Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1628 E. 2023/1729 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1628
KARAR NO: 2023/1729
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2017/10 Esas – 2020/329 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesi ile; 30.07.2016 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonet ile seyir halinde iken davalıya trafik sigortalı … plaka sayılı aracın sol arka kısımlarına çarpması ile meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin malar ve maksiller kemik kırığı ile tibia üst uç kırığı oluşacak şekilde yaralandığını, müvekkilinin zararının giderilmesi için yaptıkları başvuruya rağmen davalı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydı ile 3.000,00-TL daimi maluliyet tazminatının 15.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve teminat miktarı ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun ve davacının maluliyetinin tespiti gerektiğini, müvekkiline eksik belge ile başvurulması nedeni ile temerrüdün oluşmadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesince; alınan ATK raporlarına göre davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin üç aya kadar uzayabileceği, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğu, dava dilekçesindeki daimi iş göremezlik tazminatı talebinin geçici iş göremezlik zararını da içerdiği, aktüer bilirkişi raporunun denetime açık ve hüküm vermeye elverişli olduğu gerekçesi ile; “Davanın KABULÜ ile; 1-3.000,00TL maddi tazminatın 27/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; müvekkilinin maluliyetine ilişkin olarak düzenlenen raporlara ve söz konusu raporu esas alarak hesap yapan aktüer bilirkişi raporuna itiraz etmelerine rağmen itirazlarının dikkate alınmadığı, Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen raporda maluliyet oranı %5 olarak belirlenmişken ATK tarafından düzenlenen raporlarda maluliyeti bulunmadığının bildirilmesinin çelişkili olduğu ve çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulu tarafından düzenlenecek rapor ile giderilmesi gerektiği, müvekkilinin kaza neticesinde kafa travması geçirmesi nedeni ile epilepsi nöbeti geçirme riski bulunduğu hususunun maluliyet raporu düzenlenirken dikkate alınması gerektiği hususlarına ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf nedenleri; davacı tarafça dava dilekçesi ile sadece daimi sakatlık nedeni ile tazminat talep edilmesine rağmen talep aşılarak geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu, geçici iş göremezlik zararının teminat kapsamında olmadığı, maluliyetin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerekirken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre düzenlenen raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusur oranını kabul etmedikleri, kusur oranının ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından belirlenmesi gerektiği, davacının emniyet kemeri takıp takmadığının tespiti ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, davacının hak ettiği tazminat belirlenirken asgari geçim indiriminin gelire dahil edilmemesi gerektiği, müvekkili şirkete eksik belgeler ile başvuru yapılması nedeniyle ancak dava tarihinden itibaren ve yasal faiz işletilebileceği hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile daimi maluliyet tazminatı istemine ilişkindir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik, yaralananın çocuk olması halinde ise 20/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin tespiti gerekmektedir. (Bkz. Yargıtay 4. HD’nin 17/02/2022 tarihli 2021/8548 E- 2022/2770 K sayılı ilamı) Somut uyuşmazlıkta; davacının maluliyetine ilişkin düzenlenen ATK 2. İhtisas Kurulu’nun Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen 22.05.2019 tarihli 10285 karar sayılı ve Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen 31.01.2020 tarihli 1693 karar sayılı raporlarında davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığının bildirildiği, Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen Erişkinler İçin Engelilik sağlık kurulu raporunda sağ yanak üzerinde biri 6-7 cm, diğeri 3-4 cm hipertrofik skar bulunması nedeni ile engel oranının %5 olarak belirlendiği görülmüştür. Davacının maluliyetine ilişkin ATK 2. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporlar, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği gibi, davacının kaza nedeniyle Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporunda belirtildiği üzere sağ yanak üzerinde iki adet hipertofik skar oluştuğu ve skarlar nedeniyle engel oranının %5 olarak belirtildiği görülmekle, ATK tarafından düzenlene raporlarda skara ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmaması ve raporları düzenleyen heyette plastik cerrahının bulunmamasının yanı sıra davacı tarafça epilepsi geçirme riski bulunduğu ileri sürülmesine rağmen rapor düzenleyen heyette beyin cerrahının da bulunmaması nedeniyle raporların hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.Bu durumda, davacının yaralanmadan kaynaklı maluliyetinin tespiti için kaza sonrası epilepsi nedeniyle tedavi görüp görmediğinin de araştırılarak tüm tedavi evraklarının getirtilip değerlendirmek üzere içerisinde beyin cerrahı ve nöroloji uzmanı ile plastik cerrahının da bulunduğu ATK İhtisas Kurulu’ndan veya Üniversitelerin Adli Tıp Bölümünden ya da Sağlık Bakanlığının belirlediği yetkili hastanelerden, kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde, davacıda kalıcı maluliyet bulunup bulunmadığı ve varsa oranının ne olduğu, maluliyet oranının davacının bakiye ömrü boyunca aynı oranda devam edip etmeyeceği hususlarında, bilirkişi heyetince bizzat muayenesi de yapılarak ayrıntılı, gerekçeli, kaza ile illiyet bağı kuran, denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin bu hususa isabet eden istinaf istemi yerindedir. (Yargıtay 4. HD’nin 05.12.2022 tarihli 2021/19676 E – 2022/16094 K sayılı ilamı) Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK m. 353/1-a/6 gereğince kaldırılmasına, Dairece verilen kaldırma kararının gerekçesi ve şekline göre davalı vekilinin istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2020 tarih ve 2017/10 Esas 2020/329 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Dairece verilen kaldırma kararının gerekçesi ve şekline göre davalı vekilinin istinaf istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talepleri halinde yatıran tarafa İADESİNE, 5-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a madde hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2023