Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1106
KARAR NO: 2023/609
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2015/1028Esas – 2019/808Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/04/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 18/07/2012 tarihinde, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu, davalı …’ın sürücüsü, davalı …’ın maliki olduğu, davalı sigorta şirketine ZMM poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın yol kenarında duraklama yapan … plaka nolu araca çarpması sonucunda meydana gelen kazada müvekkil …’un ağır şekilde yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı …’ın asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin halen iyileşemediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik geçici iş göremezlik nedeniyle 500,00 TL, sürekli iş göremezlik nedeniyle 700,00 TL, bakıcı masrafları için 200,00 TL, hastaneye gidiş-geliş yol masrafları için 100,00 TL olmak üzere toplam 1.500- TL maddi tazminatın ( belirsiz alacağın) kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan; 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ve diğer davalı …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 12.03.2018 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 88.032,83-TL olarak artırmıştır. Davalı … Sigorta vekilinin cevap dilekçesinde, davacı tarafça sigortalının kusurunun ve kendi maluliyetinin ispatı gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davada ileri sürülen taleplerin zamanaşımına uğradığını, kazanın müvekkilinin aracını emaneten verdiği esnada meydana geldiğini, davacının emniyet kemerini takmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacıyı çalıştığı işyerinden tanığıdını, olay günü Antalya Manavgat’a gideceğini, davacının da gelmekte ısrar ettiğini, yolda davacıyı bir çok kez uyarmasına rağmen emniyet kemerini takmadığını, yaşanan kaza sonucunda davacının kemeri takılı olmadığı için ani çarpma sonucunda vücudunun torpido kısmının ön boşluğunda tüm vücudunun sıkıştığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;”… Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi’nin 06/09/2017 tarihli davacıya ait maluliyet raporuna göre; davacının beden gücü (maluliyet) kayıp oranının % 11,3 olduğu ve iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği,kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacının ise kendi can güvenliği açısından emniyet kemeri takması gerekirken kaza tespit tutanağında belirtildiği üzere bu hususa riayet etmemesi” nedeniyle %10 oranında kusurlu olduğu; SGK tarafından davacıya rücuya tabi olarak yapılan herhangi bir ödeme bulunmadığı, davacının gezmek amacıyla dava konusu araca bindiği ve bu sırada kazanın meydana geldiği anlaşıldığından, olayda hatır taşımasının bulunduğu gözetilerek belirlenen tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapıldığı, davacının 100,00 TL yol gideri ve 200,00 TL bakıcı gideri yönündeki talepleri, dosyaya bu konuda belge sunulmamış olmasına karşın, hayatın olağan akışı ve davacının malul kalabileceği süre gözetilerek, makul talep olarak hüküm altına alındığı; manevi tazminat talebi yönünden olayın meydana geliş şekli, kusur durumu, tarafların sosyal ekonomik durumları, zararın davacıda oluşturduğu üzüntü ve acı, manevi tazminatın genel ilkeleri, paranın alım gücü nazara alınarak kısmen kabulüne karar verildiği” gerekçesiyle, I-MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN 1-Davanın kısmen kabulü ile, 6.211,24-TL geçici iş göremezlik, 97.032,28-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 103.244,22-TL üzerinden %20 oranında hatır taşıması indirimi yapımak suretiyle 82.595,35-TL maddi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 18/07/2012 tarihinden, davalı … Sigorta AŞ yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Davacının yol gideri olarak talep ettiği 100,00-TL ile, bakıcı gideri olarak talep ettiği 200,00-TL’nin davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 18/07/2012 tarihinden, davalı … Sigorta AŞ yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
II-MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN, Davanın kısmen kabulü ile, 5.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 18/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, davalı sigorta şirketi vekili, davalı … vekili ve davalı … tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş ise de; bu başvuru sırasında sadece 121,30_TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 44,40 -TL maktu istinaf karar harcı yatırıldığı bu nedenle mahkemesince başvurusunun incelenebilmesi için gerekli eksik 1.456,63-TL nispi karar ve ilam harcının ikmali amacıyla 26/11/2019 günlü muhtıra düzenlenerek davalı …’a 13/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve ancak usûlüne uygun şekilde düzenlenerek tebliğ edilen muhtıra gereklerinin bildirilen kesin süre içerisinde yerine getirilmediği ve davalı … tarafından nıspi istinaf karar ve ilam harcı yatırılmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı … tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.344 hükmü uyarınca yapılmamış sayılmasına ve sadece davacı vekili, davalı sigorta şirketi vekili ile davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. İstinaf nedenleri: Davacı vekili; hükmedilen manevi tazminatın az olduğunu, maddi tazminat talebinden tüm davalıların, manevi tazminat talebinden ise sigorta şirketi dışındaki davalıların sorumluluğu şeklinde hüküm kurulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı sigorta şirketi vekili; davacının müterafik kusuru olup olmadığı hususunda bir araştırma ve değerlendirme yapılmadığını, oysa kaza tespit tutanağına göre davacının emniyet kemeri takmadığının sabit olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı … vekili, maluliyet raporunun denetime açık olmadığını, ilgili uzmanlık alanlarında yeterli sayıda uzman hekim bulunmadan hazırlanan raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığını, kusur raporunun kaza tespit tutanağı ile çeliştiğini, kusuru kabul etmediklerini, kaza sırasında emniyet kemerini takmayan davacı için sadece %10 oranında kusur atfedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, hesaplamanın güncelliğini yitirmiş olan PMF tablosu kullanılarak ve iskonto ( %10 artırım -indirim) uygulanmadan yapılmasının hatalı olduğunu, TRH yaşam tablosunun uygulanması gerektiğini, aktüer bilirkişinin aktüer siciline kayıtlı olması gerektiğini, bakıcı gideri, yol masrafı gibi tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, müvekkilinin bunlardan sorumlu olmadığını, kazadan sonra davacı özel güvenlik görevlisi olarak çalışma hayatına devam ettiğinden manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat ve tedavi gideri istemine ilişkindir. 1-Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Öte yandan; Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli ranf formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir.( Bknz. Yargıtay 4.HD’nin 2021/2466 Esas, 2021/2462 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; yerel mahkemece hükme esas alınan 04.03.2019 tarihli aktüerya ek raporunda TRH yaşam tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan, tamamiyle PMF ve Progresif rant (%10 artırım-indirim) yöntemine göre hesaplama yapılmış olup; her ne kadar progresif rant yöntemi uygulanmasında (başka deyişle %1,8 teknik faiz uygulanmamasında) bir hata yok ise de yerel mahkemece hükme esas alınan tazminat hesaplamasında, PMF Tablosu’nun kullanılması doğru görülmemiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada davalı … vekilince itiraza uğrayan iş bu aktüerya ek raporu, hükme esas alınmaya elverişli olmadığından bu rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Somut olayda hükme esas alınan aktüer ek raporunda davacının % 10 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile hesaplama yapıldığı, yolcu konumunda bulunan davacıya % 10 oranındaki kusur oranının emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle verildiği anlaşılmaktadır. Emniyet kemerinin takılmaması hakimin tazminatı belirlerken B.K.44. madde hükmüne göre resen gözönüne alınması gereken müterafik kusurdur. Davacının trafik kazasının meydana gelmesinde bir kusuru bulunmamaktadır. Kaza tespit tutanağında, davacının emniyet kemerinin takılı olmadığı işaretlenmiş olup, emniyet kemerinin takılı olmamasının davacının kendi yaralanmasındaki müterafik kusuru olduğu ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları uyarınca, somut olayda BK. 44. maddesi (TBK 52. md) uyarınca davacı taraf için hükmedilen tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken, bu hususun hatalı şekilde yorumlanarak davacının emniyet kemeri takmaması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde %10 kusurlu olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre yazılı olduğu şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır.( Bkz. Yargıtay 17.HD’nin 2016/3135 Esas, 2018/11955 Karar sayılı ilamı) Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında yerel mahkemece yapılacak iş; davacı için, TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması, bilinen ve bilinmeyen dönem hesabının hangi tarihlerden başlayıp bittiği açık ve denetime elverişli bir şekilde belirtilerek ve davalı tarafın %100 kusuruna ( davacının kusursuz olduğunun kabulü ile); tazminat hesaplamasının 2012 yılı verileri (işlemiş/ işleyecek devre belirlemesi için) baz alınarak yapılması için, aktüer bilirkişiden ek rapor alınması, akabinde bulunacak rakamdan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimleri yapılarak, taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibaret olmalıdır. 3-Eldeki davada; kaza tarihi, kusur durumu, davacının maluliyeti, kazanın meydana geliş biçimi, somut olayın özellikleri ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları hep birlikte nazara alındığında; manevi tazminatın amacının, zarara uğrayan kişinin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatmak, bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmek, bir teselli, bir savunma ve ruhu tatmin etmek olduğu, Hakimin manevi tazminat miktarını tarafların kusur oranlarına, sosyal ve ekonomik durumlarına ve adalete uygun olarak takdir etmesi gerektiği, takdir edilecek miktarın, manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da göz önünde tutularak, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği gibi davacı lehine anılan ilkeler de dikkate alınarak manevi tazminatın takdir edilmesi gerekirken mahkemece somut olaya uygun düşmeyecek şekilde manevi tazminatın davacı için bir miktar az takdir edilmesi de doğru olmamıştır. Bu itibarla; yerel mahkeme kararına yönelik olarak davalı … tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle HMK’nun 344.madde hükmü uyarınca yapılmamış sayılmasına; davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazlarının tümden, davalı … vekilinin istinaf itirazlarının ise yukarıda açıklanan nedenlerle kısmen kabulü ile kararın HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca,I-) 1-HMK’nın 344/1. maddesi gereğince davalı …’ın İSTİNAF BAŞVURUSUNUN YAPILMAMIŞ SAYILMASINA,2-İstinaf yoluna başvuran davalı …’ın ödediği 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,3-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı … üzerinde bırakılmasına,II-)1- Davacı vekili ile davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazlarının tümden, davalı … vekilinin istinaf itirazlarının ise yukarıda açıklanan nedenlerle kısmen KABULÜ ile, başlıkta bilgileri yazılı ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-Davacıdan ve istinaf eden davalılardan tahsil edilen peşin harcın istek halinde kendilerine ayrı ayrı iadesine, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, 5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/04/2023