Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/802 E. 2021/834 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2019/802
KARAR NO : 2021/834
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI: 2018/282 E. – 2018/752 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeni sigorta şirketi nezdinden ZMM sigortalı bulunan, davalı şirkete ait … plaka sayılı aracın neden olduğu 30/07/2016 günlü maddi hasarlı trafik kazası sonucunda hasarlanan, … plaka sayılı araçlar için 3.kişi hak sahiplerine toplam 9.500,00-TL hasar ödemesi yapılmak zorunda kalındığını, müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün kaza yerini terk etmesi nedeniyle alkol ve ehliyet belirlemesi yapılamadığını, dolayısıyla sigortalıya rücu şartlarının oluşması nedeniyle davalı sigortalı aleyhine icra takibine geçildiğini, takibin itiraz üzerine durduğunu belirterek haksız itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında özetle; yetki itirazında bulunarak, 30/07/2016 günlü trafik kazasına karıştığı belirtilen … plaka sayılı araç, vekil edeni şirket adına kayıtlı ise de; söz konusu aracın … isimli şahsa 27/07/2016-11/08/2016 tarihleri arasında kiralandığını, bu nedenle müvekkilinin işleten sıfatı bulunmadığını, ayrıca araç sürücüsünün yokluğunda düzenlenen kaza tespit tutanağına dayanılarak tüm kusurun sigortalı araç sürücüsünde olduğunun da kabul edilemeyeceğini, kusur durumunun bilirkişi marifetiyle araştırılıp belirlenmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; rücu şartlarının oluşmadığına ilişkin değerlendirmenin hatalı olduğu, kabule göre de davalı vekili yargılamanın hiçbir aşamasına ve tek bir celsesine katılmadığı halde, davalı taraf yararına vekalet ücreti takdir edilmesinin de isabetsiz bulunduğu, ayrıca davalı tarafın yetki itirazı üzerine mahkemece verilen 28/02/2018 gün ve 2017/594 E., 2018/111 K.sayılı ilamla davalı taraf yararına vekalet ücreti takdir edilmiş olduğu gözetildiğinde; vekil edeni aleyhine iki kez vekalet ücreti belirlemesi yapıldığının da anlaşılacağı, bu şekildeki vekalet ücreti belirlemesinin haksız bir uygulama olduğu düzeltilmesi gerektiği hususlarına yöneliktir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-Dava, ZMM sigorta sözleşmesinden kaynaklanan ve itirazın iptali şeklinde sigortalı aleyhine açılan rücuan tazminat isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, sigortacı, 2918 sayılı KTK’nun 95/2 maddesi uyarınca; tazminat yükümlüğünün azaltılmasına ve kaldırılmasına ilişkin hallere 3.kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Bu rücu hakkı, kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacı, bu hakka dayanarak kendi sigortasına dönebilmesi kuralından kaynaklanmaktadır.Kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMM Sigortası Genel Şartları’nın 4/b maddesi uyarınca; kazanın ehliyet belgesine sahip olmayan kişi tarafından kullanıldığı sırada meydana gelmesi halinde sigortacı 3.kişinin zararını ödedikten sonra kusuru oranında sigortalısına rücu edebileceği gibi, genel şartların 4/c maddesi hükmü gereğince tazminatı gerektiren olay, aracın uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce, alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelmesi halinde sigortacının, sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, 30/07/2016 tarihinde saat 02.45’te düzenlenen maddi hasarlı kaza tespit tutanağında; davalıya ait araç sürücüsünün firari olduğu ve tespit edilemediği, bu aracın … plaka sayılı araçlara çarptığı, kazanın bu şekilde meydana geldiği açıklanmıştır.Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya ait araç sürücüsünün, olayda tam kusurlu olduğunu ve olay yerini terk ettiğini belirterek sigortalısından rücuan tazminat talebinde bulunmuştur. Oysa ZMM sigortasında; olay yerinde bulunmamak, ağır kusur ve kasıt dışında olayda tamamen kusurlu olmak tek başına sigortalısına rücu hakkı vermez.ZMM Sigortası Genel Şartlarının 4/f bendinde düzenlenen halin değerlendirilebilmesi için de kazanın bedensel bir zarara neden olması gereklidir.Hal böyle olunca eldeki davada davacı sigortacı, davalıya ait aracın olay anındaki sürücüsünün kim olduğunu, bu sürücünün yeterli ehliyetnameye sahip bulunmadığını veya alkollü olduğunu somut delillerle kanıtlayamadığına göre; mahkemece sadece olay yerinde bulunmamak ve tam kusurlu olmak nedeniyle sigortalıya rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının reddi gerekmiştir.2-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelince; 6100 sayılı HMK’nun 323/1-ğ bendi hükmü gereğince; vekille takip edilen davalarda, takdir olunacak vekalet ücreti yargılama giderleri arasında sayılır. Aynı Kanunun 330/1 maddesinde de vekille takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekalet ücreti taraf lehine hükmedilir, denilmektedir. Bu hükümler ile AAÜT ‘sinin “Ücretin Tümü Hak Etme” başlıklı 5/1 maddesindeki “Hangi aşamada olursa olsun dava ve icra takibine kabul edilen avukat tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır” şeklindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, yargılama giderlerinden olan vekalet ücretine hükmedilebilmesi için bir duruşmaya katılma veya bir dilekçe verme yeterli olup, somut olayda davalı taraf vekilinin, davaya karşı cevap dilekçesi sunmuş olduğu anlaşıldığına göre; davalı tarafın yargılamada vekille temsil edildiği kabul edilerek, redle sonuçlanan davada davalı taraf yararına vekalet ücreti takdir edilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bundan ayrı mahkemece daha önce verilen 28/02/2018 gün ve 2017/594 E., 2018/111 sayılı kararı Dairemizin 10/05/2018 gün ve 2018/1043 E., 2018/500 K.sayılı ilamı uyarınca kaldırılmış olduğu gözetildiğinde; ilk derece mahkemesinin kaldırma kararına konu ilam, sonuçları itibariyle ortadan kalkmış olup, mükerrer bir vekalet ücreti belirlemesi yapıldığından da söz edilemeyeceğine göre; davacı vekilinin bu yönlere ilişen istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm istinaf başvurularının HMKm.353/1-b/1 hükmü uyarınca esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, istinaf yasa yoluna başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL’nin düşümü ile kalan 14,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine; 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2021