Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2020/1004 E. 2023/1379 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1004
KARAR NO: 2023/1379
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2019
NUMARASI: 2017/830 Esas – 2019/1192 Karar
DAVANIN KONUSU: Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait …. plakalı, … marka otomobilin Genişletilmiş Kasko Sigortası ile davalı şirkete sigorta edildiğini, aracın 02/06/2017 tarihinde park halindeyken maddi hasara uğradığını, hasarın ne şekilde meydana geldiği ve hasara sebebiyet veren kişi ve/veya kişilerin tespit edilemediğini, hasarın derhal davalı … şirketine ihbar edildiğini, ihbar sonucu davalı şirket nezdinde … nolu hasar dosyası açıldığını, aracın … Türkiye distribütörü …. yetkili bayii ve yetkili servise çekildiğini, aracın tamiri için KDV dahil 35.300,51 TL tutarlı ekspertiz raporu düzenlendiğini, davalı şirketin hasarın tazminine olumsuz cevap verdiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkili şirkete ait … plakalı … marka aracın kasko sigorta teminatındaki hasarından kaynaklanan 9.500 TL alacağın ve yerine getirilmeyen ikame araç hizmeti bedeli 500 TL alacağın hasar tarihi olan 02/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın, müvekkili şirket nezdinde … Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile müvekkiline sigortalı olduğunu, hasar ihbarı üzerine müvekkil şirket tarafından … sayılı hasar dosyası açılarak ekspertiz incelemesi yaptırıldığını, park halinde olduğu iddia edilen … plakalı araç hasarı ile bahsedilen kaza arasında hasar uyumunun bulunmadığının tespit edildiğini ve davacının talebinin reddedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “TTK’nın “sigortanın kapsamı” başlıklı 1409. maddesinde; “Sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur. Sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat yükü sigortacıya aittir” düzenlemesi mevcuttur. O halde somut durumda davalı … şirketi olayın davacı sigortalının iddia ettiği gibi gerçekleşmediğini ispat etmelidir. Yani mevcut durumda ispat külfeti davalı … şirketinin ileri sürdüğü gibi HMK.nın 190/1 maddesi uyarınca davacı tarafta değil aksine rizikonun davacı sigortalının iddia ettiği gibi gerçekleşmediğini savunan davalı … üzerindedir. Davalı taraf dosya kapsamındaki deliller itibarı ile ispat külfetini yerine getirmemiştir.Hasar ve ikame araç bedeline ilişkin ise gerek alınan ekspertiz raporu ile uygunluk göstermesi gerek ise de piyasa koşullarını gözetmesi nedeniyle … tarafından tanzim edilen 15/01/2019 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmış olup davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesi ile;1-Davanın KABULÜNE,35.300,51 TL hasar bedeli ve 1.200,00 TL aracın kullanılmamasından dolayı meydana gelen zarar olmak üzere toplam 36.500,51 TL’nin 14/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekilinin istinaf sebepleri; 12.09.2019 tarihli ATK raporunda; olayla ilgili olarak kaza tespit tutanağı düzenlenmediği veya ibraz edilmediği, tanık olarak gösterilen davacı şirket muhasebe çalışanının zararın nasıl meydana geldiğini görmediği, bu itibarla mevcut bilgi ve belgelerden kazanın ne şekilde meydana geldiğinin kesin olarak saptanmasının mümkün olmayacağının açıkça tespit edildiği, davacı tarafın davasını ispat edemediği sabit olmakla, ispat edilememiş dava hakkında red kararı yerine kabul kararı verilmesinin hatalı olduğu, ayrıca ATK raporunda mevcut hasar bedelinin 30.240,80-TL olduğu, ikame araç bedelinin ise 630,00-TL olduğu tespit edilmesine rağmen mahkemece, tek bilirkişi tarafından hazırlanan ve davacı lehine olan 15.01.2019 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının da hakkaniyete aykırı olduğu, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olmasına ve dava konusu olaya uygulanması gereken faiz yasal faiz olmasına rağmen kaza tarihinden itibaren reeskont faizine hükmedilmesinin mevzuata aykırı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davacı … şirketine … Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı … plakalı otomobilin park halinde iken hasara uğraması üzerine davacı sigortalının, hasar bedelini davalı sigortacısından tahsili için eldeki davayı açtığı, anlaşılmıştır.Davaya konu olaya ilişkin yapılan yargılamada 3 kez bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Dosyaya sunulan sigorta şirketi tarafından alınan bilirkişi raporunda; davalı şirkete karşı rücu davası açma konusunda dava şartının oluşmadığı görüşünün bildirilmesi üzerine bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alındığı, bilirkişi heyeti 05/11/2018 tarihli raporunda; olayın davacı tarafın ileri sürdüğü gibi meydana gelmesinin mümkün olduğu, onarım masrafının KDV hariç 27.667,00-TL olduğunun belirtildiği, onarım bedeline itirazlar üzerine mahkemece yeni bir bilirkişiden rapor alındığı, bilirkişi tarafından verilen 15/01/2019 tarihli raporda; araçtaki toplam hasar tutarının KDV hariç 29.915,69-TL (KDV dahil 35.300,51-TL olabileceği, aracı kullanamamaktan doğan zararın 1.200,00-TL olduğu yönünde görüş açıklandığı, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için ATK Trafik İhtisas dairesinden rapor alınmasına karar verildiği, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 12/09/2019 tarihli raporda; kazanın davacı veya davalı tarafından iddia edilen şekilde meydana gelip gelmediğinin belirlenmesinin mümkün olmadığı, gerçek hasar bedelinin 30.240,80-TL, araç yoksunluğu bedelinin 630,00-TL olduğu yönünde görüş açıklandığı, ilk derece mahkemesi tarafından ise, davalı … şirketinin olayın davacı sigortalının iddia ettiği gibi gerçekleşmediğini ispat edemediği görüşünden hareketle davalının meydana gelen sonuçtan sorumlu olacağı, hasar ve ikame araç bedeline ilişkin ise gerek alınan ekspertiz raporu ile uygunluk göstermesi gerekse de piyasa koşullarını gözetmesi nedeniyle 15/01/2019 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınması gerektiği sonucuna varılarak karar verildiği anlaşılmıştır.HMK’nın 281.maddesinde tarafların bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme yaptırabileceği, HMK’nın 282.maddesinde hakimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerledireceği düzenlenmiştir. Bilirkişi raporu kural olarak hakimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder. Raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa veya bilirkişi raporu kendi içerisinde çelişkili ise hakim çelişkiyi gidermeden karar veremeyeceği gibi yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak ta karar veremez. Yine mahkemece bilirkişi raporlarından farklı bir kanaate ulaşılması ve bu kanaat gereğince karar verilmesi halinde de, ulaşılan sonucun gerekçesinin yürürlükte ki mevzuata ve bilimsel verilere göre açıklanması zorunludur. Somut olaya gelince, her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından meydana gelen sonuçtan davalının sorumlu olacağı kanaatine varılarak 15/01/2019 tarihli rapor hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, hasar ve ikame araç bedeli ile ilgili ATK Trafik İhtisas Dairesinin 12/09/2019 tarihli raporunun, oluşa ve dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetlenebilir nitelikte olması nedeniyle, bu raporun hükme esas alınması ve davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden, verilen karar yerinde olmamıştır. Ayrıca, aracın hususi araç olması dikkate alınarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken, Reeskont faizine hükmedilmesi de hatalıdır. Bu nedenlerle, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin kabulüne, HMK’nun 353/1-b/2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 tarih ve 2017/830 Esas 2019/1192 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE, a/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalıya iadesine,b/İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,c/İstinaf yasa yoluna başvuran taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2-)İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2019 tarih ve 2017/830 Esas – 2019/1192 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, a/Davanın KISMEN KABULÜ ile; -30.240,80-TL hasar bedeli ve 630,00-TL aracın kullanılmamasından dolayı meydana gelen zarar olmak üzere toplam 30.870,80-TL’nin 14/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine,b/Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 2.108,78-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 623,35-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.485,43-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,c/Davacı tarafından bilirkişi ücreti, harçlar, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen yargılama giderinin davanın kabul edilen bölümü üzerinden hesaplanan 2.294,85-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,ç/Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,d/Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,e/Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen miktar yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine gereğince 5.630,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,f/Dosyada kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 21/09/2023