Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1529 E. 2023/1530 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1529
KARAR NO: 2023/1530
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2018/1011 Esas – 2020/155 Karar
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeni şirkete ait olan ve davalı sigorta şirketi nezdinde de kasko sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, dava dışı …’in sevk ve idaresindeyken meydana gelen 18/04/2018 günlü tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, oluşan zararın poliçe kapsamında giderilmesi için davalı sigorta şirketine yapılan başvuru kapsamında temin edilen ekspertiz raporunda; sigortalı araçta işçilik dahil 81.053,03-TL maddi hasar oluştuğunun belirlendiğini ancak davalı sigortacının kazanın iddia edildiği şekilde gerçekleşmediğini ileri sürerek ödeme yapmadığını beyanla; fazlaya ilişen haklar saklı kalmak ve bilirkişi aracılığıyla yapılacak tespitten sonra arttırılmak kaydıyla, 2.000,00-TL maddi tazminatın kazanın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 27/09/2019 günlü ıslah dilekçesi ile de; maddi tazminata ilişkin istek miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda 36.714,19-TL’ye çıkarttıklarını açıklayarak bu miktarın temerrüt tarihinden işletilecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, başvuru sonucunda yapılan araştırmada sigortalının gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun tespit edilmesi nedeniyle, talebin karşılanmadığını, talep konusu rizikonun kasko sigorta poliçesinin teminatı dışında kaldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, toplanan deliler, bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; “… kazanın davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen ZMMS poliçesi kapsamında kaldığı, riskin poliçe dönemi içinde gerçekleştiği , davalı tarafından her ne kadar kazanın davacının bildirdiği şekilde gerçekleşmediği iddia edilmiş ise de kaza esnasında davacının yanında bulunan resmi nikahlı olmayan kadın …nun beyanı, ve kazanın hemen akabinde gelen tanık taksi şöförü … beyanından kazanın davacının iddia ettiği şekilde meydana geldiği,davalı aksini iddia etmiş ise de bu konuda delil ibraz etmediği, alınan bilirkişi raporundaki hasarın kazaya uyumlu olduğu , mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda meydana gelen kazada kusur oranı ve dosya kapsamına göre davalı sigorta şirketinin davacıya toplamda 36.714,19 TL ödemesi gereken tazminatının bulunduğu kabul edilerek davanın dava dilekçesi ve ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle; -DAVANIN KABULÜ ile 36.714,19 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; hükme esas alınan bilirkişi raporundaki alkol kullanımına ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin uzmanlık alanıyla ilgisi bulunmadığı, bu nedenle alkollü sevk ile ilgili tespitlerin mahkemece dikkate alınmaması gerektiği, ayrıca faiz başlangıcına ilişkin kabul şeklinin de isabetsiz bulunduğu, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğine yöneliktir.Dava; kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.Davacı şirkete ait … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde 26/06/2017-24/06/2018 tarihleri arasını kapsar biçimde kasko sigortalı olduğu, poliçenin yürürlük süresi içerisinde meydana gelen 18/04/2018 günlü tek taraflı kaza ile ilgili olarak emniyet görevlileri tarafından kaza tespit tutanağı düzenlendiği, kaza tespit tutanağında; araç sürücüsü …’in direksiyon hakimiyetini yitirmesi neticesinde, kendisine göre solda bulunan elektrik direğine çarpmak ve çarpmanın etkisiyle geri gidip bir evin duvarına aracın arka kısmının çarpılması ile oluşan kazada; aracın ön kısmı ile ön camının, iki adet hava yastığının ve yine aracın arka kısmının hasara uğradığının, kaza yeri incelenmesinden ve sürücü beyanından anlaşıldığının bildirildiği, sürücünün alkolsüz (-0 promil-) olduğunun işaretlendiği, davacı sigortalının söz konusu bu kaza nedeniyle oluşan hasar bedelinin tazmini amacıyla; davalı sigortacıya yazılı biçimde başvuruda bulunduğu, ancak davalı sigortacı tarafından doğru ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği, bu nedenle rizikonun teminat kapsamında olmadığına dayanmak suretiyle ödeme yapmaktan kaçındığı dosya kapsamından anlaşılmakta olup, bu hususlarda esasen taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, talep konusu rizikonun poliçenin teminatı kapsamında bulunup bulunmadığı ve rizikonun teminat kapsamında olduğu veya olmadığı yönündeki ispat yükünün kime ait olduğuna ilişkindir. Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın A.1.maddesine göre, gerek hareket gerek durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 1409.maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra, oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin, Kasko Genel Şartları’nın A.5.maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. Sigortalı; Kasko Sigortası Genel Şartları’nın B.1.5.maddesi ve TTK’nın 1446.maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu, sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle ispatlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. Ancak sigortacının rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle ispatlaması gerekmektedir.Somut olayda davacı tarafça kasko sigortalı aracın 18/04/2018 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını ileri sürerek, davalı sigorta şirketinden tazminat talep ettiği, sigorta şirketinin ise hasar dosyası kapsamında temin edilen araştırma raporundaki tereddüt oluşturan tespitlere dayanılarak talebe ve davaya karşı konularak ödeme yapmaktan kaçındığı görülmektedir. Davalı sigortacı tarafından ileri sürülen ve ödeme yapmaktan kaçınmaya dayanak gösterilen araştırma raporu, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi Makine Mühendisi … tarafından düzenlendiği anlaşılan 20/09/2019 günlü raporda; son derece ayrıntılı bir biçimde irdelenmek ve gerekçeleri açıklanmak suretiyle değerlendirildikten sonra, alkollü araç sevkinin söz konusu olmadığı, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğu ve sigortalı araçta meydana gelen hasar tutarının 36.714,19-TL olacağı sonucuna varıldığı ve mahkemece bu raporun hükme esas alındığı görülmüştür. 20/09/2019 günlü bu rapordaki konuya ilişkin olarak son derece ayrıntılı bir biçimde yapıldığı anlaşılan belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir haklı gerekçeler içermesi ve ayrıca davalı sigortacı tarafından resmi belgelerin aksi somut bir delille kanıtlanamamış olması karşısında, ilk derece mahkemesince söz konusu bu rapordaki tespitlerin benimsenmesinde herhangi bir isabetsizlik tespit edilememiştir. Hal böyle olunca, az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince kural olarak ispat yükü üzerinde bulunan davalı sigorta şirketinin talep konusu rizikonun teminat dışı kaldığını somut olarak kanıtlayabildiğinden söz edilemeyeceğine ve davaya karşı koyma nedeni olarak gösterilen 18/05/2018 günlü araştırma raporundaki varsayıma dayalı bir takım belirsizliklerin tek başına ispat yükünün yer değiştirmesini sağlamayacağına, diğer bir anlatımla oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını kanıtlama yükünün sigortalıya ait bulunduğu sonucunu doğurmayacağına ve davalı sigorta şirketinin kendi ibraz ettiği belgelere göre davacı tarafın sigorta şirketine yapmış olduğu başvuruya cevap tarihinin 31/05/2018 olduğu gözetildiğinde, temerrüt halinin oluştuğu konusunda da duraksama bulunmadığından, mahkemece yazılı biçim ve şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında ve faiz başlangıcının da dava tarihinden başlatılmış olmasında; istinaf edenin sıfatına ve istinaf nedenlerine göre bir yanılgı mevcut bulunmadığından, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davalıdan alınması gereken 2.507,94-TL harçtan peşin yatırılan 626,98-TL harcın düşümü ile bakiye 1.880,96-TL istinaf ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.05/10/2023