Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1802 E. 2023/2000 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1802
KARAR NO: 2023/2000
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2020
NUMARASI: 2017/1089 Esas – 2020/316 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın sebebiyet verdiği, 21/10/2011 günlü trafik kazasında sigortalı araç içinde yolculuk etmekte olan müvekkilinin ağır biçimde yaralanarak sakat kaldığını ve kaza sonrasında davalı sigorta şirketine yapılan başvurudan ise sonuç alınmadığını ileri sürerek; HMK’nın 107.madde hükmü uyarınca daha sonra artırılmak kaydıyla geçici ve kalıcı iş göremezlik zararına karşılık olarak 100,00-TL ve ayrıca bakıcı gideri zararına karşılık olarak da 100,00-TL olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın 18/09/2017 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 11/02/2020 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de dosya kapsamında temin edilen bilirkişi raporu doğrultusunda geçici iş göremezlik talep miktarını 6.240,29-TL’ye, sürekli iş göremezlik talep miktarını da 15.859,35-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı definde bulunarak, vekil edeni sigorta şirketine ait sorumluluğun, kazaya karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olması nedeniyle, kazanın meydana gelmesinde taraf kusur durum ve oranları ile davacının sürekli sakatlığa uğrayıp uğramadığının ve talep edilecek zarar miktarının usulüne uygun şekilde mahkemece tespiti gerektiğini, ayrıca davacının müterafik kusurlu olup olmadığının da incelenmesini istediklerini beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; talep konusu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacının kaza neticesinde %3,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresinin 9 ay olduğu, davalı sigorta şirketine dava açılmadan önce 18/09/2017 tarihinde başvuru da bulunulduğundan, temerrüt halinin 29/09/2017 tarihinde oluştuğu, geçici iş göremezlik süresinin uzunluğu gözetildiğinde de 100,00-TL’lik bakıcı ücreti talebinin makul bir talep niteliği taşıdığı benimsenerek, 06/02/2020 günlü aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; -Maddi tazminat davası yönünden davanın KABULÜ İLE; Davacı açısından; 6.240,29 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 15.859,35 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 22.199,64 TL maddi tazminatın 29/09/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; eldeki dava açılmadan önce 2918 sayılı KTK’nın 97.madde hükmü doğrultusunda usulüne uygun şekilde yapılmış bir başvuru olmadığından, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, alacağın belirlenebilir olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılamayacağından ve ıslah dilekçesiyle talep edilen miktar zaman aşımına uğradığından, ıslah dilekçesi ile talep edilen miktar yönünden kabul kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca davanın tamamı bakımında da zaman aşımı süresinin geçirilmiş olduğunun karar yerinde gözetilmediği gibi, hükme esas alınan maluliyete ilişkin rapor geçersiz ve yetersiz nitelik taşıdığı ve tüm bunlardan ayrı şartları oluşmadan bakıcı gideri zararının hükmedilmiş olmasının da isabetsiz olduğuna yöneliktir.Dava, trafik kazası neticesinde meydana gelen, bedensel zarara dayanılarak açılmış, maddi tazminat isteğine ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesiyle çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özelikle kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri (-Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) uyarınca ve davacının kaza sonrasında geçirmiş olduğu tüm tedavi evraklarının değerlendirilmesi neticesinde ATK 2. İhtisas Dairesince düzenlendiği anlaşılan dosyaya oluşa uygun, denetlenebilir gerekçeler içeren yeterli ve geçerli nitelikteki 13/12/2019 günlü raporun hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik tespit edilememesine, ayrıca eldeki dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine e-mail yoluyla yazılı biçimde başvuru bulunulduğu ve bu başvurunun muhatabına ulaştığı gözetildiğinde, 2918 sayılı KTK’nun 97.maddesinde düzenlenen başvuru dava şartının gerçekleştirilmiş olduğunun anlaşılmasına, ayrıca talep konusu kaza neticesinde davacının yaralandığı sabit bulunduğundan ve eylem suç teşkil ettiğinden 5337 sayılı TCK’nın 66/1 maddesine göre 8 yıllık uzamış ceza zaman aşımı süresine tabi eldeki davada kaza tarihinin 21/10/2011 olduğu, davanın ise 10/10/2017 tarihinde açıldığı dikkate alındığından, zaman aşımı süresinin geçirilmediği konusunda da bir duraksama mevcut olmamasına ve bilindiği gibi belirsiz alacak davasında zaman aşımı yalnızca dava açılan kısım için değil tüm dava için kesileceğinden ve yine kaza neticesinde yaralanarak sakat kaldığını ileri süren davacının uğradığı zarar kapsamı ancak bir doktor raporuyla belirlenebilir hale geleceğinden, davacının eldeki davayı 6100 sayılı HMK’nın 107.madde hükmü doğrultusunda belirsiz alacak davası olarak açmasında da bir isabetsizlik bulunmamasına, her ne kadar dava açanın 9 aylık iyileşme süresi içerisinde bakıcı ihtiyacı duyup duymayacağı tespit edilmemiş ise de, iyileşme süresinin uzunluğu gözetildiğinde, hükmedilen 100,00-TL bakıcı gideri tazminatının kadri maruf olması karşısında; davalı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf eden davalı sigorta şirketinden alınması gereken 1.516,45-TL harçtan peşin yatırılan 379,11-TL harcın düşümü ile bakiye 1.137,34-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a madde hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.08/12/2023