Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/876 E. 2021/687 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/876
KARAR NO : 2021/687
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2019
NUMARASI : 2014/1370 E. – 2019/61 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkilinin eşi …’nın kendisinin sevk ve idaresindeki …plakalı motorsikleti ile … idaresindeki tescilsiz motosikletin çarpışması sonucunda …A’nın yaşamının yitirdiğini, eşini kaybeden müvekkilinin desteğinden yoksun kaldığını, karşı sürücü …’ın kullandığı tescilsiz plakasız motosikletin kusurundan dolayı ödenmesi gereken tazminat miktarının muhatabının … olduğunu, dava öncesinde …na müracaat edildiğini 20/06/2011 tarihinde 4,539 TL kısmi tazminat alındığını, bunun müvekkilinin zararının ve mağduriyetinin karşılamayacağını bu nedenle şimdilik 200 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıya müracaat tarihiden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı vekili; Davalının müvekkili …na müracaat ettiğini, müracaat neticesinde davacı tarafa 20/06/2011 tarihinde 4,539 TL ödeme yapıldığını, tazminat ödemesine istinaden ilgili ibranamenin davacı tarafından imzalandığını, 2918 sayılı K.T.K’nun 109. maddesi uyarınca iki yıllık zamanlaşımı süresi içinde açılmayan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda “İddia, savunma, alınan bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davacının eşinin 19/08/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle yaşamını yitirdiği, davacıya 20/06/2011 tarihinde davalı … Hesabından 4539TL ödeme yapıldığı ve davacı tarafından 15/06/2011 tarihli ibraname verildiği, bu ibranamenin içeriğine göre davacının davalı … Hesabından aldığı bu tazminat karşılığında artık hiçbir alacağının kalmadığını tasdik ve beyan ettiği ve davalıyı ibra ettiği, tazminatın 20/06/2011 tarihinde ödendiği, davacının bu davayı 29/08/2014 tarihinde açarak ölüm nedeniyle uğradığı zararın daha fazla olduğunu ileri sürerek tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 111. Maddesinde “Bu kanunla düzenlenen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” biçiminde düzenleme getirilmiştir. Tüm dosya kapsamında ibranamenin düzenlendiği tarihten itibaren iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığından hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “1-Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,” karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf nedenleri: Hak düşürücü süre gerçekleşmediği halde, davanın bu nedenle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
İstinaf edenin sıfatı ile istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede:
Dava,belirsiz alacak davası olarak açılmış olan bakiye destekten yoksunluk tazminatı talebine ilişkindir.
Davacının eşinin 19/08/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaşamını yitirdiği, davacının daha önce dava konusu kaza nedeniyle davalı … Hesabına başvuru yaptığı ve davacıya 20/06/2011 tarihinde davalı … Hesabından 4.539,00 TL destekten yoksunluk tazminatı ödemesi yapıldığı ve davacı tarafından davalıya 15/06/2011 tarihli ibraname verildiği, davacının ödenen tazminatın yetersiz olduğu gerekçesiyle iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
1- Mahkemece, hüküm sonuç kısmında verilen kararın her ne kadar kesin olduğu belirtilmişse de dava mahiyeti gereğince belirsiz alacak davası niteliğinde olup; bu tür davalarda miktar itibariyle kesin karar verilemeyeceğinden, kararın istinaf kanun yoluna açık bulunduğunun kabulü ile istinaf incelemesinin yapılması gerekmiştir.
2-2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinde “Bu kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak 2 yıl içinde iptal edilebilir.” hükmü yer almaktadır. Bu iki yıllık süre hak düşürücü süre niteliğinde olup, kendiliğinden dikkate alınması yasal zorunluluktur.
Somut olayda davacının uğradığı destekten yoksunluk zararın tazmini amacıyla davalı … Hesabına başvurulduğu, davalı tarafından bu isteğin değerlendirilmesi sonucunda davacıya davalı tarafından 20/06/2011 tarihinde 4,539 TL ödeme yapıldığı ve davacı tarafından davalıya 15/06/2011 tarihli ibraname verildiği anlaşılmaktadır.Dosya kapsamından davacının, yapılan ödemenin yetersiz bulunduğu gerekçesiyle ilk olarak aynı konuda davalı hakkında Adana 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2013/327 E. sayılı dava dosyası ile 03/05/2013 tarihinde dava açıldığı, ancak takip edilmediğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve davacı vekilinin kabulünde de bulunduğu gibi, kararın 15/11/2013 tarihinde kesinleştiği; iş bu eldeki davanın ise 10/09/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Davacı tarafından verilen ibraname tarihi 15/06/2011 olup, geçersizliğini gerektiren başkaca bir neden bulunmamaktadır. İlk davanın açıldığı 03/05/2013 tarihinde 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinde yer alan iki yıllık hak düşürücü süre dolmamıştır. Ne var ki, HMK 150. maddesinin yedinci bendinde yer alan “(7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır.” şeklindeki hüküm gereğince daha önce açılmış bulunan Adana 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2013/327 E. sayılı davadaki talep hiç yapılmamış sayılacağı gibi, hak düşürücü süreler yönünden sürenin kesilmesi veya durması da hukuken söz konusu olmadığından, bu ilk davanın 10/09/2014 tarihinde açılan eldeki davaya herhangi bir etkisinden de söz edilemeyeceğinden, eldeki davada, ibranamenin düzenlendiği 15/06/2011 tarihinden itibaren 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi gereğince işleyen 2 yıllık hak düşürücü sürenin, eldeki davanın açıldığı 10/09/2014 tarihinde dolduğu, başka bir ifade ile eldeki davanın hak düşürücü sürenin dolmasından sonra açıldığı anlaşıldığından, mahkemece davanın bu nedenle ret edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin aksine ilişen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü sürenin geçirilmesinden sonra açılması nedeniyle, mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle HMK m. 353/1-b/1 uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından, istinaf yasa yoluna başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40 TL’nin düşümü ile kalan 14,90 TL harcın bu davacıdan alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA,
3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.361/1 hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/04/2021