Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/75 E. 2021/141 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/75
KARAR NO: 2021/141
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI : 2014/791 E. – 2018/331 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİH: 28/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili; 22.01.2014 tarihinde müvekkili …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile seyir halinde iken arkadan gelen aracın çarpması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refuje çarparak devrildiğini, bu kaza sonucunda yaralanmak ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda kaza tespit tutanağına göre müvekkilinin ifadesinin dahi alınmadan sadece tek taraflı trafik kazası olarak ve müvekkilinin asli ve tam kusurlu olarak gösterildiğini, bu raporu kesinlikle kabul etmediklerini, müvekkiline bir aracın çarptığını bu nedenle kaza yaptığını ancak çarpan aracı tespit edilemediğini, bununla ilgili olarak Köyceğiz CBS’ce 2014/162 soruşturma numarası ile yapılan kovuşturmanın devam ettiğini belirterek, toplamda 2.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili; Davacı tarafça T.M.K. 6. md.si uyarınca, dava konusu olayın plakası tespit edilemeyen aracın kusurundan kaynaklandığını ispat etmesinin zorunlu olduğunu, dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere, dava konusu olayda, davacı tarafın da müterafik kusuru olduğunu, müterafik kusurun varlığı durumunda, hesaplanacak tazminatta, müterafik kusur oranı kadar indirim yapılması gerektiğini, aleyhlerine karar verilmesi halinde, …nın sorumluluğunu gerektiren aracın kusur oranı dahilinde kaza tarihindeki Zorunlu Mali Mesuliyet ( Trafik) poliçesindeki teminat limitini aşamayacağını beyanla davanın reddini talep etmiştir.Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonunda “Dava; cismani zarar nedeniyle açılan maddi tazminat davasıdır. Meydana gelen kazada kusur durumunun tespitine yönelik dosyada mübrez 17/11/2016 tarihli bilirkişi raporu ve dahi Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 13/11/2017 tarihli raporunda kaza sonrası alınan beyanlar ve kaza tespit tutanağı incelenmekle olayın meskun mahal dışında, gece vakti, yüzeyi kuru asfalt kaplamalı yolda meydana geldiği sabit olup, yolun iki şeritli olarak bölünmüş, emniyet şeritli, yaya yolu bulunan yol olduğu ayrıca kaza noktasına 10 metre mesafede keskin viraj işaretli trafik levhasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı tarafça kazanın oluşumuna plakası tespit edilemeyen ve davacının kullanmakta olduğu motosiklete arkadan çarparak yaralanmasına sebebiyet veren bir başka aracın bulunduğu ifade edilmekte ve Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce alternatifli bir kusur durumu tespiti yapıldığı ifade edilmekte ise de dosyada mübrez resmi belge niteliğini taşıyan kaza tespit tutanağı kapsamında hasıl olan kanaate göre davacının keskin viraja yaklaşırken hızını azaltmayarak 10 metre mesafe kala direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda yolun ortasında bulunan refüje çarparak kazanın meydana geldiği, bu minvalde davacının kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu bulunduğu kabul edilmiştir. Davacı tarafın kaza tespit tutanağının tanzimine yönelik itirazı nezdinde mevcut iddiayı destekler nitelikte dosyada somut ve kesin bir delil bulunmayışı keza tutanağın resmi nitelik taşıdığı dikkate alınarak ve davacının kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek haksız fiil temelinde davalıya atfı kabil kusur bulunmamakla sübut bulmayan davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle “(1)Davanın REDDİNE,” karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi tarafından davanın reddine dair karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekilinin istinaf nedenleri:Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının çelişkileri giderilmeden, alternatif durumlar değerlendirilmeden hüküm kurulmuş olmasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.İstinaf edenin sıfat ve istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede:Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar kapsamında maddi tazminat isteğine ilişkindir. Dosyada mevcut 22.01.2014 tarihli Kaza Tespit Tutanağında … plaka sayılı motosiklet sürücüsü olan davacının, orta refüje motosikletin ön kısmıyla çarptığı, KTK m.53/1-b bendi gereği aracın hızını yol koşullarına ve aracın teknik özelliğine göre ayarlamama nedeniyle kusurlu bulunduğu belirtilmiştir.Mahkemece alınan 22.12.2016 tarihli Bilirkişi Raporunda ise davacı sürücünün ifadesinde yer alan bilinmeyen aracın varlığına kanaat gerektiren bir bilgi yahut belgenin dosyada yer almaması gerekçe gösterilerek tüm kusur davacıya verilmiştir. Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 13.11.2017 tarihli raporunda ise alternatifli kusur dağılımı yapılarak, kazanın kaza tespit tutanağında belirtilen şekilde motosikletlinin direksiyon hakimiyetini kaybederek olayın meydana geldiği kabulünde ; Sürücü … sevk ve idaresindeki motosikleti ile yola gereken dikkatini verip virajlı ve eğimli yol bölümünde hızını yeterince azaltarak müteyakkız bir şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip sevk ve idare hatası ile direksiyon hakimiyetini kaybederek yol dışı kaldığı kazada asli kusurlu olduğu; kazanın Motosiklet sürücüsünün ifadesinde belirttiği şekilde gerisinden gelen ve tespit edilemeyen aracın arkasından çarpması ile olayın meydana geldiği kabulünde ise Sürücü … sevk ve idaresindeki motosikleti ile bölünmüş yol üzerinde seyir halinde iken gerisinden gelen ve tespit edilemeyen aracın arkasından çarpması neticesi aracının kontrolünü kaybedip yol dışı kaldığı kazada atfıkabil bir kusuru bulunmadığı, tespit edilemeyen araç sürücüsü sevk ve idaresindeki aracı ile ilerisinde seyir halinde olan motosikletliyle takip mesafesini koruyarak kontrollü ve tedbirli bir şekilde seyretmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip takip mesafesini korumayarak arkadan çarptığı olayda asli kusurlu olduğu bildirilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, hükme esas alınan kaza tespit tutanağı, uzman bilirkişi ve ATK Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen rapordaki belirleme ve değerlendirmelerin dosyaya ve oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesine, davacının kazaya plakası ve niteliği belirlenemeyen bir aracın arkadan çarptığı iddiasını ispat edememiş olmasına, mahkemece anılan raporlar esas alınarak karar verilmiş olmasına, davalının sorumluluğunun kusur sorumluluğu olmasına ve mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b/1 uyarınca esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak alındığı anlaşılan 35,90-TL’nin düşümü ile kalan 23,40-TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir KAYDINA,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde BIRAKILMASINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik HMK.nun 361/1.madde hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/01/2021