinin başka borcunun kalmadığını, belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Aracın kasko sigortası özel şartları bölümünde rent- a car olarak kiralanmayacağı hususunda taraflar anlaşmış olup, teminat dışı hallerden bulunmaktadır.Zira aracın bu şekilde kullanımı sigorta sözleşmesinin davalı yan açısından şartlarını ağırlaştıracağı için prim de farklı olacaktır. Sigorta şirketinin araştırma belgelerinde davacı yanın ren-a car işi ile uğraştığı, tabela, kartvizit bastırdığı, iş yeri önünde kiralık tabelalı birden fazla araç bulunduğu, davaya konu aracın tramer kayıtları incelendiğinde birbirinden farklı yerlerde ve her defasında farklı sürücülerin kullandığı esnada kazalara karışıyor olması da aracın kiralanma durumunu ispata elverişli delil niteliğinde olduğu” gerekçesi ile; Yerinde görülmeyen davanın reddine, karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kazaya karışan aracın kiraya verilmediğini, davacının malik olduğu dönemde iki kaza yaptığını, sigorta araştırmacısının delillerine itibar edilmeyeceğini, aracın emanet verildiğini ve emanet edilen kişi tarafından kaza yapıldığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenlerin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Davacının maliki olduğu … plakalı aracın davalı şirkete kasko sigortalı olduğunu, aracın dava dışı …’in yönetimindeyken 15.08.2013 günü yaşanan maddi hasarlı kaza sonucunda ağır hasarlı olarak perte ayrıldığı ve davalı tarafından kısmi ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı kasko sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır. Davalı şirket ile davacı arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacının açtığı tazminat davasında Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile kararın HMK 353/1-a/3 maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 371,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK. m.353/1-a/3 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.30/09/2021