Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1434 E. 2021/2111 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1434
KARAR NO: 2021/2111
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2019
NUMARASI: 2014/2188 E. – 2019/1196 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 31/03/2014 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Trafik Sigorta Poliçesine istinaden sigortalı olan davalı …’a ait … plakalı aracın 17/08/2011 tarihinde sürücü … idaresinde iken aynı istikamette ön kısımda seyir eden … plakalı araca arkadan çarptığını, çarpmanın etkisi ile ölümlü maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacı … şirketi tarafından … plakalı aracın ZMMS olması sebebiyle 17/08/2011 tarihinde meydana gelen hasarlanan … plakalı araç maliki …’e 19/09/2011 tarihinde 4.715,00-TL ve kaza neticesinde yaralanan …’e 05/11/2012 tarihinde 94.622,29-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, …’ın %2.47 promil alkollü olduğunu, davacı şirketin rücüen tazminat alacağını tahsil etmek için davalıya yazılı olarak başvuruda bulunduğunu, olumlu bir netice alamadığını, bunun üzerine davacı sigortalı aleyhine İAA … İcra M üdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini belirterek, davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, kötü niyetli olarak itiraz eden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesin karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 17/08/2011 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda hem davalı hemde davacının aracının maddi hasar gördüğünü, kaza sonrası yapılan muayenelerde iki tarafında alkollü olduğunun tespit edildiğini belirterek, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalı borçlunun itirazının kısmen iptali ile takibin 57.512,25 TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA, Takipte kabule konu asıl alacak için takip tarihinden tahsil tarihine değin 3095 sayılı yasa 1. maddesi gereğince yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE, Alacağın varlığı ve miktarı yargılama bitiminde belirlendiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin İİK.nun 67. maddesi gereğnce REDDİNE karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından süresinde istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; müvekkili şirketin Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinin sağlık kurulu raporuna itibar etmek suretiyle maluliyet tazminatı ödemesinin makul ve yasa hükümleri çerçevesinde olduğu, yerel mahkeme nezdinde aldırılan Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporda, dava dışı zarar gören 3. kişi konumundaki …’de %29.2 oranında maluliyetin oluştuğu yönündeki değerlendirmenin kabulünün mümkün olmadığı, zira, Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporda Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Yönetmeliğinin esas alındığı, söz konusu yönetmelik hükümlerine göre, maluliyet hesaplanmasında esas alınan yöntem ile Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesi kapsamında maluliyet hesaplamasında esas alınan yöntem arasında farklılıklar bulunduğu, maluliyet oranı arasındaki farkın uygulanan yönetmelik hükümlerinden kaynaklandığı, bu durumun müvekkili şirketin zarar gören 3. şahıs için ödediği tazminat tutarını, kendi sigortalısı olan davalıdan talep etmesine engel teşkil ettiği, yapılan hatır taşıması ve müterafik kusur indiriminin isabetsiz olduğu, takip öncesi faiz taleplerinin yerel mahkemece kabul görmemesinin haksız ve mesnetsiz olduğu, İİK’nun 67 madde hükmü gereği icra inkar talebimizin reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, ZMM sigortalı aracın yapmış olduğu trafik kazası sonucunda ölenin hak sahiplerine ödediği bedel ile hasar bedelinin sigortacının alkollü araç kullanma nedenine dayanarak sigortalısından rücuan tahsili amacıyla başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı şirket nezdinde Zorunlu Mali Trafik Sigorta Poliçesine istinaden sigortalı olan davalıya ait … plakalı aracın 17/08/2011 tarihinde sürücü … idaresinde iken aynı istikamette ön kısımda seyir eden … plakalı araca arkadan çarptığı, çarpmanın etkisi ile ölümlü maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, davacı … şirketi tarafından … plakalı aracın ZMMS olması sebebiyle 17/08/2011 tarihinde meydana gelen kazada hasarlanan … plakalı araç maliki …’e 19/09/2011 tarihinde 4.715,00-TL ve kaza neticesinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araçta yolcu olarak bulunan, kazada yaralanan …’e 05/11/2012 tarihinde 94.622,29-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiği, …’ın %2.47 promil alkollü olması nedeniyle, davacı şirketin rücüen tazminat alacağını tahsil etmek için davalıya yazılı olarak başvuruda bulunduğu, olumlu bir netice alamaması üzerine aleyhine İAA … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalı sigortalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine bu davanın açıldığı, anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir. Öte yandan, Zorunlu Mali Sorumluluk Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir. O halde, zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına zararın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda zararın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın(zararın) poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları) Dosya kapsamından ve bilirkişi raporlarından, kazanın davalıya ait araç sürücüsünün %100 kusurlu davranışı ile münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği ve rücu şartlarını oluştuğu, anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişilerin raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, davacı … şirketi tarafından ödeme yapılan kazada yaralanan …’in de alkollü olduğunu bilerek dava dışı sürücü … alkollü olduğunu bilerek aracına binmiş olması ve kendisinin de alkollü olması nedeniyle müterafik kusur hatır taşıması nedeniyle indirim yapmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, rücu edilecek tazminat miktarının yargılama sonucu belli olması nedeniyle davacı lehine inkar tazminatına hükmedilmemesinin ve davacı tarafından davalıyı temerrüde düşürdüğü hususu ispat edilemediğinden takip öncesi faiz isteminin reddinin doğru olmasına göre, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönünde ki kararında bir isabetsizlik tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b/1.maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-)Usul ve yasaya uygun olan İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 19/12/2019 tarih 2014/2188 E. – 2019/1196 K. sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-)İstinaf eden davalıdan alınması gereken 59,30-TL harçtan peşin yatırılan 54,40-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 4,90-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-)Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK’nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nun 362/1-a madde gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.23/12/2021