Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1158 E. 2022/1994 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1158
KARAR NO: 2022/1994
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2020
NUMARASI: 2016/19 Esas – 2020/126 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalıya ZMM sigortalı …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın 20/07/2015 tarihinde karıştığı trafik kazası neticesinde davacı …’un eşi, diğer davacıların annesi olan …’ün vefat ettiğini ve davacıların destekten yoksun kaldığını, davalı sigorta şirketine 09.09.2015 tarihinde müracaat etmelerine rağmen herhangi bir tazminat ödemesi yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davacı çocuklar … ve … için 500,00-‘en TL, davacı eş Yakup için 1.000,00-TL maddi tazminatın ve cenaze ve defin giderlerinin 09/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, Yargılama aşamasında sunduğu 19/04/2017 tarihli bedel artırım dilekçesi ile; bilirkişi raporuna göre davacı eşin 99.377,41-TL, davacı …’un 65.440,44-TL, davacı …’in 71.037,21-TL tazminat talebinde bulunulabileceği tespit edildiğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava değerini 173.899,06-TL’ye artırdıklarını bildirmiş, 12/02/2020 tarihli duruşmada 19/04/2017 tarihli dilekçesinin hangi davacı yönünden ne miktarda tazminat isteminde bulunduğuna yönelik olarak açıklanmasının talep edilmesi üzerine beyanında; davacı … yönünden 33.548,08 TL’ye davacı … yönünden 4.944,85 TL’ye, davacı … için ise 135.395,73 TL’ye arttırdıklarını, fazlaya ilişkin haklarımı ve ek dava açma hakkını saklı tutuklarını, cenaze ve defin giderleri taleplerinden vazgeçtiklerini bildirmiştir. Davalı vekilinin 09.02.2016 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete sigortalı aracın ticari olmadığını, taşımanın hatır taşıması olduğunu ve BK. 43-44 maddeleri gereğince tazminat miktarından indirim yapılması gerektiğini, davacıların başvurusu üzerine belirlenen tazminat miktarından kusur ve hatır taşıması indirimi yapılmak suretiyle 63.516,00-TL ödeme yapıldığını ve davacıların ibraname verdiklerini, gerçek zararın karşılandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; dosya kasamına alınan bilirkişi raporuna göre, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, araçta yolcu olarak bulunan müteveffa …’e atfı kabil kusur bulunmadığı, 03/10/2019 tarihli bilirkişi 2. raporuna göre; sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin kendi oranlarına denk gelen kısmının mahsup edilmesinden sonra eş …’ün 201.860,20-TL, çocuk …’ün 4.944,85-TL, çocuk …’ün 33.548,48-TL olmak üzere toplam 240.353,53TL destekten yoksun kalma alacağının bulunduğu, davacının davasını toplam 173.889,06TL olarak ıslah ettiği, 12/02/2020 tarihli duruşmada davacılar vekili cenaze ve defin giderleri talebinden vazgeçtiğinden bu talepler yönünden vazgeçme nedeniyle davanın reddine karar vermek gerektiği kanaati ile; “1-Davanın kabulü ile; davacı … yönünden 33.548,48-TL, davacı … yönünden 4.944,85 TL, davacı … yönünden 135.395,73 TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 2-Cenaze ve def’in giderleri talebinin vazgeçme nedeniyle reddine” karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekilinin istinaf nedenleri; kazanın istiap haddinin aşılması nedeniyle meydana geldiği, istiap haddinin aşılması halinde zararın poliçe teminatı kapsamında olmadığı, en azından belirlenecek tazminat miktarından bu nedenle indirim yapılması gerektiği, mahkemece davacıların desteğinin müterafik kusuru bulunduğu ve hatır için taşındığı hususlarının gözardı edildiği, desteğin araç sürücüsünün yüksek hızla seyretmesine engel olmadığını ve yüksek hızın etkisi ile kazanın meydana geldiği, bu nedenle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, davadan önce yapılan ödemenin yeterli olup olmadığı yönünden hesaplama yapılmadığı, müvekkili şirket tarafından davacıların talebi üzerine belirlenen tazminattan hatır taşıması ve istiap haddi aşımı nedeniyle indirim yapılmak suretiyle öedeme yapıldığı, yapılan ödeme ile davacıların zararı arasında fahiş fark bulunmaması nedeniyle ibranamenin iptalinin talep edilemeyeceği, kusur oranlarının hatalı belirlendiği, davacı tarafça cenaze ve defin giderlerinden vazgeçilmesine ve söz konusu talepler yönünden davanın reddine karar verilmesine rağmen müvekkili şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir.6100 sayılı HMK m. 355 gereğince istinaf edenin sıfatı, istinaf neden ve gerekçeleri ile kamu düzeni ile ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle doğan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir. (1) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi, belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.Yolcunun istiap haddi aşılarak seyahat etmesi sürüş ve trafik akışı kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilecek hususlardandır.Somut olayda; kazaya karışan aracın 1998 model … marka otomobil olduğu, kaza tespit tutanağına göre kazanın sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağında bulunan … inşaat girişindeki mıcıra girip savrulması sonucu, yol platform bitişiğindeki 50 cm yüksekliğindeki beton duvara sağ yanından çarpması ile meydana geldiği, aracın azami yolcu kapasitesinin 5 kişi olmasına rağmen kaza anında araçta üçü çocuk, biri bebek ve dördü yetişkin olmak üzere sürücü dahil 8 kişi olduğu, kaza neticesinde 3 kişinin vefat ettiği, diğer kişilerin yaralandığı meydana gelen olayda istiap haddinin aşıldığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece davalının bu yöndeki itirazının kabul edilerek %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken, bu hususun gözetilmemiş olması doğru görülmemiştir.(2) Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı için, bu gibi taşımalarda tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim, tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.O halde mahkemece, davalının bu savunması üzerinde durularak, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması gerekmekte olup davalı vekilinin hatır taşımasına ilişkin savunmanın verilen karar yerinde tartışılmayarak hüküm kurulmuş olması hatalıdır.(3) Davalı sigorta şirketince davacılara dava tarihinden önce yeterli ödeme yapıldığı, davacıların bakiye zararının bulunmadığı savunulmuş ise de, mahkemece hükme esas alınan 03/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda ödemenin yeterli olup olmadığı yönünde hesaplama yapılmadığı, davalı tarafından ödenen tazminat miktarının sadece güncellendiği görülmüştür.Oysaki mahkemece yapılacak iş; ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri (ödeme tarihindeki asgari ücret vs. gibi) dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile bu tutar yönünden de hatır ve müterafik kusur sebebi ile indirim yapılması gerekip gerekmediğinin tartışılması, indirim yapılması gerekiyorsa bu tutardan gereken indirimler yapıldığında ortaya çıkan miktar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak ödemenin yeterli olup olmadığının araştırılması; ödemenin yeterli bulunması halinde davacıların bakiye zararı kalmadığından davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez mahkemece yazılı olduğu şekilde karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanması, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmesi, bulunacak tutar yönünden de hatır ve müterafik kusur sebebi ile indirim yapılması gerekip gerekmediğinin tartışılarak, indirim yapılması gerekiyorsa bu tutardan gereken indirimler yapıldığında ortaya çıkan miktara karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden evvel ödenen bedelin güncellenerek belirlenen tazminat miktarından mahsup edilmesi ile yetinilerek yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.(4) Davacılar vekilince, dava dilekçesi ile; cenaze ve defin gideri talebinde bulunulduğu, ancak tahsili istenilen miktara ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği dolayısıyla da cenaze ve defin gideri talebi bakımından peşin karar ve ilam harcı harcı yatırılmadığı, bu hali ile usulüne uygun şekilde harçlandırılmış bir dava olmadığından cenaze ve defin gideri talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi,Kabule göre de; 6100 sayılı HMK’nın 123. madde hükmüne göre, davacı tarafça ancak davalının açık rızası ile davanın geri alınabileceği ve bu durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, madde hükmü gözardı edilerek davacılar vekilinin 12/02/2020 tarihli celsedeki beyanına binaen cenaze ve defin giderlerine ilişkin talep bakımından davanın geri alınmasına muvafakatleri bulunup bulunmadığı sorulmaksızın davalı lehine vekalet ücreti takdirini gerektirir şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.Bu nedenlerle, davalı vekilinin yerinde olan istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK m. 353/1-a/6 gereğince kaldırılmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM / Gerekçe uyarınca;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih ve 2016/19 Esas 2020/126 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem, araştırma ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,4-İstinaf incelemesinin dosya üzerinden yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek müteakip kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a ve 361/1-g madde hükümleri uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/12/2022