Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1175 E. 2022/1899 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1175
KARAR NO: 2022/1899
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2017/1405 Esas – 2019/1332 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.07.2017 tarihinde davacının maliki olduğu park halindeki Almanya … plakalı otomobiline davalıya sigortalı … plakalı otomobilinin çarparak hasar görmesine neden olduğunu; kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın %100 kusurlu olduğunu, Almanya’da yapılan ekspertiz ile otomobilin hasar tutarının 2.919,13 Euro olduğunun tespit edildiğini ve bunun için 635,16 Euro ekspertiz bedeli ödendiğini, araçta ilave olarak değer kaybı meydana geldiğini, hasar, ekspertiz ücreti ve değer kaybı taleplerinin 03.10.2017 tarihinde sigorta şirketine iletildiği ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, sigorta şirketinin 13.10.2017 tarihinde temerrüde düştüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla ( HMK 107 uayarınca) şimdilik 3.700,00-TL hasar tutarı, 50,00-TL değer kaybı ve 250,00-TL ekspertiz bedeli toplamı 4.000,00-TL tazminatın temerrüt tarihi 13.10.2017 itibariyle yasal faizi ile tahsili talep ve dava etmiş; 04.10.2019 tarihli dilekçe ile hasar bedeli talebini 5.774,37-TL olarak artırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı otomobilin trafik sigortası teminatları altında olduğunu, davacının başvurusu üzerine eksper atandığı ve … plakalı otomobildeki hasar tutarının belirlenerek davacıya 15.12.2017 tarihinde 2.293,33-TL ödendiğini, başkaca borçlarının kalmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ”. Davacının aracı yurt dışı plakalı olduğundan aracını yurt dışında tamir ettirmesi en doğal hakkı olup meri mevzuatımız buna izin vermektedir ancak davacı vekilinin sunduğu yurt dışı belgelerdeki tamiratların, değişen parça ve işçiliklerin hazırlandığı 25.08.2019 tarihli raporun mahkememizce denetlenebilir niteliği olmadığından içeriği denetimden uzak belgelere dayalı olarak hüküm kurmak mümkün olmadığı, davacı sunduğu deliller kapsamında davasını ispat edemediği ” gerekçesiyle, Davanın REDDİNE, karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: davacı vekili, müvekkili tarafından yabancı plakalı aracının Almanya’da tamir ettirildiğini, ekpertiz raporu ve ekpertiz ücretine ilişkin faturanın dosyaya sunulduğunu, müvekkilinin aracının hasarlandığı sabit olmasına rağmen yerel mahkemenin hangi gerekçe ile delillerini kabul etmediğini anlaşılamadığını, dosya kapsamında iki bilirkişi raporu alındığını, ikinci raporda aracın parça ve işçilik maliyetlerinin 8.067,70-TL olarak belirlendiğini, rapordaki ekpertsiz ücreti konusunda yapılan değerlendirmeyi kabul etmemelerine rağmen dosyanın sürüncemede kalmaması için 2.293,33-TL ödeme düşülerek davanın bu bedel doğrultusunda artırıldığını, kararın kabulünün mümkün olmadığını, davanın yeniden görülmesi için kararın kaldırılmasını ve yerel mahkemeye gönderilmesini istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava trafik kazasından araç hasarı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi hükmüne göre, mahkeme kararları, asgari olarak tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Yine Anayasanın 141 nci maddesinin 3 ncü fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda kanun yolu incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, kanun yolu incelemesi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Somut olayda dosya kapsamına göre; davacının yabancı plakalı aracının Türkiye’de hasar gördüğü, aracın Almanya’da tamir ettirildiği, Almanya’daki tamire ilişkin ekspertiz raporu vs diğer belgeleri ve tercümelerinin davacı tarafça dosyaya ibraz edildiği anlaşılmaktadır. Eldeki davada iki bilirkişi raporu alınmış, 04.03.2019 tarihli raporda, sürücü …’ın %100 kusurlu olduğu, davacıya yapılan ödeme dikkate alındığında talep edebileceği bakiye hasar bedelinin 763,57-TL olduğu açıklanmış, iş bu rapora davacı vekilince itiraz edilmiştir. Akabinde dosya başka bir bilirkişiye tevdi edilmiş, 25.08.2019 tarihli raporda; davacının talep edebileceği bakiye hasar bedelinin 8.067,70-TL-2.293,33-TL= 5.574,37-TL olduğu belirtilmiştir. İş bu rapora ise davalı … şirketi vekili tarafından itiraz edilmiştir. Ancak, yerel mahkeme kararında dosya kapsamında alınan her iki raporun tartışılmadığı, ilk rapordan hiç bahsedilmediği, neden 25.08.2019 tarihli rapora itibar edilmediğinin ve iş bu raporun neden denetlenebilir olmadığının açıklanmadığı, ikinci rapor denetlenebilir değil ise üçüncü bir raporun alınması gerekip gerekmediğine ilişkin bir belirleme ve bu yönde bir girişim yapılmadığı; son derece yetersiz ve soyut ifadelerle davanın reddine karar verildiği, görülmüştür.Bu itibarla, 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtilen unsurlardan ve özellikle de gerekçeden yoksun olan somut olaya konu mahkeme kararı, denetime elverişli değildir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 355 ve 353/1.a-6 maddeleri uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2019 tarih ve 2017/1405Esas, 2019/1332 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-Davacıdan tahsil edilen peşin harcın istek halinde kendisine iadesine,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/12/2022