Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/795 E. 2021/576 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/795
KARAR NO : 2021/576
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI: 2016/950 E.- 2018/1098 K.
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 25/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava açan dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmayan araç ile seyir halinde iken 22 yaşında olan müvekkil … sevk ve yönetimindeki motosiklete çarpması neticesinde davacının % 24 oranında malul hale geldiğini, meydana gelen çift taraflı trafik kazasında araç sürücüsü … tam kusurlu olup müvekkiline atfedilecek kusur bulunmadığını beyanla, bilirkişi incelemesi neticesinde belirli hale gelecek zarar miktarı dikkate alınarak talepleri genişletilmek üzere fazlaya ilişkin hakları ve munzam zarardan kaynaklanan hakları saklı kalmak kaydıyla 2.500 TL maluliyet tazminatı, 500 TL geçici bakıcı gideri, 500 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 3.500 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiş, müteakip 23/07/2018 tarihili dilekçesi ile 1.575,84-TL geçici iş göremezlik dönemine ait maddi tazminatının, 17.802,09-TL sürekli iş göremezlik maddi tazminatının ve 644,16-TL bakıcı tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir.Davalı vekili cevaplarında özetli; olay tarihinde yürürlükte olan yasa maddeleri TTK’nın 1268. ve KTK’ nın 109. maddeleri ile Sigorta Genel Şartları’nın C.8 maddesi uyarınca davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, 24/09/2008 tarihinde trafik sigorta poliçesi bulunmayan aracın karıştığı kaza sonucunda motosiklette sürücüsü olarak bulunan davacı …’in malul kaldığını, bu kazadan dolayı sorumluluklarının davacının kusuru oranında olmak üzere, yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 125.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığını, gerçek zararın belirlenebilmesi için konusunda uzman kişiler tarafından bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, dava dilekçesinin incelenmesinde “Geçici iş göremezlik” ile “Kazanç kaybı”na ilişkin bir talebin olup olmadığının anlaşılamadığını ancak bu kalemlere ilişkin bir talep söz konusu ise bu taleplere itiraz ettiklerini, hesaplanan tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, olay ”haksız fiilden” kaynaklandığından, davacının hükmedilecek tazminat bedeline ”avans faizi” uygulanması talebinin haksız olup reddinin gerektiğini beyanla, maluliyet oranının tespiti açısından Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına, kazanç kaybı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddine karar verilmesini, talep ve beyan etmiştir.Açılmış olan dava üzerine ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; dava dışı araç sürücünün %25 kusuru ile meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının %9,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve geçici iş göremezlik süresinin 12 aya kadar uzayabileceği, bakıcıya ihtiyaç duyulan sürenin 4 ay olduğu ve bu suretle davacının geçici iş göremezlik dönemine ait maddi tazminatının 1.575,84-TL, sürekli iş göremezlik maddi tazminatının 17.802,09-TL ve bakıcı gideri tazminatından oluşan maddi tazminatının 644,16-TL olduğu, davalı … hesabının bu miktarları tazminle mükellef olduğu kanaatiyle davanın kabulüne, 17.802,09-TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı tazminatın, 1.575,84-TL geçici iş göremezlikten kaynaklı tazminatın, 644,16-TL bakıcı giderinden kaynaklı tazminatın davalıdan temerrüt tarihi olan 17/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş, ilk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin istinaf nedenleri: KTK 97. maddesi gereğince davadan önce başvuru yapılması dava şartının gerçekleşmediğine, usulüne uygun maluliyet raporu alınmadığına, geçici iş göremezlik zararının sorumlulukları kapsamında olmayıp SGK’nın sorumluluğunda olduğuna, ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığına, mütefarik kusur indirimi hususunun mahkemece değerlendirilmediğine, faiz başlangıç tarihinin hatılı belirlendiğine ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfat ve istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede:Dava, trafik kazasından kaynaklı geçici ve sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı istemine ilişkindir.Dava konusu kazanın, davacının sürücüsü olduğu … plakalı motosiklet ile dava dışı sürücü … kullandığı ve ZMMS bulunmayan … plakalı otomobilin 24/09/2008 tarihinde çarpışması sonucunda meydana geldiği; kazada davacı sürücünün yaralandığı anlaşılmaktadır.Kaza 24/09/2008 tarihinde meydana geldiğinden ve eldeki davada 31/08/2016 tarihinde açıldığından eldeki davaya bu tarihlerde yürürlükte bulunan yasal hükümlerin uygulanması gereklidir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14. ve … Yönetmeliğinin “Hesaba Başvurulabilecek Haller” başlıklı 9.maddesi; ”Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için …’na başvurulabilir.” şeklinde düzenlemesi gereğince davalıya husumet yöneltilmesi mümkündür.1-)2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir.14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir.Somut olaya dönüldüğünde, taraflar arasında dava açılmadan önce …na yazılı şekilde başvuruda bulunulduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; başvuru sırasında bazı belgelerin ibraz edilmemiş olması halinde, başvurunun geçersiz olduğu diğer bir ifadeyle bu durumun başvuru şartının yerine getirilmemesi halini oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.Az yukarıda açıklanan KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir. ” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır.Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.2-)Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Adli Tıp Anabilim Dalının 17.01.2018 tarihli raporunda; Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü esas alınarak davacının maruz kaldığı trafik kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının %9,3 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin (12) ay olduğu, bakıcıya ihtiyaç duyduğu sürenin (4) ay olduğu bildirilmiş olup, tazminat hesabının da bu rapor esas alınmak suretiyle yapıldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre maluliyete ilişkin raporların, haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak (-ancak Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmesi teknik olarak mümkün olmadığından bu dönem için de yine 11 Ekim 2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uygulanmalıdır-) düzenlenmesi gerekir.Yine haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde malûliyetin varlığı ve oranına ilişkin belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan alınması mümkün bulunduğundan, mahkemece maluliyet yönünden Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Adli Tıp Anabilim Dalınca düzenlenen 17.01.2018 tarihli rapora göre karar verilmiş olmasında herhangi isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. 3-)01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile, trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” denmekte ise de; 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK’nun 98.maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup; 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile de, “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup, buna göre SGK 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nun 98.maddesi uyarınca tüm tedavi giderlerinden değil sadece söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Diğer bir ifadeyle SGK’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile, SGK’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.sayılı İçtihadı). Bu durumda, SGK’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceği gibi, kaza tarihi itibariyle de anılan hükümlerin uygulanması mümkün bulunmadığından, bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararından, davalı … Hesabının sorumlu bulunması nedeniyle, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının reddi gerekmiştir.4-)Davalı vekilinin hatır taşıması ve koruyucu tertibat kullanmamaya yönelik mütefarik kusra ilişkin bir değerlendirme yapmadan karar verilmesi yönündeki istinaf itirazına gelince;6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.Somut olayda motosiklet sürücüsünün kask takması zorunluluğu bulunmakla birlikte dizlik gibi diğer koruyucu ekipman kullanması zorunlu bulunmamaktadır. Davacının maluliyetine neden olan yaralanmaları kask takmama ile ilgili bulunmadığı gibi, davalı tarafından böyle bir iddia da ileri sürülmemiştir. Diğer koruyucu ekipman yönünden ise yasal zorunlululuk söz konusu olmadığından bu hususun mütefarik kusur olarak kabul edilmesi ve tazminattan bu sebeple indirim yapılması mümkün bulunmadığı gibi, motosiklet sürücüsü olan davacı yönünden hatır taşıması da söz konusu olamayacağından, davalı vekilinin bu yönlere ilişen istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.5-)Davalı vekilinin ıslah ile artırılan kısmın zamanaşımına uğradığına ilişkin istinaf itirazına gelince; Dava konusu kaza 24.09.2008 tarihinde gerçekleşmiş olup söz konusu kaza sebebiyle ceza zamanaşımı 8 yıldır. Eldeki dava 31/08/2016 tarihinde açılmış olup zamanaşımı süresi dolmadan açılmıştır. Dava HMK 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açılmış olduğundan tüm alacak için zamanaşımı kesilmiştir. Sonradan artırılan kısım ıslah mahiyetinde olmayıp, bedel artırım niteliğinde bulunduğu gibi, ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğine rağmen zamanaşımı itirazında bulunmadığı da anlaşıldığından, davalı vekilinin artırılan kısmın zamanaşımına uğradığına ilişkin istinaf itirazının reddi gerekmiştir.6-)Mahkemece davalının 17/02/2016 tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince ihdas edilen Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 15. maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte …nın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davalı … Hesabının sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte …’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır.(Yargıtay 17. HD.nin 10/07/2020 gün ve 2020/1836 E-2020/4711 K sayılı kararı)Eldeki dava 31/08/2016 tarihinde açılmış olup, davacı tarafından dava açılmadan önce 16.08.2016 tarihinde davalıya başvuru yapıldığı anlaşıldığından, davalı, başvuru tarihi olan 16/08/2016 tarihi itibariyle temerrüde düşmüş olduğundan, davacı ancak bu tarih itibariyle faiz isteyebileceğinden mahkemece bu tarihten daha öncesi olan 17/02/2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi isabetsiz ve davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı kısmen yerinde ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmemektedir.Hal böyle olunca, dosyadaki bilgi ve belgelere, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporları kapsamına, mahkemenin az yukarıda açıklanan ve kabul edilen istinaf itirazı dışındaki kabulünde ve gerekçesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinaf incelemesine konu kararının 6 nolu bentte açıklanan nedenlerle HMK m. 353/1-b/2 maddesi gereğince kaldırılmasına, kaldırma gerekçesine göre faiz başlangıç tarihinin 16/08/2016 tarihi olarak düzeltilmesi suretiyle esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/12/2018 gün ve 2016/950 E.- 2018/1098 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b/2 uyarınca kısmen KABULÜNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuru sırasında davalı tarafından peşin olarak yatırılan nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan diger giderlerin ise takdiren davalı üzerinde BIRAKILMASINA,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/10/2018 gün ve 2016/950 E. – 2018/1098 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,6-Davanın KABULÜ ile, 17.802,09 TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı tazminatın, 1.575,84 TL geçici iş göremezlikten kaynaklı tazminatın, 644,16 TL bakıcı giderinden kaynaklı tazminatın davalıdan temerrüt tarihi olan 16/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte TAHSİLİ ile davacıya VERİLMESİNE,-Tahsilde tekerrür olmamak üzere alınması gereken 1.367,70 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harç ve 57,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.281,50TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,-Davacı tarafça yapılan 29,20TL başvuru harcı, 29,20TL peşin harç, 57,00TL ıslah harcı, 1.200 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 208,00 TL olmak üzere toplam 1.523,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.402,65 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,-Yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde ilgilisine İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/03/2021