Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1495 E. 2020/3416 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1495
KARAR NO: 2020/3416
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2020
NUMARASI: 2020/155 E. – 2020/194 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava vekili dava dilekçesi ile; 17/11/2013 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki, davalı sigorta şirketince kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan … plâkalı araç ile davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plâkalı aracın çarpışması şeklinde meydana gelen kaza sonucu davacıya ait araçta hasar meydana geldiğini, İstanbul Anadolu 16. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/34 D.İş sayılı dosyası ile araçta meydana gelen hasara ilişkin tespit yaptırıldığını, tespit dosyasına sunulan raporda aracın pert olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığını, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine başvurudan sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 09/06/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 41.013,02-TL hasar bedeli, 10.000,00-TL değer kaybı olmak üzere toplam 51.013,02-TL’ye yükseltmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın kaza sonrasında doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekilinin istinaf sebepleri; davacı tarafından sunulan ıslah dilekçesine karşı süresinde sunmuş oldukları itiraz dilekçesi ile gerek araçtaki değer kaybı, gerekse hasar bedeli yönünde zamanaşımı def’inde bulundukları, aracın değer kaybına yönelik zamanaşımı def’i dikkate alınmasına rağmen araçtaki hasar bedeline yönelik zamanaşımı def’inin dikkate alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğu hususuna ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 13/02/2020 tarih 2018/783 E. 2020/242 K sayılı kararı ile “Dava koşulu niteliğindeki görev sorunu, öncelikle irdelenmelidir. (HMK. m. 114/1-c; m. 115/1). Davada kaza tarihinin 17/11/2013 tarihi olduğu, dava tarihinin ise 26/06/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. 07/11/2013 tarihinde kabul edilen, 28/11/2013 tarihli 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde: “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik işlemleri kapsar” hükmüne yer verilmiş; Yasa’nın 3.maddesinin (1.) bendinin (1) alt bendinde: “Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi”; aynı maddenin (k) alt bendinde ise: “Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı maddenin (d) alt bendinde: “Hizmet, bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu ifade eder” düzenlemesine yer verilmiştir. Bir hukuki işlemin, 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için; yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal veya hizmet satışının: başka bir ifade ile bir tüketici işleminin olması gerekir. 6502 sayılı Yasanın 73/1’inci maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davaların, tüketici mahkemelerinde çözümleneceği” öngörülmüştür. Somut olay değerlendirildiğinde, davacı …’ın kendi kasko sigortası olan davalı … Sigorta Şirketine karşı dava açtığına göre, yasada tanımlanan şekilde davacının tüketici, davalının ise kasko sigortacısı olduğu anlaşılmaktadır.Şu durumda, davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup; yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. (HMK. m.1). Diğer yandan, sıfat sorununun da görevli mahkemede değerlendirilmesi gerekir. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi” gerekçesi ile; 1-İstinaf istemine konu ve başlıkta yazılı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir. Mahkemece gönderilen karar üzerine yapılan yargılama sonucunda; 1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan mahkememizin görevsizliğine, davanın hmk 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine, 2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan istanbul tüketici mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davada Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; dava trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır. Tüm dosya kapsamına göre; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 13/02/2020 tarih 2018/783 E. 2020/242 K sayılı kararı ile görev yönünden HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca , HMK 115/1 ve 138. maddeleri uyarınca usul ekonomisi yönünden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesinin mümkün bulunduğu göz önünde tutulduğunda davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/b-1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,(HMK.m.353/1-b/1) 2- Alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.01/10/2020