Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/988 E. 2019/717 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/988
KARAR NO : 2019/717
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07/08/2017
NUMARASI : 2017/3479 D.İş- 2017/3479 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/04/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; davalı … nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün asli kusuru neticesinde 14/04/2012 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında vekil edeninin yaralanarak beden gücü kaybına uğradığını, Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinden temin edilen 10/06/2016 günlü sağlık kurulu raporuna göre, beden gücü kayıp oranının %46,2 olduğunun belirlendiğini, bu nedenle vekil edeninin 27/06/2016 tarihinde davalı … şirketine yaptığı başvurunun 28/06/2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen sonuç alınamadığını, her ne kadar davalı … şirketince davacıya daha önce Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenen rapor uyarınca belirlenen %15 maluliyete göre 16.329,00-TL bir ödeme de bulunulmuş ise de, bu ödemenin yetersiz olduğunu ileri sürerek, gerçek zarar miktarının belirlenmesi neticesinde arttırılmak üzere, (belirsiz alacak) şimdilik kaydıyla 20.000,00-TL bakiye maddi tazminatın 11/07/2016 temerrüt tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 02/05/2017 günlü ıslah dilekçesi ile de talep miktarını 81.401,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı … vekili cevabında özetle; vekil edeni şirket nezdinde zorunlu trafik sigortalı bulunan aracın 14/04/2012 tarihinde karışmış olduğu trafik kazasında yaralanarak malul kalan davacıya araç sürücüsünün %75 kusuru ve %15 maluliyet oranı dikkate alınarak 16.329,00-TL ve tahkim yargılaması sonucunda da 3.140,00-TL olmak kaydıyla iki ayrı ödeme yapıldığını ve ibraname alındığını, dolayısıyla davalı sigortanın başkaca bir sorumluluğunun kalmadığını, ayrıca ibraname tarihleri gözetildiğinde (11/07/2013-25/11/2014) dava tarihi itibariyle KTK’nın 111.maddesinde düzenlenen iki yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/474 esas-2012/713 karar sayılı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ceza yargılamasına ilişkin ilam ile tüm dosya kapsamı gözetilerek; davalı … nezdinde sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın karıştığı 14/04/2012 günlü trafik kazasında karşı araç sürücüsü olan davacının yaralandığı, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu bulunduğu, beden gücü kaybı oranının %46,2 olduğu, davacıya sigorta şirketi tarafından dava konusu kaza nedeniyle 11/07/2013 tarihinde 16.329,00-TL, Sigorta Tahkim Komisyonunun 13/10/2014 gün 2014/E.3041-2014/3368 karar sayılı ilamı gereğince, hüküm altına alınan 2.500,00-TL bakiye tazminat ve ferileri ile birlikte, 12/12/2014 tarihinde 3.140,00-TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, ancak dosyada mevcut Dokuz Eylül Üniversitesinden temin edilen rapora göre, davacının meslekte kazanma fonksiyon kaybı oranının %46,2 olduğunun belirlendiği, bunun “artan maluliyet olduğunun “kabul edilmesi gerektiği; bu durumda KTK’nın 111.maddesindeki düzenlemenin somut olaya uygulanamayacağı, dosyada mevcut 12/03/2013 günlü özürlü sağlık kurulu raporunun Yargıtay uygulamalarına ve yasal mevzuata uygun şekilde düzenlenmiş bir rapor olmaması nedeniyle başvuruya eklenen ve usulüne uygun olarak düzenlendiği belirlenen 10/06/2016 tarihli Dokuz Eylül Üniversitesinden temin edilen raporla da çelişkili bir durumun mevcut olmadığı görüşünden hareketle; hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda, 81.401,00-TL tazminatın 11/07/2016 tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiş, sigorta şirketinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine itirazı üzerine, itiraz hakem heyetince itiraz reddedilmiş, itiraz hakem heyeti kararına karşı davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; daha önce yapılan ödemelerin ve ibranamelerin varlığı nedeniyle, KTK’nın 111.maddesinde belirtilen hak düşürücü sürenin geçtiği açık olduğu halde, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, kabule göre de, ATK 3.İhtisas Dairesinden rapor alınmadan ve dosyadaki raporlar arasındaki çelişki giderilmeden hüküm tesis edilmesinin de isabetsiz bulunduğu hususlarına yöneliktir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan beden gücü kaybı zararının giderilmesi isteğine ilişkindir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;Dosya kapsamından, davacıya 14/04/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle, davalı … tarafından Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 12/04/2013 günlü özürlü sağlık kurulu raporunda belirtilen %15 özürlülük ve %75 kusur oranına göre, 12/07/2013 tarihinde 16.329,00-TL ödeme yapılarak ibraname alındığı, ancak davacının bu ödemede dikkate alınan hesaplamanın PMF-1931 Yaşam Tablosuna göre yapılması gerekirken, yapılmaması nedeniyle eksik hesaplama yapıldığını ileri sürerek, bakiye kalıcı beden gücü kaybı zararı tahsili amacıyla Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurduğu ve Sigorta Komisyonunca davacının %15 maluliyet oranı üzerinden ve PMF Yaşam Tablosu uyarınca yapılan hesaplama sonucunda belirlenen 2.666,22-TL bakiye tazminat alacağı bulunduğu kabul edilerek ve taleple bağlı kalınarak, davacı lehine 2.500,00-TL tazminata hükmedildiği, hüküm altına alınan tazminatın 12/12/2014 tarihinde davacıya asıl alacak ve ferileri ile birlikte 3.140,00-TL olarak ödendiği ve ibraname alındığı, görülmekte olan davanın ise 08/02/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.2918 sayılı KTK’nın hem işletenleri hem de onların hukuki sorumluluğunu üzerine alan zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bağlayan ve emredici nitelikte olan 111.maddesinin 1.fıkrasında bu kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu belirtilmiş, 2.fıkrasında ise “tazminat miktarına ilişkin olupta yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldığın tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir” denilmiştir. Bu madde, ibranamenin iptali için zarar görene yetersizlik nedeniyle iptal hakkı tanımıştır. Somut olaya dönüldüğünde, son ibraname tarihi 25/11/2014, ödeme tarihi 08/12/2014 olup, görülmekte olan dava ise yasada belirtilen 2 yıllık hak düşümü sürenin geçirilmesinden sonra 08/02/2017 tarihinde açılmıştır. Ne var ki, bazı hallerde ortaya çıkan zarar kendi özel yapısı içerisinde sonradan değişme-gelişme eğilimi gösteriyor, zararı doğuran eylem ve işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, böyle hallerde zararın kapsamını belirleyecek husus gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz gerçekleşmiş olmayacağı için KTK’nın 111.maddesinde düzenlenen 2 yıllık süre bu değişen-gelişen durumun durduğunun veya ortaya kalktığının öğrenilmesiyle başlayacaktır. Gelişen-değişen durum olup olmadığı da hekim raporuyla belli bir açıklığa kavuşturulmalıdır. Ancak; kişisel başvuru sonucunda temin edilerek başvuru dilekçesine eklenen Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesince düzenlendiği anlaşılan 10/06/2016 günlü raporda her ne kadar davacının %46,2 oranında beden gücü kaybına uğradığı belirlenmiş ise de, söz konusu bu raporda trafik kazasına bağlı yaralanmaya ilişkin olarak yapılan tedavilerin ne zaman sona erdiği, bu yaralanmadan dolayı gelişen ve değişen bir durum olup olmadığı, varsa gelişen durumun hangi tarihte sona erdiği, diğer bir ifadeyle kesin maluliyet oranının hangi tarihte belirlenebileceği konularında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Gelişen ve değişen durum yoksa aynı yaralanmaya ve uğranılan bedensel zarara bağlı olarak farklı farklı heyetlerce verilen malüliyete ilişkin raporlarda malüliyet oranlarının farklı belirlenmesi maluliyetin arttığı anlamını taşımayacağından bu konunun öncelikle usulüne uygun şekilde açıklığa kavuşturulması gerekir. Bundan ayrı; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir.Somut olayda, Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 10/06/2016 günlü rapor hükme esas alınmış ise de, söz konusu raporu içeriği gözetildiğinde belirlemeye esas alınan yasal düzenlemeler açıklanırken,” 03/08/2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” ve 11/10/2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Sosyal Güvenlik Kurumu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği ” ekindeki “Meslekte Kazanma Gücünün Azalma Oranları Tespit Cetveli kapsamında ” dendiği, oysa belirlemenin az yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre değil; sadece kaza tarihi olan 14/04/2012 tarihinde geçerli bulunan 01/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre yapılması gerektiğinden ve bu nedenle söz konusu belirlemenin Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre mi, yoksa 11/10/2008 tarih 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlarak yürürlüğe giren Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre mi düzenlendiği hususu anlaşılamadığından, söz konusu raporun, yeterli ve geçerli bir rapor niteliği taşımadığı açıktır.Tahkim komisyonunca yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek; davacıya ait olan ve dava konusu trafik kazasından sonra yapılan ve fakat dosyaya yansımamış varsa diğer tedavi evrakları da temin edilerek, dosyanın bir bütün olarak yargılamanın tahkim yargılaması olduğu dikkate alınarak, üniversite hastanelerinin adli tıp ana bilim dalı öğretim üyeleri arasından seçilecek uzman bilirkişi heyetine gönderilerek, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri gözetilerek davacı da var olduğu ileri sürülen bedensel zararların 14/04/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, kaynaklanıyor ise trafik kazasına bağlı tedavinin ne zaman sonuçlandığı, diğer bir ifade ile kalıcı sakatlığın hangi tarihte oluştuğu, gelişen ve değişen bir durumun söz konusu olup olmadığı, davacının kalıcı beden gücü kaybı oranının ne olduğu konularında dosyada mevcut diğer raporların da gözetilmesi sonucunda düzenlenen denetlenebilir gerekçeler içeren bir rapor alınmadan, davacının yeniden tazminat talep etme hakkının bulunup bulunmadığı gözetilmeden ve belirlenecek duruma göre, KTK’nın 111.maddesinde düzenlenen hak düşümü süresinin geçirilip geçirilmediği değerlendirilmeden, davanın yazılı biçim ve gerekçeyle kabulüne karar verilmesi hali, HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında görüldüğünden davalı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince verilen kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Davalı … vekili yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 11/07/2017 gün ve 2017/İ.2248-2017/İHK.2489 sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem ve değerlendirme yapılmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.400,00-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin Sigorta Tahkim Komisyonunca yeniden yapılacak yargılama sonunda verilecek hükümle birlikte değerlendirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 11/04/2019.