Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1787 E. 2023/1856 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1787
KARAR NO: 2023/1856
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2020
NUMARASI: 2018/737 Esas – 2020/290 Karar
DAVANIN KONUSU: Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Rücuen Tahsile
Yönelik Başlatılan Takibe İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’ın maliki olduğu ve müvekkiline ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı davalı …’ın sevk ve idaresinde iken … plaka sayılı araca tam kusuru ile çarpması neticesinde … plaka sayılı araçta meydana gelen 32.621,00-TL hasar bedelinin aracın kasko şirketine 12.10.2017 tarihinde, araçtaki 11.880,00-TL değer kaybının da araç malikine 26.04.2018 tarihinde ödendiğini, sigortalı araç sürücüsü davalı …’nin kaza tespit tutanağına göre tam kusurlu olduğunu, ehliyetsiz ve alkollü olduğunu, poliçe genel şartları gereğince müvekkilinin, hak sahiplerine yaptığı ödemeyi araç maliki-işleteni ve sürücüsüne rücu hakkı bulunduğunu, davalılar tarafından ödeme yapılmaması nedeni ile aleyhlerine icra takibi başlatıldığını ancak davalıların icra takiplerine haksız olarak itiraz ettiklerini belirterek İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyalarına yapılan haksız itirazın iptali ile davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar süresi içerisinde davaya karşı cevap dilekçesi sunmamışlar, bilirkişi raporuna itiraz dilekçeleri ile davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince; davaya konu hasarın, davalı …’ın alkollü ve aşırı hızlı şekilde kullandığı araç ile park halindeki … plaka sayılı araca çarpması ile oluştuğu ve davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğu, araç sürücünün kaza anında 1,53 promil alkollü olduğu, Yargıtay içtihatlarına göre 1,01 promil ve üzerindeki alkol oranında sürücünün güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğinin kabul edildiği, davacı tarafça, … plaka sayılı aracın hasarı ve değer kaybı için yapılan ödemenin alınan bilirkişi raporuna göre makul olduğu, araç işleteni olan davalı …’ın da sürücünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduğu ve rücu koşullarının oluştuğu kanaati ile; “Davacının davasının KABULÜNE, davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe itirazlarının iptaline, takibin 32.621 TL asıl, 442,39 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.063,39 TL alacak üzerinden devamına, asıl alacağı takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasına, 2-Davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe itirazlarının iptaline, takibin 11.880 TL asıl, 125,96 TL işlemiş faiz, toplam 12.005,96 TL alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 yasal faiz uygulanmasına, alacak yargılama sonunda belirlendiğinden icra inkar tazminatı isteminin reddine” karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalılar vekilinin istinaf nedenleri; mahkemece, davacı tarafça yapılan hasar ödemesinin gerçek zarar olup olmadığı araştırılmaksızın sadece davacı tarafın beyanları ve sunduğu belgeler dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, hasar gören araçların yasak olan cadde üzerine park ettiklerinin kusur değerlendirmesi yapılırken dikkate alınmadığı hususlarına ilişkindir. Dava, hak sahibine ödenen tazminatın, sigortalı ve araç sürücüsünden rücuen tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davalı …’ın maliki olduğu kazaya karışan araca ilişkin olarak davacı tarafça düzenlenen ZMM sigorta poliçesinde aracın kullanım tarzının özel otomobil olarak belirtildiği görülmüştür. 28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, davacı ile davalı … arasındaki ilişkinin sigorta sözleşmesinden kaynaklanması, davalının, davacı karşısında tüketici sıfatına sahip olması ve davacı sigortacı ile davalı araç maliki arasındaki sigorta sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu göz önünde bulundurularak mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla davanın esası hakkında karar verilmesi isabetli değildir. Bu durumda, kamu düzenine aykırılık nedeni ile davalılar vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-a/3 gereğince kaldırılmasına, kaldırma kararının neden ve şekline göre istinaf eden davalıların vekilinin işin esasına yönelik istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/06/2020 tarih ve 2018/737 Esas 2020/290 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a/3 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendilerine İADESİNE, 4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2023