Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1536 E. 2023/1962 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL BAM
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1536
KARAR NO: 2023/1962
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2019/558 Esas – 2020/74 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/11/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edenlerinin çocukları olan … ve …’in, plakasız ve tescilsiz motosiklet ile … sefer sayılı trenin çarpışması neticesinde meydana gelen 17/06/2006 günlü trafik kazasında hayatlarını kaybettiklerini, kaza sonrasında davalı …’na müvekkilleri tarafından yapılan başvurunun ise; kazaya karışan aracın motosiklet olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, oysa söz konusu aracın … numaralı Araç Trafik Men Tutanağından da anlaşılacağı üzere, silindir hacmi 50cc’nin üzerinde … marka mobilet olduğunu bu durumda aracın motorlu bisiklet olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığını, oluşan zararın giderilmesinden …’nın sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (-belirsiz alacak) vekil edenlerinin uğradıkları destek zarar miktarlarının ne olduğu bilirkişi raporuyla belirlendikten sonra artırılmak üzere şimdilik 4.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işletilecek faiziyle birlikte davalı …’ndan tahsiline karar verilmesini istemiş; 23/03/2019 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de görülmekte olan davayı her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00-TLolmak üzere toplam 4.000,00-TL bedel üzerinden açtıklarını, beyan ederek, davacı … için olan istek miktarını 28.750,00-TL’ye, davacı … için olan istek miktarını 28.750,00-TL’ye, davacı … için olan istek miktarını 30.713,55-TL’ye ve davacı … için olan istek miktarının da 26.786,45-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı definde bulunarak, vekil edeni kurumun sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için kazaya karışan motorlu aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olması gerektiğini, oysa talep konusunu oluşturan aracın motorlu bisiklet vasfına haiz olduğunu, 2918 sayılı KTK’nın 103.madde hükmü ile ZMM sigortası genel şartlarına göre bu nitelikteki bir aracın trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunmadığını, kaldı ki …’nın destek şahsın kusurundan kaynaklanan zararları tazmin gibi bir yükümlülüğü de bulunmadığını ve somut olayda alacaklı-borçluluk sıfatlarının da birleştiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, 17/06/2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların desteği ve miras bırakanları olan … ve …’nın hayatlarını kaybettiği, kazanın meydana gelmesinde plakasız ve tescilsiz araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, ancak araç sürücüsünün … mi yoksa … mı olduğunun belirlenemediği; bu durumda, HGK’nın 01/11/2017 gün 2017/1315 E-2017/1239 karar sayılı ilamından da anlaşılacağı üzere, desteğin kusurunun destek görenlere yansıtılması gerektiği, plakasız ve tescilsiz araç sürücüsünün kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu gözetildiğinde, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakları bulunmadığı görüşünden hareketle, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilen 19/09/2019 gün 2019/2850 Esas-2019/3466 Karar sayılı ilamla; “2918 sayılı KTK’nın 91/1 maddesi uyarınca, işletenlerin bu kanunun 85/1 maddesine göre, sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası (trafik sigortası) yaptırmaları zorunludur. Ancak işletenin 91.madde gereğince, mali sorumluluk sigortası yaptırmaması durumunda, üçüncü kişilerin uğradıkları zararların karşılanması amacıyla … kurulmuştur. Görülmekte olan davada, talebin dayanağını oluşturan kaza, 17/06/2006 tarihinde meydana gelmiş olup; kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve HGK kararları ile Yargıtay özel dairesinin yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü-işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin sigorta şirketinden somut olayda, …ndan tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 16/04/2019 gün 2016/10995 Esas-2019/4807 Karar sayılı emsal içtihadından görüleceği üzere, duraksamamak gerekir. Bu durumda, mahkemece, talebin …nın sorumluluğu kapsamında kaldığının gözardı edilmesi sonucunda, başka bir olay, durum ve hukuki ilişkiye ait bulunan HGK’nın 01/11/2017 gün 2017/1315 Esas-2017/1239 Karar sayılı ilamındaki belirlemelere yanlış anlam verilmesi sonucunda, yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesi, isabetsiz olup, HMK.m.353/1-a/6 kapsamındaki hali oluşturacağı…” belirtilmek suretiyle, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kaldırma kararından sonra mahkemenin 2019/558 Esasına kayıtlanan davanın yargılaması sonucunda mahkemece; kaldırma kararı, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı yeniden değerlendirilerek; talep konusu kazaya karışan aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğu, bu durumda üçüncü kişi hak sahibi durumunda bulunan davacıların destek zararlarının, söz konusu bu aracın ZMM sigortası bulunmaması nedeniyle davalı … tarafından giderilmesi gerektiği benimsenerek, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; talep konusu kazaya karıştığı belirlenen ve müvekkili …’nın sorumluluğu yoluna gidilmesine dayanak aracın, ZMM sigortası yaptırması gereken araçlardan olduğuna ilişkin belirlemenin doğru bir belirleme olmadığı, zira Araç Trafikten Men Tutanağı’nda araç için “Plakasız Mobilet”, ATK tarafından düzenlenen 04/09/2006 tarihli raporda da araç için “Plakasız Motorlu Bisiklet” ifadesine yer verildiği bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı biçim ve şekilde kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu, ayrıca faiz başlangıç tarihininde hatalı tespit edildiği hususlarına yöneliktir. Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olaylarına dayanılarak açılmış, destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olup; davalı vekilinin istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde açıkça ileri sürülen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Dosya kapsamından plakasız ve tescilsiz motorlu bir araçla … sefer sayılı trenin çarpışması neticesinde meydana gelen 17/06/2006 günlü trafik kazasında, araç maliki …’in ve … isimli şahsın hayatını kaybettiği, kazanın oluşumunda araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğu, müteveffa …’nın davacılardan … ve …’nın oğlu, müteveffa …’in de diğer davacıların oğlu bulunduğu, davacılar tarafından …’na destek zararlarının tazmini amacıyla yaptıkları başvurunun ise … tarafından taleplerinin teminat kapsamında kalmadığı gerekçesiyle 22/01/2015 tarihinde reddedildiği ve davacılar tarafından eldeki davanın açıldığı anlaşılmakta olup, açıklanan bu hususlar bakımından taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, kazaya sebebiyet veren tescilsiz ve plakasız motorlu aracın 2918 sayılı KTK ve ZMM sigortası genel şartlarına göre sigorta yaptırması zorunlu araçlardan olup olmadığı, dolayısıyla da …’nın sorumluluğu yoluna gidilip gidilemeyeceği ve eğer sorumluluğu yoluna gidilebilir ise faiz başlangıcının hangi tarih olması gerektiğine ilişkindir. Kazaya sebebiyet veren aracın niteliği 18/06/2006 günlü olay yeri inceleme raporunda; “Plakasız Mobilet” olarak, Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sırasında ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi’nden temin edilen 04/09/2006 günlü kusur raporunda da “Motorlu Bisiklet” olarak açıklanmış ise de; yine kazadan sonra düzenlenen Araç Trafikten Men Tutanağı’nda araç cinsi mobilet olarak gösterilmiş ve araç markasının da … olduğu açıklanmıştır. Bu durumda aracın marka ve modeli belli olduğuna göre, … marka bir aracın motorlu bisiklet mi yoksa motosiklet mi olduğunun teknik olarak tespiti gerekmektedir. Dosya kapsamında temin edilen ve Prof. Dr. Mak. Müh. … katılımıyla düzenlenen 08/03/2019 günlü heyet raporunda: kazaya karışan aracın motor hacminin 100cc olması nedeniyle, trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğu sonucuna varıldığı görülmüştür. 08/03/2019 düzenlenen bilirkişi raporuna karşı 13/03/2019 günlü dilekçe ile beyanda bulunan davalı tarafça, söz konusu bu rapordaki aracın niteliğine ilişkin belirleme ve tespitlere karşı herhangi bir itiraz ileri sürülmemiş ve … marka bir aracın belirtilenin aksine motor hacminin 100cc’nin altında olduğunu gösterir herhangi bir kayıt ve belge ibraz edilmemiştir. Hal böyle olunca; konusunda uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 08/03/2019 günlü heyet raporundaki aracın niteliğine ilişkin belirleme ve değerlendirmeler davacı taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturacağı gözetildiğinde ve bilirkişi rapor aksinin de … tarafından somut olarak kanıtlanamadığı değerlendirildiğinde; mahkemece söz konusu bilirkişi raporu hükme esas alınarak, kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu trafik sigortası yaptırması zorunlu bulunan araçlardan olduğu kabul edilmek suretiyle, …nın sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ayrıca davacıların eldeki davayı açmadan önce …na başvuruda bulundukları 14/01/2015 tarihinde muhatabına ulaştığı ve fakat davalı … tarafından davacı taraf başvurusunun 22/05/2015 tarihinde reddedildiği gözetildiğinde; 2918 sayılı KTK’nın 99.madde hükmü uyarınca davalının temerrüt tarihinin belirlenmesi şeklinde de bir isabetsizlik tespit edilemediğinden; davalı vekilin yerinde olmadığı sonucuna varılan istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 madde hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 7.855,65-TL harçtan peşin yatırılan 1.963,91-TL harcın düşümü ile bakiye 5.891,74-TL istinaf karar ve ilam harcının davalı …ndan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a madde hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.30/11/2023