Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/15 E. 2020/96 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/15
KARAR NO : 2020/96
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/10/2016
NUMARASI : 2014/1038 E. – 2016/756 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı olan, davalılardan …’ın sürücüsü, diğer davalı … maliki bulunduğu … plaka sayılı aracın, vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklete kusurlu bir şekilde çarpması neticesinde 23/06/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vekil edeninin yaralanarak 2 ay süreyle hiç çalışamadığını ve beden gücü zararına uğradığını belirterek, uğramış olduğu maddi zararlara karşılık olmak ve fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 30.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş ve maddi tazminat bakımından, davalı … şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 28/08/2013 tarihinde ticari faiziyle birlikte, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını istemiş ve ayrıca 20.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … dışında kalan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesini istemiştir. Davalılardan … Tic. Ve San. A.Ş. vekili cevabında özetle; dava konusu trafik kazasına neden olduğu ileri sürülen ve vekil edenine ait bulunan … plaka sayılı aracın uzun süreli kira sözleşmesi uyarınca, dava dışı … San ve Tic. Ltd. Şti’ne kiralanmış olduğunu, bu nedenle vekil edeninin işleten sıfatı kalmadığını, dolayısıyla husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiş, ayrıca davacının iddialarını kanıtlaması gerektiğini belirterek, … davanın ihbarını talep etmiştir.Diğer davalılar vekilleri ayrı ayrı verdikleri cevaplarında özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.Mahkemece; dava konusu kazanın oluşumunda davacının %25 oranında kusurlu olduğu, kaza nedeniyle herhangi bir maluliyetin bulunmadığı, geçici iş göremezlik dönem zararınını bilirkişi raporu ile belirlendiği ancak SGK’ca bu döneme ilişkin olarak, davacıya yapılan ödemenin düşülmesi sonucunda, davalıların sorumlu olduğu maddi tazminata ilişkin miktarın 309,31-TL bulunduğu ve kusur durumu, maluliyetin olmaması gözetildiğinde davacı yararına 2.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı görüşünden hareketle; “-Davacının davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE ,Maddi tazminat bedeli olarak 309,31 TL nin kabulü ile kalan kısmın REDDİNE,Dava tarihinden itibaren faiz hesaplanarak davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, Manevi tazminat talebi olan 20.000,00 TL nin 18.000,00 TL sinin REDDİNE, 2.000 TL lik kısmın KABULÜ ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ( sigorta şirketi hariç ) davacı tarafa ödenmesine, Dava tarihinden itibaren davalılardan ( sigorta şirketi hariç ) yasal faiz hesaplanarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, ” karar verilmiştir. Karara karşı; davalılardan … Ticaret ve San A.Ş. vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; talep konusu trafik kazasının bir iş kazası olmaması nedeniyle, SGK’nca yapılan ödemelerin belirlenen tazminattan düşülmesinin hatalı olduğu, Üsküdar Devlet Hastanesinden temin edilen 31/07/2015 günlü sağlık kurulu raporunda, vekil edeninin spor yapamayacağının belirlendiği, dolayısıyla maluliyet bakımından gelişen durum bulunduğu, bu nedenle yeniden Adli Tıp Kurumunda rapor alınmasına ilişkin talepleri gözetilmeksizin karar verilmesinde isabet bulunmadığı ve ayrıca kazaya neden olan aracın ticari olması nedeniyle uygulanacak faiz ticari faiz olması gerektiği ve belirlenen manevi tazminat miktarının da yetersiz olduğuna ilişkindir.Davalı … Ticaret ve San A.ş. Vekilinin istinaf nedenleri ise; kazaya neden olan aracın uzun süreli kiralama sözleşmesi ile işletme hakkının devredildiği belirgin olduğu halde, vekil edenin tazminatla yükümlü tutulmasının isabetsiz bulunduğu hususuna yöneliktir.Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen bedensel zarar nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.İstinaf edenlerin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-2918 sayılı yasanın 3. maddesinde “işleten: araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süre kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Bu yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere araç malikleri sahip oldukları bir aracı herhangi bir nedenle yararlanması için başka bir kişiye diğer bir ifadeyle aracın fiili tasarrufunu bir üçüncü kişiye devredebilir. Bu durumda üçüncü kişinin işleten sıfatını kazanacağı ortadadır.Davalı … Ticaret ve San A.Ş. vekili yargılama sırasında, kazaya neden olduğu ileri sürülen ve vekil edenine ait bulunan … plaka sayılı aracın, kaza tarihinde uzun süreli kiralama sözleşmesi uyarınca, davalının ihbar edildiği … kiralandığını, bu nedenle işleten sıfatı bulunmadığını ileri sürerek, 01/08/2011 günlü kiralama sözleşmesi ile 30/06/2012 günlü kiralama bedeline ilişkin fatura ibraz etmiş, gerektiğinde her iki şirketin ticari defterleri de incelenerek, kiralama sözleşmesinin 3.kişiyi bağlayacak nitelikte bir sözleşme olup olmadığının belirlenmesini istemiştir. Mahkemece; davacının bu yöndeki savunmaları ve talepleri konusunda herhangi bir açıklama ve gerekçe bildirmeksizin, yazılı biçimde karar verilmiştir. Oysa, tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması yasal bir zorunluluk olup, davalının savunmalarına neden itibar edilmediği konusunda yeterli ve denetime imkan verecek ve istinaf incelemesine tabi tutulabilecek nitelikte bir karar mevcut olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. 2-Davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile davalı …’ın sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın çarpışması sonucunda meydana gelen 23/06/2012 günlü trafik kazasında yaralanan davacının maluliyetin bulunmadığı, iyileşme süresinin 3 ay olacağı, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan temin edilen 27/08/2014 günlü raporla tespit edilmiş ise de; davacı vekili bu rapora itiraz ederek, vekil edeninin elini kullanamadığını, el bileğindeki kırığın sekel bırakmadan iyileşmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek, durumun Adli Tıp Genel Kurulunca değerlendirilmesi isteğinde bulunmuş ve daha sonra Üsküdar Devlet Hastanesi Başhekimliğince düzenlenen 31/07/2015 günlü sağlık kurulu raporun ibraz ederek, bu raporun maluliyet durumunda gelişme olduğunu gösterdiğini belirterek, dosyanın Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna gönderilmesi yönündeki isteğini yinelemiştir.Bu durumda mahkemece, davacı tarafın yargılama sırasında ileri sürdüğü hususlar ve itirazlar doğrultusunda ATK İhtisas Genel Kurulundan; kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri doğrultusunda, davacıda var olduğu ileri sürülen bedensel zararların, görmüş olduğu tüm tedavilere ilişkin belgeler ile davacı hakkında verilmiş ve dosyada mevcut tüm raporlar değerlendirilerek, 23/06/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, kaynaklanıyor ise, trafik kazasına bağlı tedavinin ne zaman sonuçlandığı, kalıcı bir sakatlığın olup olmadığı, ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunca verilen rapordan sonra gelişen ve değişen bir durumun bulunup bulunmadığı, varsa kalıcı beden gücü kaybı oranı ile iyileşme süresinin ne olduğu konularında açık, denetime imkan verecek nitelikte rapor alınmadan, davacının kaza sonucunda maluliyetinin oluşmadığı görüşünden hareketle karar verilmiş olması isabetsizdir.3-Bundan ayrı mahkemece; davacıya, geçici iş göremez olduğu dönemde SGK’ca ödeme yapıldığı, bu nedenle de yapılan bu ödemenin belirlenen maddi tazminat miktarından düşülmesi gerektiği düşüncesinden hareket edilmiş ise de; SGK’ya ait 20/03/2014 günlü cevabi yazıda, davacıya yapılan bu ödemenin rücua tabi bir ödeme niteliğinde bulunup bulunmadığı veya kazanın trafik iş kazası olup olmadığı konusunda bir açıklama yapılmamış, aksine yapılan ödeme miktarı yanına (hastalık kodu) yazılmıştır.Bu durumda mahkemece; SGK’ca davacıya yapılan ödemenin belirlenen geçici iş göremezlik dönem zararından düşülebilmesi için gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan, diğer bir ifadeyle yapılan bu ödemenin iş kazası kolunda yapılmış rücua tabi bir ödeme niteliğinde olup olmadığı, kazanın bir iş kazası niteliğinde bulunup bulunmadığı, açıkça SGK’dan sorulup belirlenmeden, rücua tabi bir ödeme imiş gibi belirlenen tazminattan düşülmesi de doğru olmamıştır.4-Tüm bunlardan ayrı; görülmekte olan davada maddi tazminata ilişkin talep, kazaya neden olduğu ileri sürülen aracın malikine, sürücüsüne ve ZMM sigortacısına yöneltilerek açılmış ve tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluğuna hükmedilmesi istenilmiştir.Mahkemece; davacının davasının kısmen kabul ve kısmen reddine dendikten sonra; maddi tazminat bedeli olarak 309,31-TL’nin kabulü ile, kalan kısmın reddine, dava tarihinden itibaren faizin hesaplanarak davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş, söz konusu kararda, maddi tazminata ilişkin olarak hüküm altına alınan tazminatın, hangi davalıdan alınacağı açıklanmamıştır. Hüküm, bu haliyle infaz sırasında tereddüt oluşturacağından, karar bu yönü ile de isabetsizdir.Sonuç itibariyle yukarıda ayrı ayrı bentler halinde belirtilen hususlardaki eksiklikler giderilmeden karar verilmiş olması hali HMK.m.353/1-a/6 kapsamındaki delilerinin toplanmaması ve değerlendirilmemesi halini oluşturacağından, davalı ve davacı vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davalılardan …Ticaret ve Sanayi A.Ş vekili ve davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurularını yukarıda açıklanan nedenlerle ayrı ayrı KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimlerde inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 854,00-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalı …Ticaret ve Sanayi A.Ş’ne İADESİNE,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacı …’a İADESİNE,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ilk derece mahkemesince yeniden yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümle birlikte dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca, KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/01/2020