Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1135 E. 2023/1742 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1135
KARAR NO: 2023/1742
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2020
NUMARASI: 2016/304 Esas – 2020/44 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili vekili dava dilekçesini özetle; 26/07/2014 tarihinde davalıların sürücü-işleteni ve ZMM sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın, müvekkili davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı motosiklete asli kusuru ile çarpması sonucunda meydana gelen trafik kazasında davacının ağır şekilde yaralandığını,müvekkilinin fırın ustası olup aylık en az 3.000-TL ücret aldığını, kazadan dolayı 2 yıla yakın bir süredir çalışamadığını, ayrıca ömrü boyunca bu kazadan dolayı sakat kalacağından mesleğini ifa edemeyeceğini, müvekkilinin bu elim kazadan dolayı göğüs kafesinin şiştiğini, bu nedenle müvekkilinin göğüs kafesine takılı tellerin ikisinin çıkarılarak müvekkiline … Hastanesi’nde 02.09.2014 tarihinde kalp kapağı protezi takıldığını, bu kaza ile birlikte davacının hayatı ve sağlığının altüst olduğunu, kazadan önce zaten kalbinden rahatsız olan davacının rahatsızlığının çok daha fazla nüksettiğini, kazanın ortopedik maluliyetin yanısıra birde kalp kapağı protezinin takılması ile başka bir maluliyete de sebebiyet verdiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000- TL maddi tazminatın davalıların temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline ve 50.000-Tl manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kusuru kabul etmediğini, davacının kazadan sonra kalp kapağı protezinin değişmesi ile kaza arasında uygun bir illiyet bağı bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava öncesinde müvekkili davalı şirkete başvuru yapılmamış olduğundan dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, kusur ve yaralanma hususlarında rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”…ATK kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücünün ise kusursuz olduğu, yine ATK 2. İhtisas Kurulu’nca tanzim olunan rapor dahilinde davacı asilin kaza nedeniyle sürekli maluliyete düçar olmadığı, iyileşme süresinin ise 2 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, aktüer bilirkişi tarafından hazırlanan yeterli izahatı içerir, denetlenebilir ve hükme esas alınabilir nitelikteki rapora göre davacının geçici iş göremezlik dönemi itibariyle talep edebileceği tazminat tutarının 1.782,06-TL olabileceğinin açıklandığı, bu bedel üzerinden maddi tazminat isteminin kısmen kabulü gerektiği; kaza tarihi, oluş şekli, tarafların kusur durumları, davacının yaşı, yaralanmasının niteliği, maluliyet oranı, paranın alım gücü ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak davacının manevi tazminat isteminin de kısmen kabulüne karar vermek gerektiği ”, gerekçesiyle, Davanın KISMEN KABULÜ ile, 1)Maddi tazminat istemi yönünden, 1.782,06-TL tazminat alacağının, davalı …’nin dava tarihinden itibaren, davalı …’ün kaza tarihi 26/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 2)Manevi tazminat yönünden, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 26/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı …’a ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE, karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri: Davacı vekili; müvekkilinin kaza nedeniyle ağır şekilde yaralandığını, ayak parmaklarına platin takıldığını, halen ayağındaki kırıklar nedeniyle hareket güçlüğü yaşadığını, ayrıca zaten kalp hastası olan müvekkilinin kazadan sonra göğüs kafesinin şiştiğini, bu nedenle göğüs kafesine takılı tellerin ikisinin çıkarılarak akabinde kalp kapağı protezi takıldığını, maluliyete ilişkin raporun denetime elverişli olmadığını, maluliyet raporunda davacının kaza nedeniyle oluşan yaralanmalarının doğru bir şekilde değerlendirilmediğini, delillerini sundukları halde davacının kaza sonrası kalbinden geçirdiği ameliyatların kaza ile illiyetinin araştırılmadığını, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, somut olaya konu kaza nedeniyle ayağından yaralandığını, ayrıca öncesinde olan kalp rahatsılığının nüksettiğini ve kazadan kısa süre sonra bu nedenle kalbinden iki kez ameliyat geçirdiğini, ayağındaki ortopedik rahatsızlık haricinde bir de kazadan sonra kalbine kalp kapağı protezi takıldığını, kalbinde nüks eden rahatsızlığın kaza ile illiyet bağı olduğunu ileri sürmüş; davalı taraf kaza ile davacının kalp rahatsızlığı arasında illiyet bağı olmadığını savunmuştur. Davaya konu kaza tarihi olan 26.07.2014 itibari ile Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlüktedir. Ayrıca maluliyetin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluşup oluşmadığının, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Dosya kapsamında alınan ve ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30.01.2019 tarihli raporda, davacının Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gördüğü tedaviye ilişkin evraklara göre yapılan değerlendirmede Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı yönetmeliği hükümleri gereğince davacının trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından maluliyet tayinine mahal olmadığı belirtilmiş ise de maluliyet raporunun kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine uygun şekilde hazırlanmadığı gibi, raporda davacının sol ayak parmak hareketlerinin sağa göre 1/3 azalmış olduğu, sol ayakta travma sekeli olduğu belirtilmesine rağmen davacının yaralanmasının maluliyetine neden olmadığı yönünde sonuca varılması anlaşılamamıştır. Diğer yandan, iş bu rapora davacı tarafça itiraz edilmiş olup, davacı tarafça davadan sonra .. Hastanesi’nde kalp rahatsızlığı ile ilgili geçirilen operasyona ilişkin bir takım belgeler sunulmasına ve kalp rahatsızlığının nüks etmesinin dava konusu kazaya bağlı olduğu davacı tarafça ileri sürülmesine rağmen, bu hususun yerel mahkemece irdelenmediği, buna ilişkin mevcut raporda bir değerlendirme yapılmadığı veya ayrıca bu hususta bir rapor da alınmadığı görülmüştür .Bu nedenlerle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmayıp, mahkemece yapılan araştırma ve incelemede yetersizdir. Eksik inceleme ile karar verilemez. Bu halde; yerel mahkemece yapılacak iş, davacı için Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Kurulu’ndan veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”‘ne uygun şekilde, ortopedi uzmanı ve kalp hastalıkları uzmanının da bulunduğu heyetten ayrıntılı, taraf ve yargı denetimine açık rapor aldırılarak, davacının kazaya bağlı yaralanması( sol ayak yaralanması, orta kemik kırığı) nedeniyle daimi maluliyetinin oluşup oluşmadığı, oluştu ise oranının ve kalp rahatsızlığı bakımdan da kazayla illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespiti ile, toplanmış ve toplanacak tüm deliller bir arada değerlendirilerek (kazanılmış haklara bir halel gelmemek kaydıyla), sonucuna göre bir karar verilmesinden ibaret olmalıdır.( Bkz. Yargıtay 17. HD’nin 2017/323 Esas, 2018/6132 Karar sayılı ilamı) Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1.a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine İADESİNE,4/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5/İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 26/10/2023