Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1361 E. 2023/598 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1361
KARAR NO: 2023/598
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2015/1321 Esas – 2019/887 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/04/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması neticesinde meydana gelen 02/07/2015 günlü trafik kazasında, davacının vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığını ve kazanın oluşumunda dava dışı sigortalı araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL’si gerçekleşen tedavi giderlerine, 1.000,00-TL’si yapılması muhtemel tedavi giderlerine, 10.000,00-TL’si iş göremezlik ve kazanç kaybı zararına, 1.000,00-TL’si hasta bakıcı, hemşire ve refakatçi giderine, 1.000,00-TL’si de ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklı zararlara karşılık olmak üzere toplam, 14.000,00-TL maddi tazminatın, olay tarihinden işletilecek reeskont faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş; 30/05/2016 günlü dilekçe ile de fazlaya dair her türlü talep ve ek dava hakları saklı kalmak üzere, sürekli iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarını 12.324,71-TL’ye, dava dilekçesinde iki ayrı kalem halinde belirtilen 1.000,00’er TL’lik tedavi giderlerine ilişkin toplam 2.000,00-TL’lik istek miktarını da 4.120,50-TL’le çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuş, müteakip sunulan 23/01/2019 havale günlü dilekçede ve 19/02/2019 günlü duruşma oturumunda; olayla ilgili olarak yapılan ceza soruşturması kapsamında, taraflar arasında uzlaşma sağlandığının tespit edildiğini, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253/19. fıkrası hükümlerine göre; davacının tazminat talep hakkı bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istediklerini bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “… 02/07/2015 tarihinde davalının sigortalısı …’ ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, kazada davacının yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde dava dışı sürücü …’ın % 100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın kusursuz olduğu, trafik kazası-haksız fiilin gerçekleştiği tarih itibariyle geçerli mevzuat hükümlerine göre kaza nedeniyle davacı …’ in % 1,3 oranında sürekli malul kaldığı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği ve bu dönem içinde başkasına bakımına muhtaç olma durumunun söz konusu olacağı, davada trafik(ZMMS) poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin de taraf olması nedeni ile poliçe tarihi itibariyle 01/06/2015 tarihinden önce yürürlükte bulunan Genel Şartların uygulanması gerektiği, bu doğrultuda hazırlanan gerekçeli, denetime elverişli ve somut olaya uygun olması nedeniyle hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporuna göre davacının 4.120,50 TL bakıcı ve tedavi giderleri, 12.324,71 TL iş gücü kaybı nedeniyle olmak üzere toplam 16.445,21 TL zarara uğradığı, kask takılmaması, alkollü sürücünün aracına binme, istiap haddinin aşılması, hatır taşıması gibi kazanın meydana gelmesinde değil ve fakat zarara etkili olan müterafik kusur indirimi nedeni bulunmadığı, her ne kadar soruşturma dosyasında davacı ile dava dışı …’ ın uzlaşmaları nedeniyle bu davanın açılamayacağı iddia olunmuş ise de 5271 sayılı CMK’nın 253/19. Maddesinde, Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağının düzenlendiği, ancak bu düzenlemenin haksız fiil(suç) sorumlululuğuna ilişkin olduğu, oysa işleten ve sigortanın sorumluluğunun KTK’ndan kaynaklanan objektif(kusursuz) sorumluluk esasına dayandığı, KTK’ nın 111/1 maddesine göre de Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersiz olduğu, KTK’ nın 111/2 maddesine göre de tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmaların veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebileceği, eldeki davanın da soruşturma dosyasındaki uzlaştırma tutanağındaki tarihten itibaren 2 yıllık süre içerisinde açıldığı, bu nedenle araç sürücüsü ile savcılık soruşturması sırasında yapılan uzlaşmanın işleten ve sigortanın sorumluluğunu kaldırmayacağı, … plakalı aracı kaza tarihini kapsar şekilde KTK Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalayan davalı sigorta şirketinin davacı tarafın maddi zararından kaza tarihindeki poliçe limitleri içinde kalmak kaydıyla KTK’nın 97. Maddesine göre sorumlu olduğu, zararın haksız fiilden doğmuş olması ve bir ticari işletmeyi ilgilendirmemesi nedeni tazminat alacağına yasal faiz uygulanması gerektiği, davalının daha önce başvuru yapılarak temerrüte düşürüldüğü ispatlanamadığından faizin dava tarihinden itibaren uygulanması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle; -Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, -Daimi iş göremezlik tazminatı 12.324,71 TL ile bakıcı tazminatı ve tedaviye yönelik giderler 4.120,50 TL olmak üzere toplam 16.445,21 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ve davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kaza tarihindeki poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, şeklinde karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Sigorta şirketi vekilinin istinaf nedenleri; tarafların savcılık aşamasında uzlaşmış oldukları gözetilerek, CMK’nın 253.madde hükmü uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı bir takım değerlendirilmeler sonucunda, yazılı biçim ve şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu; kabule göre de, taleple bağlılık ilkesine aykırı karar verildiği, geçici iş göremezlik ve tedavi gideri zararlarından sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceği, bu tür zararların giderilmesinden SGK’nın sorumlu olduğunun gözetilmediği, ayrıca hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporundaki hesaplama yönteminin de hatalı olduğu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiğine yöneliktir.Dava; trafik kazası sonucunda meydana gelen cismani zarara dayanarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir. Dosya kapsamından; dava dışı … isimli şahsın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla, davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması neticesinde meydana gelen 02/07/2015 günlü trafik kazasında davacının yaralandığı ve kazaya karışan … plaka sayılı aracın ZMM sigortacısı olan davalı sigorta şirketi aleyhine eldeki davanın açıldığı, talep konusu kaza ile ilgili olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2015/98168 Hz. no.lu soruşturma yapıldığı, soruşturma sırasında suçun uzlaşmaya tabi suçlardan olması nedeniyle uzlaştırmacı atandığı, davacı müştekinin (…) şüpheliden (…) 02/07/2015 tarihinde gerçekleşen kaza neticesinde yaralandığını, omuzunun iki farklı yerinde kırık meydana geldiğini, bu sebeple çalışamadığını, fiziksel ve ruhsal manada yıprandığını, yaşam alanının kısıtlandığını belirterek mağduriyetinin giderilmesi için 4.000.00-TL talepte bulunduğu, şüphelinin de bu talebi kabul ettiği, sonuç itibariyle 10/08/2015 tarihli uzlaşma raporu ile tarafların edimli olarak uzlaştıkları, uzlaşı konusu paranın davacıya ödendiği, 10/08/2015 tarihli uzlaşma tutanağının taraflar ve uzlaşmacı (…) tarafından imzalandığı, Cumhuriyet Savcısı … tarafından da onaylandığı, bu nedenle İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” karar verildiği, anlaşılmaktadır. CMK’nun 253/19. maddesinde “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almaktadır. Anılan hüküm gereğince ceza soruşturmasında uzlaşılmış olması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davasının açılamayacağı açıktır. Uzlaşmanın ise suçun mağduru (şuçtan zarar gören) ile suçun şüphelisi arasında yapılmış olması gerekir. Burada tartışılması gereken husus, suçtan zarar gören kişinin CMK’nun 253/19. maddesi gereğince suçun faili-şüphelisi ile yaptığı uzlaşmanın, suç konusu eylem nedeniyle kanuni veya sözleşmesel mali sorumluluğu bulunanlara etki edip etmeyeceğidir. Hemen belirtilmelidir ki, CMK’nun 253/19. maddesinde “… soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” hükmü gözetildiğinde, tazminat davası açma yasağının yalnız uzlaşılan şüpheli yönünden değil, soruşturma konusu suç nedeniyle mali sorumlulukları bulunan, diğer tüm sorumlular yönünden de geçerli bulunduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan kaza tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümleri uyarınca müteselsil sorumluluğun bazı hukuki sonuçları vardır. Buna göre, müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. (TBK m. 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder ( TBK m. 163/2).Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. (TBK m. 163/1) Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur. (TBK m. 166/1) Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır. (TBK m.166/3) Müteselsil borçlulardan biri, kendi davranışıyla diğerinin durumunu ağırlaştıramaz. (TBK m. 165.) Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur. ( TBK m. 168/1) ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez. Hal böyle olunca; eldeki davada davacının, yaralanmasına neden olan trafik kazasının oluşumunda, haksız fiil sorumlusu olan sürücü ile ceza soruşturması sırasında 10/08/2015 tarihli uzlaşma raporu ile 4.000,00-TL karşılığında edimli olarak uzlaştığı anlaşıldığına, davacının iş bu uzlaşmaya yönelik herhangi bir geçersizlik veya iptal iddiası da bulunmadığına göre; (Bkn.İBAM 8. Hukuk Dairesinin 2020/2176 Esas – 2020/168 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/12939 Esas – 2022/6929 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2022/7058 Esas – 2022/11059 Karar sayılı ilamı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/402 Esas – 2021/916 Karar sayılı ilamı) ilk derece mahkemesince; uzlaşma tutanağı düzenlenmekle, davacının tazminat davacı açma hakkı bulunmadığı, uzlaşma tutanağının ilam mahiyetinde olduğu, aksinin de aynı kuvvette bir belge ile ispatlanamadığı yani davacının, müteselsil sorumlulardan biri olan sürücü ile uzlaşmaya vararak, bu uzlaşma nedeniyle CMK’nun 253/19. maddesi gereğince tazminat davası açma hakkını kaybettiği, TBK m. 166 gereğince bu işlemle diğer müteselsil borçluları da borçtan kurtardığı kabul edilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacı ile haksız eylem sorumlusu … arasında yapılan uzlaşmanın davalı sigorta şirketi yönünden bağlayıcılığı olmadığı şeklindeki hatalı değerlendirme sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf itirazının, konuya ilişkin öteki istinaf itirazları değerlendirilmeksizin sadece gösterilen nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-b/2 madde hükmü uyarınca kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarih ve 2015/1321 Esas 2019/887 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜNE, a-)İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırıldığı anlaşılan nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davalı sigorta şirketine iadesine, b-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, c-)İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise takdiren üzerinde bırakılmasına, 2-)İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarih ve 2015/1321 Esas – 2019/887 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, a-)DAVANIN REDDİNE, b-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının, 239,09- TL peşin harç ve 41,76- TL ıslah harcı toplamı olan 280,88-TL’den düşümü ile kalan 100,98-TL’nin talep halinde davacıya iadesine, c-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde birakılmasına, d-)Davalı sigorta şirketi yargılama sırasında vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T hükümleri uyarınca belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, e-)Yatırılan gider avanslarından arta kalanın, karar kesinleştiğinde ilgilisine İADESİNE, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 361.madde hükmü uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/04/2023