Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/834 E. 2021/1057 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/834
KARAR NO: 2021/1057
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2018
NUMARASI: 2017/973 E., 2018/969 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 06/11/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete sigortalı … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 14/06/2017 tarihinde …”e ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına göre araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunu, … plaka sayılı aracın 15/12/2016-2017 vade tarihli … nolu zorunlu mali mesuliyet poliçesi ile davalıya sigortalı olduğunu, davalı hasarın tamamından ve değer kaybından poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, kaza akabinde hasarın tespiti amaçlı ekspertiz atandığını ve aracın tamir bedeli olarak KDV dahil 6.473,48-TL tespit edildiğini, yapılan ekspertize rağmen davalının tamir bedelini ödemekten imtina ettiğini, davalı sigorta şirketine hasar bedelinin ve değer kaybı alacağının temlik alan tarafına ödenmesi için 18/09/2017 tarihinde başvuru yapılmışsa da bu davanın açıldığı güne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalının 28/09/2017 tarihinde temerrüde düştüğünü, …’in davalı sigorta şirketinden alacağının BK.nun183. ve devamı maddeleri gereği hukuka uygun olarak ve şekil şartlarını da sağlamak suretiyle alacağın temliki yoluyla müvekkiline devrettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kalmak kaydıyla şimdilik 3.300,00-TL hasar bedeli ile 100,00-TL değer kaybı bedelinin ve 250,00-TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihi olan 28/09/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının tespiti, kusur oranını belirlenmesi sonrasında da araçta meydana gelen değer kaybının tespitinin gerekli olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek ile birlikte davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybının hesaplamasında 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni trafik poliçesi genel şartlarının ekinde yer alan değer kaybı hesaplama tablosunun kullanılması gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, getirilen yeni düzenlemeye göre aracın cıvatalı parçalarında yapılan değişim veya onarımların araçta değer kaybına sebep olmayacağının kabul edilmekte olduğunu, temerrüt tarihinden itibaren faiz talebinin müvekkili sigorta şirketi yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “her ne kadar davacı dilekçesinde gösterdiği gerekçelerle dava açmış ise de davanın esasını teşkil eden “davalı sigorta şirketlerinin sigortalısının kusur durumu ve istenebilecek tazminat tutarının tespiti” talebi bakımından mahkememizce istenebilecek miktarın tespiti ve trafik kazalarında kusur alanında uzmanlık gerektiren bir konu olması nedeniyle bilirkişi incelemesi hususunda ara karar oluşturup, ara karada bilirkişi görevlendirilip bilirkişi için gerekli olan masraf bakımından kesin süre verilmesine karşın bu süre içinde giderin tamamlanmamasından dolayı inceleme yapılamamış ve verilen ihtarat gereği davacı taraf bu delille dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığından ve dava bu şekilde ispat olunamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, verilen karar süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; ara karar gereği bilirkişi ücretinin UYAP sistemi üzerinden yatırılması için işlem yapıldığını, ancak İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinde aynı esas sayılı ve davacısı aynı olan bir dosyaları daha bulunduğu için bilirkişi ücretinin sehven 24/05/018 tarihinde İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/973 esas sayılı dosyasına yapıldığını, bilirkişi ücretinin sehven başka bir dosyaya yatırılması nedeniyle kesin süreye uyulmadığını, davayı uzatma amaçlarının olmadığını, dava konusu kazanın gerçekleştiği ve bu kaza sonrası yapılan onarıma ilişkin faturalar, ekspertiz raporları, resimlerin dava dosyasında mevcut olduğunu, davanın ispatlanamadığından bahsedilemeyeceğini, verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede;Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasar bedeli ile araç değer kaybı zararının temliken tahsili isteğine ilişkindir. Davaya konu kazanın, davalıya ZMMS ile sigortalı ve dava dışı … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 14/06/2017 tarihinde dava dışı …’e ait … plakalı araçla çarpışması ile oluştuğu; kazada … plakalı aracın hasarlandığı; hasarlanan araç maliki dava dışı …’in aracının hasarlanmasından doğan alacağını davacıya temlik ettiği, davacının da bu temliknameye dayanarak bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Somut olayda davacı taraf, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.300,00-TL hasar bedeli ile 100,00-TL değer kaybı zararı ve 250,00-TL ekspertiz ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili davalı tarafa ait aracın neden olduğunu ileri sürdüğü trafik kazası sonucunda, vekil edeni şirkete ait aracın hasarlandığını, değer kaybına uğradığını ileri sürmekte olup, dava dilekçesinde diğer delilleri yanında bilirkişi incelemesine dayanmıştır. Görülmekte olan dava bakımından, davalı tarafın kusuru oranında hasar bedeli ve değer kaybı zararından sorumlu olacağı açıktır. Kusur ve hasar bedeli ve değer kaybı zararının ne olduğunun tespiti, uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi de kural olarak gereklidir. Mahkemece bu gereklilik görülerek 18/04/2018 tarihli ilk celsede, “uyuşmazlık teknik çözümü gerektirdiğinden dava konusu olayla ilgili kusur tespiti, hasar bedeli ve tazminat miktarının belirlenmesi için davacı aracının modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi gibi hususlar gözönünde bulundurularak kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki fark (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi) hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor için dosyanın bilirkişiye verilmesine, bilirkişi için 800 TL ücretin davacı vekili tarafından 2 haftalık sürede yatırılmasına, kesin sürede yatırmazsa bilirkişi delilinden vazgeçmiş kabul edileceği açıklanmış ve bu konuda gerekli ihtaratın yapıldığı bildirilmiş ise de, aynı günlü oturumda belirlenen 10, 11, 12, 13 nolu ara kararlarının yerine getirilmesinden sonra, dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 94.maddesi uyarınca, kesin süreye ilişkin ara kararlarının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlemlerin neler olduğunun ve her bir iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca, verilecek sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması; davaların uzamasını ve uzatılmak istenmesini engellemek amacıyla getirilen kesin süre kuralının amacına uygun olarak kullanılması ve davanın reddi için bir araç sayılmaması gerekir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 31/05/2017 gün 2016/13614 E.-2017/6158 karar sayılı emsal içtihadı) Dosya kapsamından, davacının, davacısı aynı olan bir dosyaları daha bulunduğu için bilirkişi ücretinin sehven 24/05/018 tarihinde İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/973 esas sayılı dosyasına yapıldığı, bilirkişi ücretinin sehven başka bir dosyaya yatırılması nedeniyle kesin süreye uyulmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, kesin mehilli ara kararında, kesin mehilin ne zaman başlayacağı konusunda da bir açıklama bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, kesin mehlin derhal mi yoksa eksik olduğu belirlenen belgelerin gelmesinden sonra mı başlayacağı belirtilmemiştir. Bu durumda, mahkemece verilen kesin mehilin yasanın aradığı amaca uygun şekilde verilmiş bir mehil olmadığı, alınacak bilirkişi raporunun görülmekte olan dava bakımından yeterli olamayabileceğinden, dolayısıyla davacı tarafın bilirkişi ücretini yatırmamış olmasının davanın uzamasına sebep olmadığı da açık olup; mahkemece, usulüne ve amacına uygun olmayan bir biçimde kesin süre verilerek, bilirkişi incelemesi yapılabilmesi için yatırılması gereken giderinin yatırılmadığından ve dolayısı ile de davanın kanıtlanamadığından bahisle, hatalı işlem ve değerlendirmeler sonucunda, davanın reddine karar verilmesi hali, HMK.nın 353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/10/2018 tarih ve 2017/973 E., 2018/969 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir hüküm kurulmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan diğer istinaf yargılama giderlerinin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi..24/06/2021