Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1666 E. 2020/3673 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1666
KARAR NO : 2020/3673
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2020
NUMARASI : 2019/359 E., 2020/252 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Asıl davada davacı vekili; davacı … babası … dava dışı … ait … plakalı araç ile 09/06/2010 tarihinde dava dışı … kullandığı … plakalı araçla çarpışması sonucu vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde müteveffa … tam kusurlu olduğunu, Küçükçekmece 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/642 esas 2011/713 karar sayılı ilamı ile davacının babaannesinin davacıya vasi olarak atandığını, … plakalı aracın davalı … A.Ş.’ye trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacının, babasının ölümü ile destekten yoksun kaldığını, davacının üçüncü şahıs sıfatıyla destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydı ile 5.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 17/05/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 88.900,00-TL’ye yükseltmiş, 14/07/2017 tarihli dilekçesi ile talebini 106.893,00-TL olarak beyan etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesi ile; alacağın zamanaşamına uğradığını, müvekkilinin poliçe limitini aşmamakla birlikte kusur oranında sorumlu olduğunu, kimsenin kendi kusurundan yararlanmayacağı ilkesi ile desteğin tam kusurlu olması nedeni ile tazminata hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, 28/07/2017 gün ve 2014/940E-217/670 K sayılı karar ile ” toplanan deliller, 27/04/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile 22/06/2017 tarihli ek rapor ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu olaya ilişkin uzamış ceza zamanaşımının dolmadığı, kazanın meydana gelmesinde davacı desteğinin tam kusurlu olduğu, destek zararının ölenin kusurundan bağımsız olması nedeni ile alacaklı borçlu sıfatının birleştiğinden söz edilemeyeceği, mütevveffanın kusuru nedeni ile herhangi bir indirim de yapılamayacağı, her ne kadar dava dilekçesinde davanın daha önce ıslah edilmesine rağmen dava değerinin yükseltilmesi talebinin ıslah niteliğinde olmaması nedeni ile ikinci kez değerin yükseltilmesinin ıslah olarak kabul edilmediği, davacının uğradığı destekten yoksun kalma tazminatının poliçe limiti kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 106.893,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.Anılan karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dairemizin 15/05/2019 gün ve 2017/1866 E-2019/975 K sayılı kararı ile HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince “Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin bulunmaktadır. 1)Davacı vekilince destek … … Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin sahibi ve ortağı olduğu, bu husus gözönüne alınarak desteğin gelirinin belirlenmesi için araştırma yapılması talebinde bulunulmuş, Mahkemece bir takım araştırma yapılmışsa da, bilirkişi rapor ve ek raporunda somut bir veriye göre değerlendirme yapılmadan desteğin gelirinin 4.000,00-TL olabileceği varsayılarak tazminat hesaplaması yapılmıştır. Buna göre mahkemece öncelikle, anılan şirkette kaza tarihi itibariyle desteğin konumu ile görev ve yetkilerinin belirlenmesi, dosyaya sunulan tüm deliller ve desteğin hesap hareketleri incelenmek suretiyle desteğin elde ettiği gelirlerin tespit edilmesi gerekmektedir. Davacının ölenin mirasçısı olduğu gözönüne alındığında desteğin ölümü ile adına kayıtlı şirketler yasal mirasçılarına geçecektir. Bu anlamda desteğin şirket hissedarı olduğunun tespiti halinde, şirketin geliri devam edeceğinden davacıların müteveffanın vefatından sonra da malvarlığında eksilme olmayacaktır. Bu durumda, desteğin kişisel yetenek ve emeğinin şirket gelirine katkısı belirlenmeli ve bu miktar üzerinden destekten yoksunluk zararı belirlenmelidir. Bu bakımdan böyle bir davada gerçek zararın belirlenmesi için, desteğin gelirinin daha net kriterlerle ortaya konulması gerekmekte olup, hesap raporlarında varsayıma dayalı olarak desteğin gelirinin 4.000,00-TL olduğu dikkate alınarak hesaplama yapılması ve bu raporların hükme esas alınması hatalı olmuştur. 2) Dosya arasına alınan nüfus kayıtlarına göre destek … babası … annesi …, eşi … hayatta oldukları anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin ilk rapora itirazı üzerine temin edilen 22/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda desteğin babası ve eşinin hayatta oldukları tespiti yapılmasına rağmen sadece desteğin annesi ve davacı dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Bu durumda tazminat hesaplaması yapılırken davacı dışındaki, destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecek kişilerin destek payları da dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekirken sadece desteğin annesinin destek payı dikkate alınarak hesaplama yapılmış olması doğru bulunmamaktadır. Ayrıca davacı … vesayeten dava açan … kendisi adına bir tazminat talebi olmamasına rağmen … için tazminat hesaplaması yapılmasına da gerek bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılması amacıyla Mahkemesine geri gönderilmesine, davalı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. ” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.Dairemizin kaldırma kararı üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yeneden yapılan yargılamada, davanın devamı sırasında ölen desteğin anne ve babası tarafından Bakırköy 7. ATM’nin 2017/1144 E sayılı dava dosyası ile benzer taleple açılan davanın bu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi nedeniyle asıl ve birleşen davalar yönünden yargılamanın sürdürüldüğü ve sonuçta asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen davanın ise kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.İlk derece mahkemesince verilen karar karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri;Davalı vekilinin istinaf nedenleri; davacı … için hesaplanan destek tazminatınının 22 yıl üzerinden hesaplanması gerekirken 25 yıl üzerinden hatılı olarak hesaplandığı, olayda ölen desteğin %100 oranında kusurlu olduğu ve bu nedenle davanın reddi gerektiği, poliçe limitine göre garame hesabı yapılması gerektiğine ilişkindir.İstinaf edenin sıfat ve istinaf nedenleri ve kapsamı ile sınırlı olarak yapılan incelemede:1-Davalı vekilinin olayda ölen desteğin %100 oranında kusurlu olduğu ve bu nedenle davanın reddi gerektiği yönündeki istinaf itirazı, kaza tarihinin 09/06/2010 olmasına, ölenin desteğinden yoksun kalan davacıların üçüncü kişi konumunda bulunmalarına, desteğin kusurlu bulunmasının kendilerini etkilemesinin söz konusu olmamasına göre, bu yöne ilişen davalı istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Yine davalı vekilinin poliçe limitine göre garame hesabı yapılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazı, düzenlenmiş poliçede kişi başına 175.000,00 TL;kaza başına ise 875.000,00 TL teminat öngörülmesine ve asıl ve birleşen davalarda hükmolunan tazminat miktarlarına, kazada yaralan sayısı ile dava dışı eşin de aracın işleteni olmasına göre gareme hesabı yapılmasının söz konusu olmadığından, bu yöne ilişen davalı istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.2-Asıl dava yönünden dairemizce kaldırılmasına karar verilen 28/07/2017 ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı …’nin destek alma süresi 22 yaş sınırıyla 16 yıl olarak kabul edilip, bu süre üzerinden destekten yoksunluk tazminatı hesabı yapılmıştır. Bu kez istinaf itirazına konu olan 24/06/2020 tarihli kararda ise hükme esas alındığı bildirilen 28/01/2020 havale tarihli ek raporda ise davacı …’nin destek alma süresi 25 yaş sınırıyla 19 yıl kabul edilerek tazminat hesabı yapılmıştır.İlk derece mahkemesinin dairemizin kaldırma kararına konu olan 15/05/2019 günlü kararı aleyhine sadece davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, davacı tarafça istinafa konu edilmediğinden, davacı Merve’nin destek alma süresinin 16 yıl olarak kabulüne davacının bir itirazı yoktur. Bu husus davalı lehine kazanılmış hak oluşturmuştur. Bu durumda asıl dava davacısı yönünden destek alma süresinin 19 yıl olarak kabul edilmesi kazanılmış hak ilkesine aykırılık teşkil edeceğinden, bu yönü ile ilk derece mahkemesi kararı hatalı bulunmaktadır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden;hüküm tarihine en yakın asgari ücrete göre güncellenmek suretiyle düzenlenen 20/01/2020 tarihli ek bilirkişi raporundaki seçenekli hesaptan, davacıMerve’nin destek alma süresini 16 yıl olarak kabul ederek belirlenen 40.068,07 TL destek tazminatı miktarı esas alınmak suretiyle asıl dava yönünden dairemizce yeniden hüküm kurulabileceği anlaşılmıştır.Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına, mahkemece dairemizin kaldırma kararına uygun olarak yapılan araştırma sonucunda ölen desteğin gelirinin asgari ücret kabul edilerek gerekli hesabın yapılmış bulunmasına, gareme hesabı yapılmasının gerekmemesine, ilk derece mahkemesince asıl rapor yerine kök raporunun hükme esas alınmasında kazanılmış hak ilkesine aykırılık oluşturulmuş bulunmasına ve bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemesine göre asıl dava yönünden davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK 353/1-b/2 m. gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, az yukarıda açıklanan şekilde asıl davanın hüküm tarihine en yakın asgari ücrete göre güncellenmek suretiyle düzenlenen 20/01/2020 tarihli ek bilirkişi raporundaki tazminat hesabı gibi 40.068,07 TL üzerinden kısmen, birleşen davanın ise talep gibi kabulü yönünden, istinaf konusu yapılmayarak taraflar açısından usuli kazınılmış hak oluşturan hususlar ile hususlar ile ret edilen istinaf itirazları ve harcın da kamu düzeninden olduğu gözetilerek yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/062020 tarih ve 2019/359 E. – 2020/252 K. sayılı kararının asıl davaya ilişkin hüküm bölümüne yönelik davalı sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun KABULÜNE; Birleşen davanın hüküm bölümüne yönelik istinaf isteğinin ise REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı şirket vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf itirazı ret edildiğinden, bu davaya yönelik olarak davalı dan alınması gereken 6.472,63 TL istinaf karar ve ilam harcın dana daha önce peşin yatırılan 54,40 ve 870,00 TL istinaf karar ve ilam harcının düşümü ile bakiye 5.548,23 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı sigorta şirketinden tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan diğer giderlerin takdiren yapan üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/062020 tarih ve 2019/359 E. – 2020/252 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,5/1-Asıl davanın kısmen kabulü ile asıl davada 40.068,07 TL’nin davalı … A.Ş’den dava tarihi olan 23/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,5/2-Birleşen Bakırköy 7 ATM’nin 2017/1144 esas sayılı davanın kabulü ile davacı .. için 50.518,88 TL, … için 44.234,95TL olmak üzere toplam 94.753,83TL’nin birleşen dava tarihi olan 14/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine,5/3-Asıl dava yönünden Harçlar Kanununa göre alınması gereken 2.737,04 TL ilam harcından peşin alınan 56,60TL harç ve 1.433,00TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.134,24 TL karar harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, (ilk derece mahkemesi tarafından daha önce yazılan harç tahsil müzekkeresinin dikkate alınmasına)5/4-Asıl dava yönünden davacı tarafından sarf edilen 56,60 TL Başvuru Harcı, 56,60TL Peşin Harç, 1.433,00TL ıslah harcı, olmak üzere toplam 1.546,20TL den kabul red oranına göre hesaplanan 736,292TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5/5-Asıl dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.008,84TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren asıl dava davacısına verilmesine,5/6-Asıl dava yönünden reddedilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.008,84TL vekalet ücretinin asıl dava davacısından alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,5/7-Birleşen dava yönünden Harçlar Kanununa göre belirlenen 6.472,63TL ilam harcından peşin alınan 208,00TL harç ile 1.195,45TL tamamlama harcı ve 86,00TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 4.983,18TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,5/6-Birleşen dava yönünden davacı tarafından sarf edilen 125,30TL posta masrafı, 31,40 TL başvuru harcı, 208,00TL peşin harç, 1.195,45TL tamamlama harcı ve 86,00TL ıslah harcı olmak üzere 1.646,15TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,5/7-Birleşen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 12.951,61TL vekalet ücretinin davalıdn alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine,5/8-Birleşen davada red edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400,00TL vekalet ücretinin davacı … alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,6-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.11/11/2020