Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1721 E. 2023/127 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1721
KARAR NO: 2023/127
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2020
NUMARASI: 2014/164 Esas – 2020/86 Karar
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’in sevk ve idaresindeki kendi adına kayıtlı … plaka sayılı aracı ile 04/04/2013 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklete çarptığını, kaza ile ilgili ceza davasının yargılamasının İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/573 Esas sayılı dosyasında davanın devam ettiğini, kazada müvekkilinin sol elinde kırık, tendonlarında yırtık ve vida takılmasına neden olacak şekilde yaralandığını, kaza tarihi itibariyle müvekkilinin motor kurye olarak çalıştığını ve aylık 2.000,00-TL geliri olduğunu, müvekkilinin iş gücü kaybı nedeniyle maddi zararın oluştuğunu, ayrıca kaza nedeniyle müvekkilinin manevi zararının da bulunduğunu ileri sürerek maddi zararına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00-TL maddi tazminatın davalı …’ten kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile, davalı sigorta şirketinden 26/02/2014 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen, 10.000-TL manevi tazminatın davalı …’ten kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu trafik kazasında asli ve tek kusurlunun davacı olduğunu, müvekkilinin ve davacının tacir olmadığı gibi kazaya karışan aracın ticari olmaması nedeniyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, kaza tarihinden sonra 1 yıl geçtiğini davanın zamanaşımına uğradığını, kazaya ilişkin yapılan ceza davasında alınan ifadesinde davacının, müvekkilinin aracına kendisinin çarptığını ikrar ettiğini, kazanın oluşumunda müvekkilinin kusuru bulunmadığını, kazaya ilişkin ceza davasında müvekkilinin beraatine karar verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesi ile; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğunu, davacının maluliyetini ATK raporu ile ispatlaması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporu arasında çelişki bulunması nedeniyle çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 31/01/2019 tarihli raporda davacının asli kusurlu, davalının kusursuz olduğunun belirtildiği, alınan raporun bilimsel denetlenebilir ve davaya konu olaya uygun olduğu gerekçesi ile zararın meydana gelmesinde kusuru olmayan davalının ve davalının kusuru oranında ortaya çıkacak zararı tazmin edecek davalı sigorta şirketinin sorumluluklarının olmadığı kanaati ile “Davanın REDDİNE” karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; ilk derece mahkemesince keşif neticesinde alınan bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde davacının %75, davalının %25 kusurlu olduğunun tespit edildiği, taraflarca bu rapora yapılan itirazın mahkemece reddine karar verildiği, bu nedenle davalıya atfedilen kusur oranı yönünden müvekkiline lehine usuli kazanılmış hak oluşmasına rağmen bağlayıcılığı bulunmayan ceza yargılamasında alınan ATK raporundaki kusur durumunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, mahkemece Karayollarından oluşturulacak heyetten yeni bir rapor alınmasına karar verilmiş iken ara karardan herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin dönüldüğü, raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, hesap bilirkişi tarafından düzenlenen raporun üzerinden iki yıl geçtiği ve asgari ücrette değişiklikler olduğu, bu nedenle öncelikle kusur durumunun kesinleşmesi akabinde de asgari ücretteki değişiklikler nedeniyle yeniden rapor alınması gerektiği hususlarına ilişkindir. 6100 sayılı HMK m. 355 gereğince istinaf edenin sıfatı, istinaf neden ve gerekçeleri ile kamu düzeni ile ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle doğan maddi ve cismani zarar nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir. 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenen kusur durumu, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ve beraat kararı ile bağlı değil ise de; ceza mahkemesinde belirlenen maddi vakıa ile bağlıdır. Somut olayda; davalı … hakkında davaya konu trafik kazası sebebiyle, taksirle bir kişinin yararlanmasına sebebiyet vermek suçundan, İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/573 Esas – 2014/576 karar sayılı dosyasında dava açılmış, mahkeme ilamının gerekçesinde belirtilen ve yapılan yargılama sırasında alınan 26/03/2014 tarihli raporda, davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken kırmızı ışık yanması sebebiyle tek yönlü üç şeritli yolda orta şeritte durduğu, davalının kullandığı aracın sağındaki şeritte park halinde araçlar bulunduğu, bu esnada araçta arka koltukta oturmakta olan …’in kırmızı ışıkta aracın durması sebebiyle arka sağ kapıyı açtığı esnada davalıya ait araç ile bu aracın sağında park halindeki araç arasından geçmek isteyen davacı …’nın kullandığı motosikletin kapıya çarpması neticesinde davacının yaralandığı, kazanın meydana geliş şeklinde davalı …’in kusursuz olduğunun bildirilmiş ve mahkemece kazanın meydana gelmesinde taksirinin bulunmadığı gerekçesi ile 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 10/09/2015 günlü 2014/21733 Esas ve 2015/13093 Karar sayılı ilamı ile “…katılan vekilinin Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Daire Başkanlığından rapor alınması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün onanmasına” karar verilerek kesinleşmiştir. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 31/01/2019 tarihli raporda da; “davacı sürücü … yönetimindeki motosikleti ile kırmızı ışıkta duran araçların gerisinde durup bekleyip seyrine diğer araçlarında yeşil ışıkla birlikte harekete geçmesinin akabinde aracını harekete geçirerek seyrine devam etmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği iki şeritli yolda park halindeki araçlar ile kırmızı ışıkta bekleyen araçların arasında nizamlara ve kurallara aykırı bir şekilde seyirine devam ederek mevzu bahis açılan kapıya çarpması neticesi meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu, davalı sürücü … yönetimindeki otomobili ile ışıklarda beklediği esnada aracındaki yolcunun kapıyı açarak indiği esnada mevzu bahis açılan kapıya nizamlara aykırı bir şekilde park halindeki araç ile kendi aracının arasından geçiş yapan motosikletlinin çarpması ile gerçekleşen kazada atfıkabil bir kusuru bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Görüldüğü üzere, ceza mahkemesinde kazanın oluş şekli bakımından, davalı …’in kaza esnasında kırmızı ışıkta kurallara uygun şekilde durduğu, davacı …’nın ise kırmızı ışık yanması nedeniyle durması gerekirken nizam ve kurallara aykırı şekilde park halindeki araçlar arasından geçmeye çalıştığına yönelik maddi vakıa kesinleşmiş olmakla hukuk hakimi ceza yargılamasında kesinleşen ve tespit edilen maddi vakıa ile bağlıdır. Dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle, dosya kapsamına alınan ceza yargılamasında belirlenen ve kesinleşen maddi vakıa ile uyumlu şekilde hazırlanan, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli ATK raporunda davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu belirlendiğine ve kazanın oluşunda kusuru bulunmayan davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf talebinin HMK m. 353/1-b/1 gereğince esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M/ Gerekçe uyarınca, 1/Karar başlığında bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2/İstinaf eden davacı taraftan alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 125,50-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve manevi tazminat talebi yönünden HMK m. 362/1-a hükmü uyarınca kesin, maddi tazminat talebi yönünden HMK.m.361 hükmü uyarınca tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 02/02/2023