Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/171 E. 2023/79 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/171
KARAR NO: 2023/79
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2018
NUMARASI: 2014/1279 Esas – 2018/540 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın 26/07/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasarlandığını, hasar bedelinin ödenmesi için dava dışı sigortalının yaptığı başvuru sonucunda, davalı sigorta şirketi tarafından hasar dosyası açıldığını ancak hasar bedelinin dain-i mürtein sıfatına haiz olan vekil edenine ödenmesi gerektiği, durumun davalı sigorta şirketine Üsküdar … Noterliği’nce düzenlenen 18/08/2014 günlü ihtarname ile bildirilmiş ve ödemenin vekil edenine yapılması istenilmiş bulunmasına rağmen sonuç alınamadığını, sigortalı … tarafından davalı sigorta şirketi aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde açılan dava sonucunda verilen 20/01/2014 tarih ve 2014/K188 sayılı kararda da poliçede rehin kaydının mevcut bulunduğu ve bu nedenle talep hakkının rehin hakkı sahibine ait olduğunun tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL hasar bedelinin hasar tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 13/05/2015 günlü ıslah dilekçesi ile de istek miktarını 22/04/2015 günlü bilirkişi raporu doğrultusunda 26.000,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza sonrası düzenlenen trafik kazası tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere, sigortalı araçta oluşan hasarın kaza ile uyumlu olmadığını, dolayısıyla kazada sürücü değişikliği yapıldığı kanaatine varıldığını, böyle bir durumda talep konusu rizikonun kasko sigortası teminatı dışında kaldığının kabul edilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; “…davacı varlık şirketinin davaya konu edilen alacağı dava görüldüğü esnada … AŞ.’den temlik aldığı, davacı yanın alacaklı sıfatının rehin alacaklısı olmasından kaynaklandığı, temlik eden banka ile … arasında 08/08/2012 tarihinde … plakalı aracın alımı kapsamında tüketici kredisi ve rehin sözleşmesi imzalandığı, aracın davalı sigorta şirketine kasko sigortası ile sigortalandığı, dava dışı …’in kredi borcunun tamamını kapatmaması nedeniyle bankanın araç üzerindeki rehin hakkının devam ettiği, bu nedenle dava konusu aracın yapmış olduğu kaza sonucu ödenecek kasko bedelinin tahsilinde davacı bankanın kredi borcuna mahsuben öncelik hakkının bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, alınan bilirkişi raporuyla tazminat hesabı yapılmıştır. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu usul ve yasaya uygun olduğu gerçekleşen kazanın poliçe teminat kapsamında kalmadığının davalı yanca tereddüte mahal vermeyecek şekilde ispat edilemediği, bu nedenle davalı tarafın poliçe kapsamında sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmıştır. Alınan rapor doğrultusunda dava dışı …’in 08/08/2012 tarihinde temlik eden davacı banka ile imzalamış olduğu … no’lu sözleşme borcuna mahsuben 26.000 TL temerrüt tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle davanın kabulü ile 26.000,00-TL hasar bedelinin dava dışı …’in kredi borcuna mahsuben 22/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf nedenleri; sigortalı araçta meydana gelen hasar ile kazanın oluş şeklinin birbiriyle uyumlu olmadığı, bu durumda talep konusu rizikonun kasko sigortası teminatı kapsamında olduğunu kanıtlama yükünün davacıya ait bulunduğu gözetilmeksizin yazılı biçim ve şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava; davalı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı arasında düzenlenen kasko sigorta poliçesinin dain-i mürtein hakkı sahibi olarak gösterilen davacı bankanın (temlik eden davacı banka) bu hakka dayanarak davalı sigorta şirketi aleyhine açtığı tazminat isteğine ilişkindir. Taraflar arasında davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan ve dava dışı … isimli şahsa ait olan … plaka sayılı aracın, 26/07/2013 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında hasarlandığı, dava dışı sigortalı ile davalı sigorta şirketi arasında düzenlenen poliçede … bank A.Ş’nin Dain-i mürtein olarak gösterildiği, bu nedenle oluşan riziko nedeniyle talep hakkının dain-i mürtein hakkı sahibine ait bulunduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi bu hususlar dosya kapsamından da anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık talep konusu rizikonun kasko sigorta poliçesinin teminatı kapsamında olup olmadığı ve ispat yükünün hangi tarafa ait bulunduğu hususuna ilişkindir. Kasko Sigorta Poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A.1 maddesine göre gerek kullananın iradesi dışında araca ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyetli muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların tümünün sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. TTK.nun 1409/1 maddesi uyarınca da sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Somut olayda kaza, 26/07/2013 tarihinde de sigorta poliçesi yürürlükteyken meydana gelmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili ise kaza tespit tutanağındaki belirlemelerden de anlaşılacağı üzere, talep konusu kazanın sigortalının bildirdiği şekilde gerçekleşmediğini, bu durumun sürücü değişikliği yapıldığını akla getirdiğini, dolayısıyla da rizikonun teminat kapsamında kaldığının ispat yükünün davacıya geçtiğini savunmuş ise de, dosyada mevcut hasar dosyasından da anlaşılacağı üzere, sigortalı … kazanın nasıl meydana geldiği hususunu tüm aşamalarda aynı şekilde bildirmiş olup, eldeki davanın yargılaması sırasında görüşüne başvurulan İTÜ öğretim üyesi ve Adli Tıp Trafik Dairesi eski uzmanı olan Doç. Dr. … tarafından düzenlenen22/04/2015 günlü raporda … plakalı, … marka … tipindeki otomobilin hasarlı fotoğrafları incelendiğinde sağ arka tekerleğin akstan koptuğu, sağ arka çamurluğun içeri çökerek (teknik tabirle burkularak ) hasar gördüğü, sağ ön tekerinde aynı şekilde sağ ön çamurluğun hasar gördüğü; olay yerine ait fotoğraflar incelendiğinde de solda yol zemininde yaklaşık 2 m aşağıda şarampol olduğu ve cam parçalarının bulunduğu görülmektedir. Bu tespitlere göre; aracın Atatürk Orman Yolunda Poligon istikametine giderken sola virajda sürücünün kontrolü kaybedip soldan yolun dışına çıktığı, 2 m yükseklikten şarampola düştüğü bu düşme sırasında özellikle sağ tekerlerin şarampolü yol zeminine bağlayan eğimli yüzeye çarpması sebebiyle meydana gelen dinanıik yükle sağ tekerlerin akstan kopması ile bulundukları yerlerde dinamik etki yaparak çamurlukların , mekanik aksamın , ön ve arka cam çerçevelerinin esnemelerine sebebiyet verince ön ve arka camların yekpare olarak araçtan ayrıldığı ve yere düşükleri, bu şekilde oluşan hasarın …’in … Sigorta Hasar Müdürlüğüne hitaben yazdığı açıklamada belirttiği “önüme köpek çıktığı, ona çarpmamak isterken direksiyon hakimiyetini kaybettim” şeklindeki açıklamasındaki olayın meydana gelişine uygun olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Kaza anında sürücü değişikliği yapıldığı ve araç sürücüsünün alkollü olduğuna ilişkin somut herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince kural olarak ispat yükü üzerinde bulunan davalı sigortacının, sürücü değişikliği yapıldığını ve kazanın sigortalı tarafından açıklandığı şekilde değil de başka bir şekilde veya başka bir yerde meydana geldiğini somut olarak kanıtlayabildiğinden söz edilemeyeceğine, ayrıca davalı sigorta şirketinin dayanağını oluşturan kaza tespit tutanağında açıklanan hususların varsayıma dayalı olduğu gibi sürücünün çelişkili beyanlarının da ne olduğunun açıklanmadığı gözetildiğinde, kaza tespit tutanağındaki değerlendirmelerin tek başına ispat yükünün yer değiştirmesini diğer bir ifadeyle, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığının kanıtlama yükünün sigortalıya geçmesini sağlamayacağından, mahkemece yazılı gerekçe ve biçimde araç hasarına yönelik talebin kabulüne karar verilmesinde herhangi bir yanılgı bulunmadığından, davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR/ Gerekçe uyarınca;1/Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2/İstinaf eden davalıdan alınması gereken 1.776,06-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan toplam 444,40-TL harcın düşümü ile kalan 1.333,60-TL bakiye harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.02/02/2023