Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1519 E. 2023/1529 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1519
KARAR NO: 2023/1529
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2019
NUMARASI: 2018/956 Esas – 2019/1221 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Şirketi’ne ait olan ve davalı sigorta şirketi nezdinde de ZMM sigortalı bulunan, … plaka sayılı aracın; 14/12/2017 tarihinde davalı …’un sevk ve idaresindeyken vekil edenine ait … plaka sayılı ticari minibüse arkadan çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında, müvekkil aracının hasarlanarak, değer kaybı, kazanç kaybı ve araç mahrumiyeti zararı oluştuğunu, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 3.500,00-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 26/04/2019 günlü dilekçe ile de 2.500,00-TL değer kaybı tazminatına ilişkin istek miktarını 11.511,00-TL’ye çıkardıklarını açıklayarak, 11.511,00-TL değer kaybı tazminatı ile 1.000,00-TL kazanç kaybı zararının işlemiş veya işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; talep konusu kazaya karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı araç vekil edeni adına kayıtlı ise de; aracın işleteninin müvekkili olmadığını, zira söz konusu aracın kazadan önce … Taşımacılık A.Ş’ye uzun süreli sözleşme gereğince kiraya verildiğini, bu nedenle işleten sıfatı kalmayan vekil edeni şirket aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki dava açılmadan önce davacı tarafın değer kaybı sebebiyle herhangi bir başvuruda bulunmadığını, bu nedenle davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, talebin esas yönünden incelenmesi halinde ise, kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durum ve oranlarının usulüne uygun şekilde tespiti yanında değer kaybı zararının da 01/06/2015 tarihinde yürürlüğü giren ZMM sigortası genel şartlardaki düzenlemelere göre belirlenmesini istediklerini, ayrıca aracın kullanılmamasından kaynaklanan zararların dolaylı zararlardan olması nedeniyle ZMM sigortası genel şartlarına göre teminat kapsamı dışında bulunan bu zarar kalemi bakımından sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini beyanla davaya karşı koymuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki taleplerin açık olmadığını, bu eksikliklerin davanın açılmamış sayılmasını gerektirdiğini, ayrıca davacının öncelikle sigorta şirketine başvurması gerekirken vekil edenine husumet yönelterek eldeki davayı açmasının usule aykırı olduğunu, keza kaza tespit tutanağında belirlenen kusur oranlarını kabul etmediklerini ve aynı olayla ilgili olarak hem araç mahrumiyeti hem de kazanç kaybı talep edilemeyeceğini, talep konusunun da fahiş bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, davacıya ait aracın hasarlanmasıyla sonuçlanan 14/12/2017 günlü trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davalı … Şirketi’nin kazaya karışan … plaka sayılı aracının uzun süreli kiralama sözleşmesi ile dava dışı şirkete verdiğinin anlaşıldığı, bu durumda işleten sıfatı taşımadığı, bu nedenle hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiği, ayrıca kazanç kaybı zararlarının giderilmesinden sigorta şirketlerinin sorumlu olmadığı benimsenerek; 22/02/2019 günlü bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda; -Davanın; -Davalı … yönünden pasif husumet yokluğundan reddine -Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Servis AŞ’ye verilmesine, -Değer kaybı tazminatı yönünden 11.511,00 TL tazminatın davalı … ve … Sigorta yönünden kazanç kaybı tazminatı yönünden 600,00 Tl tazminatın davalı … yönünden kabulü ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine -Davalı sigorta aleyhine yükletilen tazminatı dava tarihinden davalı … yönünden yükletilen tazminatı kaza tarihi olan 14/12/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı … Şirketi vekili ve davalı … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı sigorta şirketi vekili istinaf nedenleri; eldeki dava açılmadan önce davacı tarafınca değer kaybı zararının giderilmesi yönünde herhangi bir talepte bulunulmadığının mahkemece gözetilmediği, ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporundaki değer kaybı zararının belirlenmesinin, hasarlı aracın ekspertiz raporunda yer almayan parçalarının da değerlendirmeye alınarak yapılması nedeniyle hatalı olduğu ve kazanç kaybı zararının giderilmesinden ZMM sigortacısının sorumlu tutulamayacağı benimsenerek karar verildiği halde, vekil edeni şirket yararına ret vekalet ücretinin takdir edilmemiş olmasının da isabetsiz olduğuna yöneliktir. Davalı … vekilinin istinaf nedenleri ise; eldeki dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruda bulunulup bulunulmadığı araştırılıp belirlenmeden uyuşmazlığın esası bakımından inceleme yapılmasının hatalı olduğu, ayrıca ilk derece mahkemesi kararının Anayasanın 141.madde hükmüne aykırı biçimde yeterli gerekçe içermediği, hükme esas alınan bilirkişi raporuna yapmış olduğu itirazların kararda değerlendirilmediği gibi söz konusu raporun yeterli ve geçerli nitelik taşımadığı, yanlış tespitlerle düzenlendiği hususlarına yöneliktir. Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen araç hasarına bağlı olarak oluşan değer kaybı ve kazanç kaybı zararının giderilmesi isteğine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacıya ait … plaka sayılı araçla davalı … Sigorta A.Ş nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın karıştığı 14/12/2017 günlü trafik kazasında hasarlandığı, eldeki davanın açılmasından önce, davalı sigorta şirketine herhangi bir başvuruda bulunulmadığı anlaşılmakta olup, bu konularda esasen taraflar arasında da herhangi bir uyuşmazlık mevcut değildir. 1-26/04/2016 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunu’nun 5. maddesiyle değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir. Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMSS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacak olup yasa ile özel bir dava şartı getirilmiştir. Olayımızda, dava tarihi olan 10/08/2018 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde, İlk derece mahkemesince dava şartına ilişkin bu eksiklik gözetilerek 04/07/2019 günlü duruşma oturumunda davacı tarafa sigorta şirketine başvuruda bulunulması için mehil ve imkan verildiği, verilen kesin süre içerisinde davacı tarafça 07/04/2019 günlü ihtarname düzenlenerek noterlik vasıtasıyla sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu, söz konusu başvurunun muhatabına 10/07/2019 tarihinde ulaştığı, ancak davalı sigorta şirketi tarafından herhangi bir bedel ödemesi yapılmadığı tespit edilmiştir. Hal böyle olunca davanın başında mevcut olan ve fakat tamamlanabilir dava şartı niteliği taşıyan eksikliğin, yargılama sırasında giderildiği anlaşıldığından, davalılar vekillerinin bu yönü amaçlayan istinaf başvurularının yerinde olmadığı reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. 2-Davalıların esasa ilişkin diğer istinaf itirazları birlikte değerlendirildiğinde; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesiyle çıkarılan sonuç ve oluşturulan hükümde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle Yrd. Doç. Dr. … tarafından düzenlendiği anlaşılan 21/02/2019 günlü rapordaki kusura, değer kaybı zararına ve kazanç kaybı zararına ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve keza kaza tarihinde kilometresi 20.933 olduğu anlaşılan 2017 model … markalı … tipi bir araçta hasar sonrası değişen, onarılan ve boyanacak parçalar gözetilerek ve makul onarım süresinin de 4 gün olduğu belirtilerek, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM sigortası genel şartlarındaki hesaplama yönteminin baz alınması suretiyle değer kaybının belirlenmesinde istinaf eden davalıların aleyhine bir durum mevcut olmadığı gibi söz konusu bu raporun davalı sigorta şirketi vekiline usulüne uygun biçimde tebliğ edilmesine rağmen rapora karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığı dolayısıyla raporun davacı taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğu da gözetildiğinde, 21/02/2019 günlü raporun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik tespit edilememesi nedeniyle davalıların açıklanan hususlara yönelik istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir. 3-Davalı sigorta şirketi vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf başvurusuna gelince; Davacı vekili, 26/04/2019 günlü dilekçe ile dava açan dilekçedeki taleplerine açıklık getirerek, 3.500,00-TL olan toplam maddi tazminata ilişkin istek miktarının 2.500,00-TL’sinin değer kaybına 1.000,00-TL’sinin de kazanç kaybına yönelik olduğunu açıkladıktan sonra 2.500,00-TL olan değer kaybına ilişkin istek miktarını 11.511,00-TL’ye çıkarttıklarını açıkladıktan sonra 11.511,00-TL değer kaybı zararı ile 1.000,00-TL kazanç kaybı zararının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı sigorta şirketinin kazanç kaybı zararının giderilmesinden sorumlu tutulamayacağı belirtilerek, kazanç kaybı zararı bakımından sadece davalı araç sürücüsü …’un sorumluluğu yoluna gidildiği görülmüştür. Bu durumda, kazanç kaybı zararının tazmini istemli olarak davalı sigorta şirketine yönelik olarak açılan davanın reddine karar verilmesi ve bu ret kararına bağlı olarak da sigorta şirketi lehine ret vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken gerekçedeki belirleme ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşacak biçimde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Ancak açıklanan bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı sigorta şirketi vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK m.353/1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılmasına ve istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları nedeniyle taraflar yararına oluşan usulü kazanılmış haklar ile harcın da kamu düzeninden olduğu gözetilerek, yanılgılı olduğu sonucuna varılan hususun davalı sigorta şirketi lehine düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 13/12/2019 tarih ve 2018/956 Esas 2019/1221 Karar sayılı kararına karşı davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE; 2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 13/12/2019 tarih ve 2018/956 Esas 2019/1221 Karar sayılı kararına karşı davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili tarafından yapılan istinaf itirazlarının ise yukarıda (3) nolu bentte gösterilen sebeplerle KABULÜNE; öteki istinaf itirazlarının ise (1)ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle REDDİNE, a-)İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … Sigorta tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 196,58-TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde adı geçen sigorta şirketine iadesine, b-)İstinaf yasa yoluna başvuran davalı …’dan karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 827,30-TL harçtan, istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 54,40-TL’nin düşümü ile kalan 772,90-TL bakiye istinaf karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, c-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, ç-)İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren yapan davalı üzerinde bırakılmasına, 3-)İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2019 tarih ve 2018/956 Esas – 2019/1221 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, a-) Davalı … yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Servis AŞ’ye verilmesine,b-)Değer kaybı tazminatına ilişkin davanın kabulü ile, 11.511,00-TL tazminatın davalı … ve davalı … Sigorta A.Ş ‘den alınarak davacıya verilmesine; -Davalı sigorta aleyhine yükletilen tazminata dava tarihinden davalı … yönünden yükletilen tazminata ise kaza tarihi olan 14/12/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,c-) Kazanç kaybı tazminatına ilişkin olarak davalı … Sigorta A.Ş’ye yöneltilerek açılan davanın REDDİNE, davalı …’a yöneltilerek açılan davanın ise KISMEN KABULÜ ile 600,00- TL tazminatın davalı …’dan kaza tarihi olan 14/12/2017 tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine,-Davalı sigorta şirketi yargılama sırasında vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen 1.000,00-TL ret vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş’ye verilmesine, ç-)Davacı tarafça yapılmış 35,90 TL başvurma harcı, 59,78 TL peşin harç, 5,20 TL vekalet harcı, 153,89 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 254,77 TL harç gideri ile tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak 1.057,00 TL masraf olmak üzere toplam 1.311,77 TL yargılama giderinin davalılar … Sigorta AŞ ve … dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,d-)Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Sigorta AŞ ve …dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, e-)Hüküm altına alınan toplam tazminat miktarı üzerinden alınması gereken 827,30-TL karar ve ilam harcından, peşin ve ıslah harcı olarak alınan toplam 213,67- TL’nin düşümü ile kalan 613,63- TL bakiye harcın davalılar … Sigorta AŞ (-sigorta şirketinin sorumluluğu 786,31-Tl ile sınırlı olmak kaydıyla) ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye irad kaydına, f-)Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalanın ilgilisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.05/10/2023