Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1854 E. 2020/3724 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1854
KARAR NO: 2020/3724
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2018/808 E., 2020/292 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; 08/07/2003 tarihinde davacıların çocuğu …’in kullanmış olduğu … plakalı araçla … plakalı araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacıların çocuğu … ve aynı araçta bulunan …’in hayatını kaybettiğini, davacıların çocuklarını kaybetmesi neticesinde maddi anlamda da güç bir duruma düştüğünü, motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğunu, … plakalı aracın … Sigorta A.Ş’nin … poliçe numarası ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik … için 16.000,00 TL, … için 14.000,00 TL olmak üzere toplamda 30.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalı şirketten poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere tahsiline karar verilmesin talep etmiştir. Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davacılar vekilince 08/07/2003 tarihinde davalı şirket nezdinde trafik poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde sigortalı araç sürücüsü …’in vefat ettiğini, trafik kazasının meydana geldiği tarih itibariyle zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, zarar görenin sigorta poliçesi kapsamında meydana gelen zararın tazminini dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunarak yapmasının gerektiğini, sigortacının araç işletenin ve sürücüsünün kusuruyla 3. şahıslara verdiği zararlardan sorumlu olduğunu, sürücü zarardan sorumlu olan kişi olduğundan 3. şahıs kabul edilemeyeceğini, yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde davacıların desteklerinden yoksun kaldığının ispatının gerektiğini belirterek, öncelikle zamanaşımı defi nedeniyle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Somut olayda, davaya konu trafik kazası 08/07/2003 tarihinde gerçekleşmiştir. Dosya içerisindeki delil durumuna göre davacıların desteği …’in öldüğü olayda ceza zamanaşımı süresi 765 Sayılı TCK’nın 455/2. ve 102/4. maddelerine göre 10 yıldır. Dava 05.07.2018 tarihinde açılmıştır. 765 Sayılı TCK’nın 455/2 ve 102/4. maddesine göre kaza tarihi olan 08/07/2003 tarihinden itibaren dava tarihi 05.07.2018 tarihine kadar uzamış zamanaşımı süresi olan 10 yıllık süre dolmuştur. Davalı vekilince süresinde zamanaşımı def’inde bulunulması karşısında, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; taraflarınca açılan ölümlü trafik kazasına ilişkin destekten yoksun kalma tazminatı davasında uzamış zamanaşımına göre işlem yapılması gerektiğini, zira davaya konu trafik kazasında 2 kişi ölmüş olup bu durumda uzamış zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğunu, yerel mahkemece bu hususun gözden kaçırıldığını belirterek, kararın ortadan kaldırılmasını ve müvekkillerinin destekten yoksun kaldıkları miktarın bilirkişilere hesaplatılmasını, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 08/07/2003 tarihinde davacıların çocuğu …’in kullanmış olduğu … plakalı araçla … plakalı araca çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacıların çocuğu … ve aynı araçta bulunan …’in hayatını kaybettiği, anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir. 6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür. 6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür. Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. sayılı kararı). TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte, bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. 2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerlerinin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Görülmekte olan davanın konusunu oluşturan zararlandırıcı eylem tarihi 08/07/2003 olup; söz konusu kazada birden çok kişi vefat etmiştir. 765 sayılı TCK. nun 455/2 ve 102/3 maddelerine göre, ceza zaman aşımı süresi 10 yıldır. Kaza tarihi olan 08/07/2003 tarihinden itibaren dava tarihi olan 05/07/2018 tarihine kadar uzamış zaman aşımı süresi olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf isteminin HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonucuna varılmıştır. (Emsal; Yargıtay 17. H.D. ‘nin 04/07/2018 gün 2015/12321 E. – 2018/6746 K. Yargıtay 17. H.D. ‘nin 12/12/2017 gün 2015/5773 E. – 2017/11568 K. sayılı ilamları)
H Ü K Ü M: Gerekçe uyarınca; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2020 tarih ve 2018/808 Esas, 2020/292 Karar sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK.nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gerekli maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/7/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 12/11/2020