Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1437 E. 2022/657 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1437
KARAR NO: 2022/657
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2016/30 Esas 2019/1431 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi-Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava açan dilekçesinde özetle; müvekkillerinin oğlu …’in, 31/07/2015 tarihinde … plakalı, davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortası bulunan, davalı …’e ait ve …’ün sevk ve idaresinde ki aracın çarpması sonucu yaralandığını, ayağına platin takıldığını, birtakım ameliyatlar geçirdiğini, bir süre hastanede yattığını, daha sonra ambulans ile ara sıra hastaneye gitmek ve birkaç ameliyat daha geçirmek üzere evine gönderildiğini, müvekkilinin ve ailesinin zor zamanlar geçirdiğini, bu yaralanma nedeniyle zamanlarını hastanede geçirdiklerini, müvekkilinin ayağından ve kalçasından birkaç operasyon geçirdiğini, halen de geçirmeye devam edeceğini, sonrasında fizik tedavi göreceğini, müvekkillerinin çocuklarının bu durumu karşısında ambulans, taksi, yeme, içme, tedavi, ilaç vb harcamaları kendilerinin karşıladığını, bu harcamaların bir kısmının faturalandırıldığını, bir kısmını ise içinde bulundukları acil ve zor durum nedeniyle faturalandıramadıklarını belirterek, toplamda 6.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, müteakip davacılar vekili sunduğu 28/04/2016 tarihli dilekçesiyle; dava dilekçesinde belirtilen 6.000 TL maddi tazminatın 3.000 TL sinin tedavi giderlerine ilişkin olduğunu, 3.000 TL sinin ise organ/uzuv zayıflaması ve güç kaybı tazminatına ilişkin olduğunu belirterek, bu miktar maddi tazminatlar ile davacı … ve … için 7.500’er TL davacı … için 85.000 TL manevi tazminatın, davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini, talep etmiştir. Davalılar, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; trafik kazasının gerçekleşmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğu, davacının her hangi bir kusurunun bulunmadığı, ATK raporu ile tespit edildiği üzere, davacının trafik kazasına bağlı yaralanmasının; 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığı, maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabilecek şekilde yaralandığı, bilirkişi raporuyla belirlendiği üzere davacının karşılanmayan tedavi giderlerinin 2.932,78 TL olduğu ve bu miktarın davalılardan tahsilinin gerektiği, yaralanan davacı yönünden manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin koşulların gerçekleştiği, ancak davacılar … ve … için açılan manevi tazminat davasının TBK’nın 56/2. maddesi gereğince, anne ve baba olan davacıların sorumlulukları altındaki çocuklarının tedavisinin katlanmaları gereken bir durum olduğu, yaralanmanın ağır bedensel zarar olarak değerlendirilemeyeceği, bu suretle anne baba olan davacıların manevi tazminat istemlerinin reddinin gerektiği görüşünden hareketle; -davanın kısmen kabulü ile; 2.932,78 TL karşılanmayan giderin davalı sigorta şirketinden dava tarihinden, davalılar … ve …’ den kaza tarihi 31/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, -davacının güç kaybına ilişkin talebinin reddine, -davacı … için taktiren 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … tan 31/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, -davacılar … ve … tarafından açılan manevi tazminat davasının TBK 56/2 md. gereğince reddine, -Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 541,89 TL harçtan, peşin alınan 362,05 TL harcın mahsubu ile bakiye 179,84 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, -davacı taraflar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, -davalılardan … Sigorta kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu sigorta şirketine verilmesine, -davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’den alınarak bu davalılara verilmesine karar verilmiş, verilen karara karşı yasal süresi içerisinde davacılar vekili ile katılma yoluyla davalılar … ve … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf başvuru nedenleri; Kaldırımında yürüyen …’a, kaldırıma çıkma suretiyle çarpan davalı sürücünün meydana gelen olayda tam kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacı …’un uzun bir süre tedavi gördüğü, ameliyatlar geçirdiği, ayağına platin takıldığı, kazanın izlerinin geçmediği, yaşı itibariyle anne ve babası olan davacıların çocuklarının tedavisi ve bakımı ile ilgilendikleri, kaza nedeniyle davacıların psikolojilerinin bozulduğu, ilk derece mahkemesince hükme bağlanan maddi tazminatın ve davacı … yararına hükmedilen manevi tazminatın az olduğu, davacı anne ve baba yararına manevi tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvuru nedenleri; Davacı tarafça dosyaya sunulan ilaç, yol ve muayene ödemelerine ilişkin kredi kartı sliplerine dayanılarak ve istemin ispat edilemediği gözetilmeden maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, 6111 sayılı yasanın 59. maddesi uyarınca talep edilen tedavi giderleri SGK’nın sorumluluğunda olup, davalı müvekkillerinin sorumluluğunda olmasına yasal olanak bulunmadığı, davacı …’un kalıcı maluliyetinin olmadığı gözetilmeden fazla miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin ve reddedilen manevi tazminat miktarına göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu, hususlarına ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatı, istinaf nedenleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede: Eldeki dava; trafik kazasına bağlı cismani zarar nedeniyle tedavi gideri, güç kaybı tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. (1)29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalarda verilen karar kesin olup, hüküm tarihi olan 2019 yılı itibariyle kesinlik sınırı 4.400,00-TL’ye çıkartılmıştır. HMK’nın 346/1.maddesi hükmü uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının miktarı itibariyle kesin olduğu durumlarda usulden red kararının yerel mahkemesince verilmesi gerekli ise de, temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davacılar vekili ile davalılar vekilinin maddi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 346/1 ve 352. maddeleri gereğince maddi tazminat yönünden ilk derece mahkemesinin kararının kesin olması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. (2)6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda zararlandırıcı eylemin tarihi, olayın meydana geliş şekli, kazanın meydana gelmesinde davacı …’un kusursuz olması, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, paranın alım gücü, talep miktarı, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, yaralanma ile sonuçlanan taksirli eylem nedeniyle davacı … yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının; yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanmasına ilişkin kurallara göre az olduğu, bu suretle davacılar vekilinin bu hususa temas eden istinaf başvurusunun yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. (3)Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” şeklindedir. TBK’nın 56/2. maddesinde, ağır bedensel zarara uğrayan kişinin yakınlarının uğradıkları zararlar düzenlenmiştir. Bu gibi kimselerin, yakınlarına duygusal bağları açısından, bir yakının bedensel bütünlüğünün ihlalinde, doğrudan doğruya kendi kişilik hakkı açısından saldırıya uğradığı ve bu nedenle manevi tazminat isteyebileceği kabul edilmiştir. Bir kimsenin cismani zarara maruz kalması durumunda onun (ana, baba, eş, kardeş, nişanlı gibi) yakınlarından birinin aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhi ve asabi sağlık bütünlüğü ağır bir şekilde haleldar olmuşsa, onlar da manevi tazminat talep edebilirler. Çünkü bu durumda onların zararları ile haksız eylem arasında illiyet bağı vardır ve zararlarının niteliği itibariyle onların da ihlal edilen normun (56. maddenin) koruma alanı içinde bulunduklarının ve hukuka aykırılık bağının gerçekleştiğinin ve manevi tazminat talep edebileceklerinin kabulü gerekir. Somut olaya gelince; dosyada bulunan raporlara göre olay tarihinde 12 yaşında olduğu anlaşılan davacı …’un, davalı sürücünün tam kusuru ile sebep olduğu trafik kazasında sol subtrokanterik kırığa maruz kalacak şekilde yaralandığı, tedavisi için ameliyat olduğu ve ATK raporunda iyileşmesinin kaza tarihinde itibaren 4 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, özellikle davacının yaşı ve yaralanmasının niteliği göz önüne alındığında en azından 4 aylık iyileşme süresince başka birinin bakımına ve yardımına muhtaç olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu olayda, yaralananın bakıma muhtaç olacağı ve bu sürede davacı annesi ve babası tarafından bakımının yapılacağı, bu yaralanmanın davacı anne ve baba yönünden bu suretle de manevi zarar doğuracağı açıktır. Hal böyle olunca da, somut olayda davacı anne ve baba yararına manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin koşulların gerçekleştiği kabul edilerek, uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle istemin reddine karar verilmesi isabetli olmamış, bu sebeple davacılar vekilinin bu husustaki istinaf başvurusu yerinde bulunmuştur. (4)Hüküm tarihine göre uygulanması gereken Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/4.maddesi “manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir” şeklindedir. Hal böyle olunca da somut olayda, maddi ve manevi tazminat istemleri kısmen reddedilen davacılar tarafından ödenmek üzere, istinaf eden davalılar yararına maddi ve manevi tazminat yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tek vekalet ücretine hükmedilmesi hatalıdır. Bu suretle davalılar vekilinin bu hususa temas eden istinaf başvurusu yerinde bulunmuştur. Sonuç olarak; yukarıda 1 nolu maddede açıklanan nedenle davacılar vekilinin ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 346/1. maddesi hükmü gereğince ayrı ayrı usulden reddine, 2 ve 3 no lu maddede açıklanan hususlarda davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü gereğince esastan reddine, yukarıda 2 ve 3 no lu maddede açıklanan hususlarda davacılar vekilinin, 4 no lu maddede açıklanan hususta davalılar vekilinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı kabulüne, ancak istinaf başvurularının kabul edildiği hususlardaki yanılgıların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve HMK’nın 353/1-b/2.maddesi hükmü gereğince, istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar ve reddedilen istinaf itirazları nedeniyle taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış haklar ile harcın da kamu düzeninden olduğu gözetilerek, yanılgılı olduğu sonucuna varılan hususların düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesisine ilişkin aşağıda yazılı olduğu gibi karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R/ Gerekçe uyarınca, 1/İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/30 esas, 2019/1431 karar sayılı ve 11/12/2019 tarihli kararına karşı yukarıda 1 nolu maddede açıklanan sebeple davacılar ve davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 346/1, 352. maddeleri gereğince ayrı ayrı usulden reddine, 2 ve 3 no lu maddede açıklanan hususlarda davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi hükmü gereğince esastan reddine, yukarıda 2 ve 3 no lu maddede açıklanan hususlarda davacılar vekilinin, 4 no lu maddede açıklanan hususta davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2.maddesi hükmü gereğince ayrı ayrı kabulüne, a/İstinaf harçlarının talebi halinde istinaf eden taraflara ayrı ayrı iadesine, b/İstinaf eden taraflarca yapılan diğer giderlerin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, c/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 2/İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/30 esas, 2019/1431 karar sayılı ve 11/12/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, a/Davanın kısmen kabulü ile; 2.932,78-TL karşılanmayan giderin davalı sigorta şirketinden dava tarihinden, davalılar … ve …’den kaza tarihi 31/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, b/Davacının güç kaybına ilişkin talebinin reddine, c/Davacı … için taktiren 7.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan 31/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, d/Davacılar … ve … için taktiren 3.000,00’er-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan 31/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile ayrı ayrı davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 3/Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 1.088,37-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 362,05-TL harcın mahsubu ile bakiye 726,32 TL harcın davalılardan (davalı sigorta şirketi aleyhine sadece maddi tazminata hükmedilmiş olduğundan, davalı … Sigorta Şirketi’nin sorumluluğu 130,74-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 4/Davacı taraf kendilerini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 2.725,00- TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 5/Davalılardan … Sigorta kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 2.725,00- TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu sigorta şirketine verilmesine, 6/Davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden AAÜT uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılar … ve …’den alınarak bu davalılara verilmesine, 7/Kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereğince belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’ den alınarak davacılara verilmesine, 8/Reddedilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri gereğince belirlenen 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak, davalılar … ve …’e verilmesine, 9/Davacı taraflarca yapılmış 29,20 TL başvurma harcı, 362,05 -TL peşin harç olmak üzere toplam 391,25 TL harç gideri ile tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam 1.509,35 -TL masraf olmak üzere toplam 1.900,60-TL yargılama giderinden kabul ve red oranı nazara alınarak 285,09-TL’ sinin davalılardan ( davalı sigorta şirketinin sorumluluğu 51,32-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 10/Davalılar … ve … tarafından yapılan 19,70 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı nazara alınarak 16,75-TL’ nin davacılardan alınarak bu davalılara verilmesine, bakiyesinin bu davalılar üzerinde bırakılmasına, 11/Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının ilgilisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.18/05/2022