Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1682 E. 2023/974 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1682
KARAR NO: 2023/974
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2015/1251 Esas – 2020/59 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı bulunduğu … plaka sayılı ticari taksi ile vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen 16/08/2015 günlü trafik kazasında, davacı …’un yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsü …’nin tam kusurlu bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 300,00-TL’si geçici iş göremezlik, 400,00-TL’si kalıcı iş gücü kaybı zararı ve 300,00-TL’si de tedavi giderlerine karşılık olmak üzere toplam 1.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte tüm davalılardan; 29.000,00-TL manevi tazminatın da davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihinden işletilecek faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş; 31/10/2019 günlü ıslah dilekçesi ile de , 11/10/2019 günlü aktüer bilirkişi raporunda ikinci seçenek olarak yapılan belirleme doğrultusunda, maddi tazminata ilişkin istek miktarını toplam 361.691,81-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karışan … plakalı ticari aracın mülkiyeti davalıya ait ise de, anılan aracın uzun süreli araç kiralama sözleşmesi ile diğer davalı …’ye verildiğini, dava konusu trafik kazasının da davalı …’nin sevk ve idaresindeyken meydana geldiğini, bu nedenle işleten sıfatı bulunmayan vekil edeninin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, ayrıca kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafça talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, manevi tazminatın acı ve üzüntüyü dindirme olarak düzenlendiğini, manevi tazminatın hesaplanırken bir taraf lehine zenginleşme yaratmıyor olması gerektiğini, davacı tarafça her ne kadar kaza nedeniyle ağır yaralandığı ve çalışmasına devam edemediği belirtilmiş ise de, davacının maluliyetinin olup olmadığı, varsa ne miktarda olduğu hususunun tespiti bakımından Adli Tıp Kurumu’ndan rapor aldırılmasını istediklerini, kaldı ki aracın kazanın meydana geldiği tarihte davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, maddi tazminata ilişkin taleplerin bu nedenle davalı sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; 16/08/2015 tarihinde kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın vekil edeni şirket nezdinde davalı 24/09/2014-24/09/2015 tarihleri arasını kapsar biçimde ZMM sigortalı bulunduğunu, ancak vekil edeni sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olması nedeniyle, öncelikle kazanın oluşumunda taraf kusur durum ve oranının ne olduğunu usulüne uygun şekilde tespit edilmesi ve ayrıca yine davacının kaza sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi bakımından da Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi’nden rapor aldırılması gerektiğini, yapılan yasal mevzuat değişikliğiyle tedavi giderlerine ilişkin sorumluluk SGK’ya geçtiğinden müvekkili sigorta şirketinin tedavi giderleri yönünden sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı araç sürücüsü … ise; yargılama oturumlarına katılmamış, yazılı veya sözlü herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; Talep konusu trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu bilirkişi heyet raporu ile davacının kaza neticesinde %37 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresinin ise 9 aya kadar uzayabileceğinin ATK raporu ile tespit edildiğini, keza davacının 37.474,79-TL’si geçici iş göremezlik zararı, 699.052,88-TL’si kalıcı iş göremezlik zararı olmak üzere talep edebileceği toplam maddi zararının 736.432,67-TL olduğunun aktüer bilirkişi raporu ile belirlendiği ve İstanbul 22. İş Mahkemesi’nin 2017/534 esas sayılı dosyası kapsamından SGK tarafından davacıya %37 maluliyetine ilişkin ilk peşin sermaye değerli gelirinin 359.695,74-TL olarak hesaplanıp gelip bağlandığı ve davacıya ayrıca 15.145,12-TL iş göremezlik ödendiğinin anlaşıldığı, bu durumda SGK tarafından davacıya yapılan toplam 374.840,86-TL’lik ödemenin davacı için hesaplanan 736.532,67-TL maddi tazminattan tenzili sonrası (736.532,67-TL – 374.840,86-TL) davacının davalılardan 361.691,81-TL maddi tazminat alacağı bulunduğunun anlaşıldığı; davalı …’nin sürücü sıfatıyla bu zarardan sorumlu olduğu, davalı …’nun ise kusurlu aracın maliki bulunduğu, her ne kadar … tarafından işletenin … olduğu, zira davalı …’nin sürücüsü olduğu … plakalı aracın …’ye uzun dönem kiralandığı iddia edilmiş ise de, söz konusu davalı iddiasının soyut olarak ileri sürüldüğü, davalı tarafından aracın …’ye kiralandığına ilişkin kira sözleşmesinin yada … tarafından davalıya kira ödemesi yapıldığına ilişkin dekontların dosyaya sunulmadığı, bu nedenle bu davalının işleten sıfatının bulunmadığına ilişkin itirazlarına değer verilemeyeceği, benimsenmek suretiyle; -Maddi Tazminat yönünden, davacının davasının davalılar … ve … yönünden KABULÜ ile, 361.691,81 TL’nin 16/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartıyla (birbirleri ile ve poliçe limiti ile aşağıda belirtileceği şartlarla … Sigorta A.Ş ile birlikte) ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davalı … Sigorta A.Ş yönünden ise, poliçe limiti olan 290.000,00 TL ile sınırlı olmak şartı ile bu miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte İstanbul 22. İş Mahkemesinin 2017/534 Esas 2019/325 Karar sayılı dosyasında belirtilen miktar ile birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartıyla ve diğer davalılar ile birlikte müteselsilen davalı … Sigorta A.Ş’den tahsili ile davacıya verilmesine, -Tedavi giderleri yönünden açılan davanın ispatlanamadığından reddine, -Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın … ve …’dan kaza tarihi olan 16/08/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Kalan kısımlar yönünden davanın REDDİNE, karar verilmiştir. Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; uzun süreli kiralama nedeniyle işleten sıfatı kalmayan vekil edeninin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğinin gözetilmediği, kusur durum ve oranının hatalı belirlendiği, ayrıca maddi tazminatın hesaplanmasına esas alınan gelirin de gerçek gelir değil davacı beyanlarına göre belirlendiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen kararın hatalı olduğu, kaldırılması gerektiğine yönelik olup, istinaf süresinin geçirilmesinden sonra verilen 05/02/2021 günlü dilekçe ile de maluliyete ilişkin raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacı taraf muayene edilmeden evrak üzerinde yapılan değerlendirilme ile sonuca ulaşılmasının doğru bulunmadığını, kazanın oluşumunda vekil edeni ruhsat sahibinin herhangi bir kusuru olmadığı halde tam kusurluymuş gibi sorumluluğu yoluna gidilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının da çok fazla bulunduğunu, bu hususların da istinaf incelemesi sırasında gözetilmesini istediklerini bildirmiştir. Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf nedenleri ise; tazminat hesaplaması yapılırken davacı gelirinin asgari ücrete göre oran orantı kurulması neticesinde asgari ücretin 3,84 katı olduğu yönündeki belirlemenin isabetsiz olduğu, ayrıca vekil edeni sigorta şirketinin poliçe limiti olan 290.000,00-TL ile sınırlı olması nedeniyle SGK’nın açmış olduğu rücuan tazminat talepli dava sonucunda, İstanbul 22. İş Mahkemesince verilen kararla poliçe limitinin tamamının tüketilmiş bulunduğu, ve bu durumda davalı sigorta şirketinin bakiye bir sorumluluğu kalmadığı halde, ilk derece mahkemesince … Sigorta A.Ş’ye yönelik olarak açılan davanın konusuz kaldığına karar verilmesi gerekirken yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir. Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen cismani zarara dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesine dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından düzenlenen 20/12/2018 günlü bilirkişi raporundaki dava konusu kazanın oluşumunda taraf kusur durum ve oranlarının ne olduğuna ilişkin tüm belirleme ve değerlendirmelerin, dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve kusur durumuna ilişkin bu tespitlerin, olaydan sonra trafik polislerince düzenlendiği anlaşılan kaza tespit tutanağındaki belirlemeler yanında SGK tarafından davalı … Sigorta A.Ş ile davalı … aleyhine İstanbul 22. İş mahkemesinde açılan ve yasa yolu denetiminden (Yargıtay denetimi dahil) geçmek suretiyle 28/04/2020 tarihten kesinleştiği anlaşılan 2017/534 esas – 2019/325 karar sayılı dava dosyasındaki kusura ilişkin kabulle de örtüşmesi karşısında hükme esas alınarak kazanın oluşumunda davalı araç sürücünün tam kusurlu olduğunun kabul edilmesinde ve kazaya sebebiyet veren aracın maliki olduğu konusunda herhangi bir duraksama bulunmayan davalı …’nın aracı uzun süreli olarak kiralaşmış olduğuna ilişkin iddiasını davacı tarafı bağlayacak bir biçimde somut olarak kanıtlayamaması nedeniyle, 2918 sayılı KTK’nın 85/son madde hükmü uyarınca araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuruymuş gibi sorumlu olan araç maliki …’nun diğer zarar sorumlularıyla birlikte sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığına göre davalı … vekilinin kusura ve husumete yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı reddi gerektiği ve istinaf süresinin geçirilmesinden çok sonra verilen 05/02/2021 günlü dilekçe ile istinaf incelemesine dahil edilmesi istenilen manevi tazminat miktarının çok fazla olduğuna yönelik istemin ise, HMK’nın 355. madde hükmü gereğince kamu düzenine aykırı bir durum mevcut olmadığından ve yasal süresi içerisinde sunulan istinaf dilekçesinde bildirilmediğinden değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır. 2-Maluliyetin belirlenmesinin hatalı olduğuna ilişkin davalı … vekili tarafından yapılan istinaf itirazına gelince; Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi önem arzetmektedir.Söz konusu konusu bu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Bknz. Yargıtay 4. HD’nin 2021/18611 Esas, 2022/787 Karar sayılı ilamı) Eldeki davada, kaza tarihi 16/08/2015 olup, maluliyete ilişkin belirlemenin kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri doğrultusunda yapılması gerekirken “Çalışma Gücü ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlendiği anlaşılan ATK raporunun karara dayanak yapılması kural olarak doğru değil ise de; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/03/2021 gün ve 2020/838 E., 2021/2453 K. sayılı içtihadında da işaret edildiği üzere, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile Özürlülük Ölçütü Sınırlandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelikte, maluliyet oranlarına ilişkin olarak aynı cetvellerin kullanılarak belirleme yapılması nedeniyle, davacının kazadan sonra geçirmiş olduğu tüm tedavi evrakları ile yaralanmasının niteliği gözetilerek aralarında ortapedi-travmatoloji uzmanı, göğüs hastalıklara uzmanı ve iç hastalıkları uzmanı bulunan ve ATK 3. İhtisas Kurulunca davacının geçirmiş olduğu tüm tedavi evraklarının değerlendirilmesi ve gözetilmesi neticesinde düzenlendiği anlaşılan 31/01/2018 günlü heyet raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi maluliyetin belirlenmesi için rapor düzenleyen konusunda uzman heyetin her olayda ve her durumda ilgili şahsı bizzat muayene etmesinin de gerekmemesine göre, davalı … vekilinin açıklanan hususa yönelik istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıların gelirin belirlenmesine yönelik istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; Eldeki davada davacı kaza tarihinde özel bir şirkette satış sorumlusu olarak çalıştığını ve aylık gelirinin 3.000,00-3.500,00-TL civarında olduğunu ileri sürmüştür. Dosyada mevcut SGK kayıtlarına göre davacının prime esas kazancının davacı tarafından bildirilen gelir miktarından daha fazla olduğu ve SGK’nın İstanbul 22. İş Mahkemesi’ne açtığı rücuan tazminat talepli davada verilen 15/10/2019 gün 2017/534 esas – 2019/325 karar sayılı ilama yönelik olarak istinaf incelemesi yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi’nce “2019/2280 esas – 2020/218 karar sayılı ilam” kurum sigortalısı …’un geçirdiği trafik – iş kazası neticesinde gerçek maddi zararının 903.478,28-TL olduğu kabul edilmiş ve bu yöndeki belirleme Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiştir. Bu durumda prime esas kazancın ne olduğunu bildirenin işveren olduğu gözetildiğinde, görülmekte olan davada, davacı gelirinin 3.500,00-TL olduğu varsayımından hareketle yapılan aktüer bilirkişi hesaplamasının hükme esas alınmasında istinaf edenlerin sıfatına göre herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalıların bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.4-Davalı sigorta şirketi vekilinin poliçe limitinin tüketilmiş olması nedeniyle, müvekkili aleyhine açılan davanın konusuz kaldığına hükmedilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazına gelince; Davalı sigorta şirketi, eldeki davada işletenin sorumluluğunun ZMM sigorta poliçesi kapsamında ve poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla yüklenmiş olması nedeniyle husumet yöneltilen kişidir. Az yukarıda da açıklandığı üzere SGK’nın İstanbul 22. İş Mahkemesi’ne açtığı rücuan tazminat talepli davada davalı sigorta şirketi taraf sıfatını almış ve İstanbul 22. İş Mahkemesi’nce verilen 15/10/2019 gün 2017/534 esas – 2019/325 karar sayılı ilama yönelik olarak istinaf incelemesi yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 34. Hukuk Dairesi’nce; SGK tarafından açılan davanın kabulü ile sürekli iş göremezlik nedeniyle bağlanan gelirin ilk peşin sermeye değeri olan 359.695,74-TL’nin tahsis onay tarihi olan 26/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, geçici iş göremezlik alacağı olan 15.145,12-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ve fakat davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti olan 290.000,00-TL ile sınırlı olduğuna hükmedilmiştir. Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince tüm bu olgular değerlendirilerek, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun doğru bir biçimde 290.000,00-TL ile sınırlı olduğuna işaret edilerek ve İstanbul 22. İş Mahkemesi’nin 2017/534 esas – 2019/325 karar sayılı dosyası nedeniyle yapılan veya yapılacak herhangi bir ödeme olasılığı da gözetilmek suretiyle, tahsilde tekerrür oluşturmayacak biçimde davalı sigorta şirketinin diğer davalılarla birlikte sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında, karar tarihi itibariyle usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi bir mahkeme kararına bağlı olarak bir başka hak sahibine yapılan veya yapılacak bir ödeme rıza-i ödeme niteliği taşımadığından böyle bir ödeme ile davanın konusuz kalmasının da mümkün olmamasına göre, davalı sigorta şirketinin açıklanan hususlara yönelik istinaf itirazının da yerinde olmadığı reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … Sigorta A.Ş vekili ve davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda bentler halinde açıklanan nedenlerle HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davalılardan alınması gereken 24.707,16-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalılarca peşin olarak yatırıldığı anlaşılan toplam 12.353,58-TL harcın düşümü ile kalan 12.353,58-TL bakiye harcın (davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 9.895,21-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) istinaf eden davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise yapan davalı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.24/05/2023