Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1500 E. 2020/3563 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1500
KARAR NO : 2020/3563
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/04/2018
NUMARASI : 2015/442 E. – 2018/350 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 22/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde trafik sigortalı olan ve davalılardan …’in sürücüsü, diğer davalının da işleteni bulunduğu … plaka sayılı çekici ve buna bağlı bulunan … plaka sayılı römorkun neden olduğu 08/02/2014 günlü trafik kazasında vekil edenlerinin eş ve babası olan yaya …’nun hayatını kaybettiğini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, davacı eş … için 15.000,00-TL, diğer davacıların her biri için ayrı ayrı 10.000,00-TL olmak üzere toplam 45.000,00-TL manevi tazminatın sigorta dışındaki davalılardan ve cenaze ve defin giderlerine karşılık olmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminat ile bilirkişi tarafından tespit edilmesinden sonra belirlenecek miktar üzerinden ıslah etmek kaydıyla destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, kaza tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 02/04/2018 günlü oturumda ise bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminata ilişkin istek miktarının 16.108,50-TL üzerinden ıslah ettiklerini, ayrıca cenaze ve defin gideri olarak da 1.000,00-TL istediklerini açıklamış, ayrıca her ne kadar eş … dışındaki davacılar bakımından destek tazminatı hesaplanmamış ise de bunlar yönünden de destek tazminatı verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.Davalı … vekili cevabında özetle; talep konusu kaza ile ilgili olarak 20/02/2014 tarihinde başvuruda bulunulmuş ise de; evrakların yetersiz olması nedeniyle ödeme yapılamadığını, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sorumlu olması nedeniyle öncelikle usul incelemesi yapılması gerektiğini, ayrıca olay tarihinden faiz istenilmesinin de isabetli olmadığını belirterek davaya karşı koymuştur.Davalılardan …; yargılama oturumlarına katılmamış, cevap vermemiş, diğer davalı şirket vekili ise yargılama sırasındaki beyanlarında özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; davalı … nezdinde trafik sigortalı bulunan, diğer davalıların sürücüsü ve işleteni olduğu çekicinin yaya konumunda bulunan …’ya çarpması sonucunda meydana gelen 08/02/2014 günlü trafik kazasının oluşumunda müteveffa …’nun %70 oranında, davalının ise %30 oranında kusurlu olduğu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu ile davacılar vekilinin 02/04/2018 günlü oturumdaki beyanı gözetilerek;”1-Davacı … ‘nun açtığı maddi tazminat davasının kabulü ile 16.108,52 TL tazminatın davalılardan 05/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacılar …, … ve … ‘nun açtığı maddi tazminat davasının reddine,3-Davacıların açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile tarafların sosyal ekonomik, kusur durumları, olayın oluş şekli, hakkaniyet ilkesine göre davacı …, …, … için ayrı ayrı 8.000,00 TL, davacı … için 13.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 08/02/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … ve balkaya nakliyat inşaattan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir.Karara karşı davacılar vekili ile davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; kusurun hatalı belirlendiği, cenaze ve defin gideri ile ilgili talep bakımından hüküm kurulmadığı ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğu hususlarına ilişkindir.Davalılar vekilinin istinaf nedenleri ise; kazanın oluşumunda tüm kusur ölene ait olduğu halde, davalı sürücünün %30 oranında kusurlu bulunduğunun kabul edilmesinin doğru olmadığı, aktüer bilirkişi raporunda müteveffanın dava dışı olan ve destek tazminatı isteyebilecek 2 kızının bulunması nedeniyle bu kişilerin ileride dava açabilecek olmaları gözardı edilerek destek paylarının hatalı belirlendiği ve hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının da fahiş bulunduğu hususlarına yöneliktir.Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.1-Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. (Anayasa m.141/3). İlke, adil yargılanma hakkı kapsamında ve kamu düzenine ilişkin bulunmaktadır. (Anayasa m. 36/1 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.6). Mahkeme kararlarının gerekçe bölümünde; sav ve savunmaların özeti, çekişmeli ve çekişmesiz noktalar ile ret ve üstün tutulma nedenleri; sabit görülen olgulardan çıkarılan sonuçlar ile hukuki nedenin gösterilmesi gerekir. (HMK m. 297/1-c). Bundan ayrı, HMK’nun 297/2 madde hükmüne göre de mahkeme kararında; taleplerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi icap eder.Gerekçe, mahkemenin benimsediği olgular ile hüküm bölümü arasındaki yasal bağ niteliğinde olup; taraflar nezdinde ve yasa yolu incelemesi bakımından denetim olanağı sağlamalı ve hüküm bölümüyle de tam olarak örtüşmelidir.Somut olaya dönüldüğünde, dava dilekçesinde açıkça cenaze ve defin gideri talebi bulunmakta olduğu halde mahkemece bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Davacılar vekili, karar verilmeyen bu hususta karar verilmesini 06/04/2018 günlü dilekçe ile talep etmiş, ancak mahkemece bu istek 27/04/2018 günlü karar ile hüküm fıkrasında taraflara sunulan hakla ve yüklenen borçlar tavzih yoluyla değiştirilemez diye reddedilmiştir.Bu durumda mahkemece davacı tarafın cenaze ve defin giderine ilişkin talepleri bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması az yukarıda açıklanan ve resen dikkate alınması gereken yasal düzenlemeler gözetildiğinde usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. 2-Ayrıca; yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz. Yargılama sırasında tespit edilen dava değerinin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğunun anlaşılması durumunda; o celse için yargılamaya devam edilir. Noksan harç tamamlanmadığı takdirde, davaya devam edilemez ve dosyanın işleme konulabilmesi eksik harcın tamamlanmasına bağlıdır. (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 30, m.127 ve m.32). Yargısal içtihatlar bu konuda yerleşiktir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/11/2011 gün ve 2011/3-629;2011/613 sayılı ve 23/10/2013 gün ve 2013/7-31;2013/1481 sayılı kararları). Yargılama sırasında temin edilen 05/01/2018 günlü hesap bilirkişi raporunda; davacı eş …’nun destek zararının 16.108,52-TL olduğu, diğer davacıların destek zararı bulunmadığının bildirilmesi üzerine, davacılar vekili 02/04/2018 günlü duruşma oturumunda maddi tazminata ilişkin taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda 16.108,52-TL üzerinden ıslah ettiklerini, ayrıca 1.000,00-TL cenaze ve defin gideri istediklerini açıklamış, ancak mahkemece ıslah harcı yatırılmadan ve davacı tarafa ıslah harcını yatırması için mehil verilmeden, aynı gün hüküm tesis edilmiştir. Islah harcı olarak hükümden sonra 09/04/2018 tarihinde ise sadece 51,60-TL yatırılmıştır. Yargılama sırasında yapılan ıslahla dava değerinin 16.108,52-TL artırıldığı gözetildiğinde, ıslah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca, 275,09-TL noksan ıslah harcının yatırılması gerektiği açık olup, harç yatırılmadan karar verilmiş olması da usulsüz olup resen gözetilmesi gerekmektedir.Yukarıda iki bent halinde açıklanan bu yanılgılar HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, tarafların istinaf başvurularının bu nedenlerle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacılar vekili ile davalılardan … vekili ve … vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, … 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/04/2018 gün ve 2015/442 E. – 2018/350 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,-Kaldırma – Gönderme kararının nedenleri gözetildiğinde tarafların diğer istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA,2-Dosyanın yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ve davalılar tarafından yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harçlarının istek halinde yatıran tarafa İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-Davacılar ve davalı … ve … vekilleri tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/10/2020