Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1503 E. 2020/3648 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1503
KARAR NO: 2020/3648
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2017
NUMARASI: 2016/807 E. – 2017/777 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; zorunlu taşımacılık ve zorunlu trafik sigortası bulunmayan … plaka sayılı aracın sürücüsü …’in direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucunda meydana gelen 13/05/2007 tarihli trafik kazasında sigortasız araç içinde yolcu olarak bulunan vekil edenlerinin yaralanarak sakat kaldıklarını ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00-TL geçici ve kalıcı sakatlık tazminatının olay tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı … Hesabından tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevabında özetle; dava açılmadan önce vekil edeni kuruma herhangi bir başvuru yapılmadan dava açılmasının 6704 sayılı yasayla değişik 2918 sayılı KTK’nun 97. Maddesi uyarınca mümkün bulunmadığını, davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, bundan ayrı zaman aşımı süresinin de geçirilmiş bulunduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı talepleri bakımından …nın sorumluluğunun bulunmadığını, sorumlulukları yoluna gidilecek olur ise de kazaya neden olan araçta davacıların bulunma nedeninin nişana gitmek olması karşısında hatır taşıması indirimi yapılmasını istediklerini, maluliyetin ve kusur oranlarının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerektiğini, dava açılmadan önce …na başvurulmaması nedeniyle faizin ancak dava tarihinden itibaren istenebileceğini, avans faiz talebinin yerinde olmadığını, zarar hesaplamasının da 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM sigorta Genel Şartlarındaki düzenlemeler doğrultusunda yapılmasını istediklerini belirterek davaya karşı koymuştur. Mahkemece, davanın konusunu oluşturan trafik kazasının 13/05/2007 tarihinde meydana geldiği, davanın ise 01/08/2016 tarihinde açıldığı, uzamış zaman aşımı süresinin 8 yıl olması ve bu sürenin dolmasından sonra davanın açılmış bulunması gözetilerek kısa kararda davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, ceza dosyasının tetkikinde dava konusu kazada bir kişinin de vefat ettiğinin belirlendiği, bu durumda uzamış zaman aşımı süresinin 15 yıl olduğu, hatalı karar verildiğinin tefhimden sonra fark edildiğini, ancak kararın değiştirilmesinin mümkün bulunmadığı açıklanmak suretiyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; görülmekte olan dava bakımından uzamış zaman aşımı süresinin 15 yıl olmasına rağmen, hatalı değerlendirme sonucunda zaman aşımı süresinin dolduğundan bahisle verilen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve kalıcı beden gücü zararının giderilmesi isteğine ilişkindir. Dosya kapsamından sürücü …’in sevk ve idaresinde olan ve ZMM sigortası bulunmayan aracın sürücüsünün direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucunda 13/05/2007 tarihinde meydana gelen trafik kazasında bir kişinin öldüğü, birden çok kişinin de yaralandığı anlaşılmaktadır. Ne var ki 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunu’nun 5. maddesiyle değişik 97. maddesi ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir. Yapılan değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMSS sigortacısına (…) karşı artık doğrudan dava açamayacak olup yasa ile özel bir dava şartı getirilmiştir. Somut olayda, dava tarihi olan 01/08/2016 tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı … Hesabına başvuru yapılmadığı sabittir. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Bu amaçla, davacı tarafa yasada öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde bu yöndeki dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girilmeli, deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli; kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmeli ve davacı … ile davacı …’ın artık reşit oldukları da gözetilerek yargılamaya kendileri veya kendileri tarafından verilmiş vekaletname uyarınca vekilleri aracılığı ile devam edebilecekleri de gözetilmelidir. Mahkemece, yukarıda açıklanan ve resen gözetilmesi gereken hususlar doğrultusunda davacı tarafa tamamlanabilir dava şartının yerine getirmesi için süre verilmeden, verdiği sürenin sonuçları beklenmeden ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yasal düzenlemelere yanlış anlam verilmesi sonucunda yazılı biçim ve şekilde davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hali, HMK’nın 353/1-a/4 ile HMK’nın 353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararlarının kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/4 ve HMK.m.353/1-6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE; kaldırma -gönderme gerekçesi dikkate alındığında öteki istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafça yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harçları ile istinaf başvuru harçlarının talep halinde İADESİNE. 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümle birlikte değerlendirilmesine, HMK. M.353/1-a/4 ve HMK.m.353/1-6 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 11/11/2020