Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/962 E. 2021/955 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/962
KARAR NO: 2021/955
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2017/4 E. – 2018/1173 K.
DAVA: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, dava dışı … isimli şahsın sevk ve idaresinde iken meydana gelen 01/11/2016 günlü tek taraflı trafik kazasında, araç içerisinde yolcu olarak bulunan vekil edeninin ağır biçimde yaralanarak bir ayağının kesildiğini, davalı sigorta şirketine yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) geçici ve kalıcı iş göremezlik zararı, tedavi gideri ve bakıcı gideri zararlarına karşılık olmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 01/12/2016 tarihinden işletilecek faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş; 17/09/2018 günlü talep artırım dilekçesi ile de, geçici iş göremezlik tazminatı, sürekli iş göremezlik tazminatı ve bakıcı gideri tazminatına ilişkin olmak üzere toplam istek miktarını 310.000,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; yetki itirazında bulunarak, davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasına karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı aracın, vekil edeni sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı olduğunu, görülmekte olan dava açılmadan önce davacı tarafça sigorta şirketine başvuruda bulunulmuş ise de, herhangi bir maluliyet raporu ibraz edilmediğinden talebin karşılanmadığını, dolayısıyla usulüne uygun bir başvuru bulunmadığından davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddi gerektiği, ayrıca geçici iş göremezlik, geçici bakıcı gideri ve tedavi giderine ilişkin taleplerinin trafik sigortası yeni genel şartları uyarınca teminat dışı olduğunu, sürekli bakıcı gideri zararının karşılanabilmesi için de öncelikle davacıda meydana gelen sürekli maluliyet oranının %70 olması gerektiğini, ayrıca maluliyet varlığı ve oranının tespiti ile yapılacak tazminat hesaplamasının da trafik sigortası genel şartlarına göre yapılmasını ve davacının araçta hatır için taşınması nedeniyle, hatır taşıması indirimi uygulanmasını istediklerini açıklayarak davaya karşı koymuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda , sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacının yaralanmasına bağlı olarak %34,2 oranında maluliyete uğradığı ve iyileşme süresinin de 9 ay olduğu, iyileşme süresi içerisinde davacının %100 malul sayılması nedeniyle de bakıcı ihtiyacı doğduğunun kabul edilmesi gerektiği benimsenmek suretiyle ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda her ne kadar davacının geçici iş göremezlik zararının 12.430,40-TL, sürekli iş göremezlik zararının 335.181,84-TL ve bakıcı gideri zararının da 15.736,00-TL olduğu anlaşılmış ise de, sigorta limitinin 310.000,00-TL olması karşısında davalının ancak bu limitle sorumlu tutulabileceği, tazminatlardan indirim veya mahsubu bulunan bir durum bulunmadığı, temerrüt tarihinin de 03/01/2017 olduğu açıklanarak; “1-Davanın kabulü ile 310.000,00 TL tazminatın 03/01/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; maluliyet raporu sunulmadan yapılan başvurunun, usulüne uygun bir başvuru niteliğinde olmadığı gözetilerek davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerektiği, ayrıca 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM Sigortası Genel Şartlarına göre maluliyete ilişkin belirlemenin Sakatlık Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporlarına İlişkin Mevzuat doğrultusunda alınacak sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi gerekirken, meslekte kazanma gücüne göre düzenlenen raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığı, ayrıca geçici iş göremezlik, tedavi gideri ve geçici bakıcı gideri tazminatının Trafik Sigortası Genel Şartlarına göre teminat dışında bırakıldığı hususu ile sürekli bakıcı gideri tazminatı talep edilebilmesi için maluliyetin en az %70 olması gerektiğinin düşünülmediği, gelirin hatalı belirlendiği ve hatır taşınması nedeniyle hüküm altına alınan tazminattan herhangi bir indirim yapılmamış olmasının da isabetli olmadığı hususlarına yöneliktir. Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir. 14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir. Somut olaya dönüldüğünde, taraflar arasında dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı şekilde başvuruda bulunulduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; başvuru sırasında bazı belgelerin ibraz edilmemiş olması halinde, başvurunun geçersiz olduğu diğer bir ifadeyle bu durumun başvuru şartının yerine getirilmemesi halini oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir. Az yukarıda açıklanan KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir. ” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. 2-01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile, trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” denmekte ise de; 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK’nun 98.maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup; 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile de, “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup, buna göre SGK 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nun 98.maddesi uyarınca tüm tedavi giderlerinden değil sadece söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Diğer bir ifadeyle SGK’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile, SGK’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.sayılı İçtihadı). Bu durumda, SGK’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceği gibi, anılan düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi kararı ile de iptal edildiği gözetildiğinde, bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararından ve bu dönemde kişinin %100 malul sayılacağına ve bakıcı ihtiyacı içerisinde olacağına ilişkin varsayımından hareketle, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına uygun şekilde düzenlenen aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı sigorta şirketinin bu zarar kalemlerine ilişkin olarak sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında da bir yanılgı bulunmamaktadır. 3-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelince; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle davacının, sigortalı araçta hatır için taşındığı, davalı sigorta şirketince somut olarak kanıtlanamadığı gibi, 26/03/2018 günlü duruşma oturumunda tanık olarak dinlenen …’in konuya ilişkin beyanı değerlendirildiğinde; yapılan taşımanın hatır taşıması niteliğinde olmadığının belirlenmiş bulunmasına ve davacının yaralanmasından kaynaklanan sürekli maluliyet oranının uzman bilirkişi heyeti tarafından kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenmiş olmasa da (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/03/2021 gün ve 2020/838 E., 2021/2453 K.sayılı içtihadında da işaret edildiği üzere) Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği İle Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelikte, maluliyet oranlarına ilişkin aynı cetvellerin kullanılarak belirleme yapılması nedeniyle, maluliyete ilişkin olarak ATK raporunun hükme esas alınmasında, ayrıca kaza tarihinde Arel Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu İnşaat Teknolojisi 4 Yıllık Programında 2.sınıf 3.yarıyıl öğrencisi olduğu anlaşılan davacının, hesap tarihinden 1,5 yıl sonra eğitimini tamamlayarak mezun olacağı, sonrasında askere gideceği ve askerden döndükten sonra uzman olduğu alanda 24 yaşından itibaren çalışmaya başlayabileceği, mezun olduğu çalışma alanına göre de kazancının bu tarihten sonra yasal asgari ücretin 2 katı olabileceği yönündeki varsayıma dayalı hesap yönteminde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin yerinde olmayan tüm istinaf başvurularının esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 21.176,10-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, istinaf yasa yoluna başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL maktu ve 5.245,00-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının düşümü ile kalan 15.886,70-TL harcın davalı sigorta şirketinden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine; 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 361. gereğince, tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/06/2021