Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1634 E. 2023/1566 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1634
KARAR NO: 2023/1566
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2020
NUMARASI: 2018/489 Esas – 2020/316 Karar
DAVANIN KONUSU: Rücuen Tazminat (olay yerini terk sebebine dayalı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıya ait … plakalı minibüsün ZMMS poliçesi ile müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, 03/12/2017 günü sigortalı aracın park halinde olan … plakalı aracın ön kısmına çarptığını, bu çarpmanın etkisiyle … plakalı aracın arka kısmı ile arkasında park halinde olan … plakalı araca, bu çarpmanın etkisiyle … plakalı aracın da arka kısmı ile arkasında park halinde bulunan … plakalı aracın arka kısmına çarpması sonucu 4 araçlı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrası düzenlenen trafik kazası tespit tutanağına göre sigortalı aracın sürücüsünün olay yerini terk ettiğini, dava konusu kaza sonucunda müvekkili şirket tarafından hasar gören araç sahiplerine toplam 27.329,73 TL ödeme yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 27.329,73-TL rücuen tazminat alacağının (1.911,00-TL için ödeme tarihi olan 07.02.2018 tarihinden, 4.647,58-TL için ödeme tarihi olan 19.03.2018 tarihinden, 18.559,00-TL için ödeme tarihi olan 23.02.2018 tarihinden ve 2.212,15-TL için ödeme tarihi olan 14.02.2018 tarihinden itibaren) işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kaza tarihinde müvekkili şirkete ait aracın şirkette part time olarak çalışan … tarafından kullanıldığını, …’in annesinin yatalak hasta olduğunu, kalp ritmi bozukluğu ve solunum yetmezliği tedavisi gördüğünü, kaza günü annesinin fenalaşması üzerine oğlu tarafından arandığını ve eve gelmesinin istendiğini, bu esnada arkadaşının yanında olan şoförün annesinin yanına gitmek için araçla yola çıktığını, kaza yerine geldiğinde manevra yaptığı esnada park halindeki … plakalı araca çarpması sonucu kazanın meydana geldiğini, şoförün annesinin durumunun acil olması nedeniyle olay yerinde duramadığını ve acil annesinin yanına gittiğini, ertesi sabah tutanak tutturmak ve araç sahipleri ile görüşmek için kaza yerine geldiğinde diğer araç sahiplerinin tehdit ve hakaret etmesi üzerine olay yerinden ayrıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “davacı ZMM sigortacısı yarına rücu koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, zira kazanın maddi hasarlı trafik kazası olduğu herhangi bir ölüm / yaralanmanın olmadığı” gerekçesi ile 1-Açılan davanın reddine, 2-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 4.099,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri; Bilirkişi raporuyla davalı şirket aracının sürücüsünün mevzuatta yer verilen zorunlu hallerden hiçbiri olmadan olay yerini terk ettiği çok net bir biçimde tespit edilmesine ve bu nedenle müvekkili şirketin, sigortalısına rücu hakkının bulunduğu tartışmasız olmasına rağmen bunun aksi yönde verilen kararın hukuka aykırı olduğu, davalı şirket lehine 3.400,00-TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava; ZMM sigorta poliçesi kapsamından ödenen hasar bedelinin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları uyarınca kaza mahallinin nedensiz yere terkedilmesi nedeniyle rücuan tahsili istemine ilişkindir. Öncelikle belirtilmelidir ki, görülmekte olan davada taraflar arasındaki uyuşmazlık, ZMM sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere sigortacı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95/2.maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B-4.maddesi uyarınca; tazminat yükümlüğünün azaltılmasına ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3.kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Bu rücu hakkı, kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacı, bu hakka dayanarak kendi sigortasına dönebilmesi kuralından kaynaklanmaktadır.6102 sayılı TTK’nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın rücuya ilişkin B-4. maddesinin (f) bendinde “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması” hali rücu sebebi olarak düzenlenmiştir. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; 03/12/2017 günü sigortalı aracın park halinde olan … plakalı aracın ön kısmına çarptığı, bu çarpmanın etkisiyle … plakalı aracın arka kısmı ile arkasında park halinde olan … plakalı araca çarptığı, bu çarpmanın etkisiyle … plakalı aracın da arka kısmı ile arkasında park halinde bulunan … plakalı aracın arka kısmına çarpması sonucu 4 araçlı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluşumunda davalıya ait araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, Her ne kadar davalı tarafça; sigortalı araç sürücüsünün annesinin hasta olduğu ve olay tarihinde sürücünün, tıbbi yardım için götürmek üzere annesini almak için acele ettiği ve bu nedenle kazanın gerçekleşmesini müteakip olay yerinden bu sebeple ayrılmak zorunda kaldığı, müteakip bir gün sonra tutanak tanzim edilmesi için olay yerine geldiği ve kaza neticesinde araçları zarar görenlerin tehdit ve hakaretli neticesinde olay yerinden ayrıldığı iddiasında ve savunmasında bulunulmuş ise de, sigortalı araç sürücüsünün olay yerinden ayrılmasına sebep olarak ileri sürülen hususların ispat edilemediği gibi ne yargılama aşamasında nede istinaf aşamasında münhasıran bu savunmaya ilişkin her hangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, bu durumda ispat yükü kendisine düşen davacı sigortacının; davalıya ait araç sürücüsünün olay yerini Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları’nın rücuya ilişkin B-4. maddesi kapsamında geçerli her hangi bir sebep olmaksızın terk ettiği ve bu suretle tutanak tanzim edilmesi ve alkol muayenesi vb. mevzuat gereği yerine getirilmesi gereken yükümlülükleri yerine getirmediği ve bu suretle de rizikonun teminat kapsamında olmadığı hususunu ispat ettiği, bu ispatı müteakip artık ispat yükü kendisine düşen davalı tarafın ise az yukarıda açıklandığı üzere rizikonun teminat kapsamında olduğu yönündeki iddialarını ispat edemediği sonucuna ve vicdani kanaatine varılmıştır.Sonuç olarak ilk derece mahkemesince, rizikonun teminat kapsamında olmadığı ve davacı yararına rücu koşullarının gerçekleştiği gözetilerek, davanın kabulü ile, oluşa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetlenebilir nitelikte ki 10/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen tazminatların rücuen davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Ne var ki deliller toplandığından ve bu suretle yeniden yargılama yapılmasını gerektirecek bir husus bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü, ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi hükmü gereğince kaldırılması ve davanın kabulü yönünde yeniden hüküm tesisi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2020 tarih ve 2018/489 Esas 2020/316 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince kabulüne, a/İstinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya iadesine, b/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, c/İstinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin takdiren davacı üzerinde bırakılmasına, 2/Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/06/2020 tarih ve 2018/489 Esas – 2020/316 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, a/Açılan davanın kabulü ile, toplam 27.329,73-TL tazminatın 1.911,00-TL sinin ödeme tarihi olan 07.02.2018 tarihinden, 4.647,58-TL sinin ödeme tarihi olan 19.03.2018 tarihinden, 18.559,00-TL sinin ödeme tarihi olan 23.02.2018 tarihinden ve 2.212,15-TL sinin ödeme tarihi olan 14.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b/Alınması gereken 1.866,89-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 466,73-TL peşin harcın düşümü ile bakiye 1.400,16-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, c/Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d/Davacı tarafından yatırılan 466,73-TL peşin harç ile 35,90-TL başvurma harcı toplamı 502,63-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, e/Davacı tarafından yapılan 748,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3/Kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın362/1-a madde hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.05/10/2023