Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1843 E. 2023/1684 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1843
KARAR NO: 2023/1684
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2020
NUMARASI: 2016/889 Esas – 2020/327 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasına Bağlı Cismani Zarar Sebebiyle Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/12/2013 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın, sürücü …’ın sevk ve yönetiminde seyir haline iken yaya olan müvekkiline çarptığını, bu kaza nedeniyle müvekkilinin ağır yaralanarak malul kaldığını, kazanın oluşumunda araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, davalıya başvuruda bulunmalarına rağmen ödeme yapmadığını belirterek, sürekli iş göremezlik tazminatı için şimdilik 1.000 TL’nin (bilahare bilirkişi marifetiyle tespit edilecek rakam üzerinden harç tamamlatılmak üzere) davalı şirketten kaza tarihinden itibaren işletilecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 16/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; tazminat miktarını 10.010,20 TL artırarak 11.010,20 TL nin kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizle birlikte davalıdan tazminine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davanın kabulü ile 11.010,20 TL daimi iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 19/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvuru sebepleri ; Kararın eksik ve hatalı inceleme ile oluşturulduğu, davanın reddi yerine kabulünün hatalı olduğu, davacı ile sigortalı araç sürücüsünün ceza yargılaması sırasında uzlaşmış oldukları, sigortalı ile para karşılığı uzlaşmanın varlığı halinde sigorta şirketi aleyhine talep edilen maddi tazminatın da reddi gerektiği, müvekkili şirketin sorumluluğunun, sigortalının kusuru oranında olmak üzere ve teminat limitleri dâhilinde olduğu, aracı sevk ve idare eden ve davaya konu zarara sebebiyet veren sürücünün ibra edildiği bir ortamda; ibra edilen ve sorumluluğu ortadan kaldırılan sürücüden yansıtılarak sigortalıya veya müvekkili sigortacıya gitmenin mümkün olmadığı gibi sigorta hukukunun bütün prensiplerine aykırı olduğu, başvurunun reddi gerekirken müvekkili sigorta şirketi aleyhine tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. 01/12/2013 günü davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kazada davacının ATK 2. İhtisas Dairesi’nin raporunda tespit edildiği üzere; %3,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybedecek şekilde yaralandığı, kazada sigortalı aracın dava dışı sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasıyla aracın sigortacısından sürekli iş göremezlik tazminatı istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.CMK’nun 253/19. maddesinde “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almaktadır.Anılan hüküm gereğince ceza soruşturmasında uzlaşılmış olması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davasının açılamayacağı açıktır. Uzlaşmanın ise suçun mağduru (şuçtan zarar gören) ile suçun şüphelisi arasında yapılmış olması gerekir.Burada tartışılması gereken husus, suçtan zarar gören kişinin CMK’nun 253/19. maddesi gereğince suçun faili-şüphelisi ile yaptığı uzlaşmanın, suç konusu eylem nedeniyle kanuni veya sözleşmesel mali sorumluluğu bulunanlara etki edip etmeyeceğidir.Hemen belirtilmelidir ki, CMK’nun 253/19. maddesinde “… soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” hükmü gözetildiğinde, tazminat davası açma yasağının yalnız uzlaşılan şüpheli yönünden değil, soruşturma konusu suç nedeniyle mali sorumlulukları bulunan, diğer tüm sorumlular yönünden de geçerli bulunduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.Diğer yandan kaza tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümleri uyarınca müteselsil sorumluluğun bazı hukuki sonuçları vardır. Buna göre, müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. (TBK m. 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder ( TBK m. 163/2).Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. (TBK m. 163/1) Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur. (TBK m. 166/1) Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır. (TBK m.166/3) Müteselsil borçlulardan biri, kendi davranışıyla diğerinin durumunu ağırlaştıramaz. (TBK m. 165.) Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur. ( TBK m. 168/1) ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez. Somut olayda; davacının, yaralanmasına neden olan trafik kazasının oluşumunda, haksız fiil sorumlusu olan sürücü ile ceza soruşturması sırasında 27/01/2014 tarihli uzlaşma raporu ile 3.000,00-TL karşılığında edimli olarak uzlaştığı, uzlaşmanın kaza tarihinde 13 yaşında olan davacının velisi olan annesi … ile yapıldığı, babasının imzası olmadığı, uzlaşmanın hukuki sonuçlarının açık açık anlatılmadığı, bu nedenle uzlaşmanın geçerli olmadığı gibi uzlaşma olması durumunda dava açılamayacağına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 5560 sayılı kanunun 24.maddesiyle değiştirilen 253.maddesinin 19.fıkrasının Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla iptal edildiği de göz önüne alındığında istinaf başvurusu yerinde bulunmamıştır.Sonuç olarak; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda yaya olan davacının %75 oranında, davalıya sigortalı araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğu sonucuna varılan bilirkişilerin raporundaki denetlenebilir tespitlerin dosyaya, oluşa uygun olması karşısında mahkemece hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, yukarıda belirtilen nedenlerle uzlaşmanın geçerli olmamasına göre davalı vekilinin tüm istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Bilgileri karar başlığında yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 752,10-TL harçtan peşin yatırılan 137,97-TL harcın düşümü ile bakiye 614,13-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/İstinaf aşamasındaki diğer giderlerin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a madde hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.19/10/2023