Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/661 E. 2019/519 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/661
KARAR NO : 2019/519
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2018
NUMARASI : 2017/272 E.- 2018/233 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün kusurlu bir şekilde yaya konumunda bulunan vekil edenine çarpması sonucunda, 05/11/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı …’ın yaralanarak maluliyete uğradığını, sigorta şirketine 02/03/2017 tarihinde yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 3.200,00-TL’si kalıcı, 100,00-TL’si de geçici iş göremezlik tazminatına esas olmak üzere toplam 3.300,00-TL maddi tazminatın davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili cevabında özetle; kazaya karıştığı belirtilen aracın vekil edeni şirket nezdinde trafik sigortalı olduğunu, ancak dava konusu trafik kazası nedeniyle davacının vekil edeni şirkete yaptığı başvuruda, zorunlu mali mesuliyet sigortası genel şartlarında belirtildiği şekilde usulüne uygun olarak düzenlenmiş geçerli bir özürlü sağlık kurulu raporu ibraz edilmediğinden kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu durumda yetersiz belge ile yapılan başvuru nedeniyle başvuru şartının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğini ileri sürerek, davanın öncelikle başvuru şartlarının yerine getirilmediği gözetilerek usulden reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davanın 05/11/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklandığı, davacının dava açmadan önce sigorta şirketine 02/03/2017 tarihinde yazılı başvuruda bulunduğu, sigorta şirketince davacının maluliyetine ilişkin olarak geçerli bir rapor ibraz etmediği belirtilerek talebin ancak böyle bir rapor ibraz edildiğinde değerlendirileceği 03/03/2017 günlü cevapla açıklandığı, davanın ise 18/03/2017 tarihinde açıldığı, KTK’nın 97.madde hükmüne göre, zarar görenin dava açmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunmasının dava şartı haline getirildiği, her ne kadar görülmekte olan davada, davacı tarafından davalı … şirketine maluliyeti nedeniyle uğradığı zararın tazmini bakımından yazılı başvuruda yapılmış ise de, kaza tarihinde geçerli olan zorunlu trafik sigortası genel şartlarına göre düzenlenmesi gereken maluliyet raporu olmaksızın başvuruda bulunulduğunun anlaşıldığı, sigorta şirketince de davacı tarafından yapılan başvuru reddedilmeyip geçerli rapor ibraz edildiğinde değerlendirileceğinin bildirildiği, bu durumda eksik yasal evraklar tamamlanmadan usul aşılarak ve kanun dolanılarak başvuru yolunun sonucu beklenmeden ve başvuru yolu tüketilmeden dava açılmış olmasının dava şartı eksikliğini oluşturacağı görüşünden hareketle; davacının davasının 6100 sayılı HMK’nın 114/2 ve 115 madde gereğince usulden reddine karar verilmiş ve miktar itibariyle de kararın kesin nitelikte olduğu açıklanmıştır.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş, mahkemece 12/11/2018 günlü kararla istinaf isteğine konu kararın kesin nitelikte olduğu görüşünden hareketle, istinaf isteğinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, istinaf talebinin reddine ilişkin 12/11/2018 günlü karara yönelik olarak süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurmuş ve görülmekte olan davanın fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla açıldığını, alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde kesinlik sınırının dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenmesi gerektiği, dolayısıyla kesin nitelikteki bir kararda söz edilemeyeceği ileri sürülerek 12/11/2018 günlü kararın kaldırılmasını ve önceki istinaf istekleri doğrultusunda inceleme yapılmasını talep etmiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat isteğine ilişkin olup; dava dilekçesinde fazlaya ilişen haklar saklı tutulmak kaydıyla açıldığı bildirilmiştir. HMK’nun 341/3 madde hükmüne göre alacağın belli bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, aynı maddenin 1.fıkrasında belirtilen kesinlik sınırının alacağın tamamına göre belirleneceği açıktır. Görülmekte olan davada, alacağın miktarının tamamının ne olduğu henüz belirlenmeden kararın kesin nitelikte olduğundan söz edilemeyeceğine göre; mahkemenin kararın kesin olduğundan bahisle istinaf isteğinin reddine ilişkin 12/11/2018 günlü kararında isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı vekilinin 12/11/2018 günlü karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk istinaf dilekçesindeki nedenlerle bağlı kalınarak istinaf incelemesi yapılması gerektiği anlaşılmıştır.Davacı vekilinin 14/03/2018 günlü karara yönelik istinaf nedenleri; vekil edeninin dava konusu trafik kazası nedeniyle uğradığı zararların tazmini amacıyla 2918 sayılı KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, sigorta şirketine yazılı başvuru yaptığı ve yapılan bu başvurudan sonuç alınamadığı belirgin olduğu halde yazılı biçim ve şekilde davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir. Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma nedeniyle uğranılan maddi zararın giderilmesi isteğine ilişkindir.2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir. 14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir. Bu düzenlemeye göre, istenilecek belgelerden biri de 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş bir sağlık kurulu raporudur.Somut olaya dönüldüğünde, taraflar arasında dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı şekilde başvuruda bulunulduğu ve fakat bu başvuru sırasında davacının 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş bir sağlık kurulu raporunu ibraz etmediği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık başvuru sırasında 02/08/2016 tarihinde değişen genel şartlar ekinde yazılı belgelerden olan sağlık kurulu raporunun sunulmamış olması halinde başvurunun geçersiz olduğu diğer bir ifadeyle bu durumun başvuru şartının yerine getirilmemesi halini oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.Az yukarıda açıklanan KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir. ” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmamaktadır. Kaldı ki eksik olduğu ileri sürülen sağlık kurulu raporu davacı tarafından kısa sürede tamamlanabilecek nitelikte de olmadığından,davalı … şirketinin bu yöndeki isteminin davacının haklarını sürüncemede kalmasına neden olacağı da belirgindir.Mahkemece, açıklanan bu nedenlerle davacının dava açmadan önce davalı … şirketine yazılı olarak başvuruda bulunduğu ve dava şartının somut olayda gerçekleştiği kabul edilerek, uyuşmazlığın esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerin toplanılması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeler sonucunda davanın usulden reddine karar verilmesi HMK.m.353/1-a/4 hükmü uyarınca isabetsiz olup, HMK.m.353/1-a/6 kapsamındaki hali oluşturacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 14/03/2018 gün 2017/272 esas-2018/233 sayılı kararı ile istinaf talebinin reddine ilişkin 12/11/2018 günlü kararının kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun gerekçede açıklanan nedenle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/03/2018 gün 2017/272E,-2018/233 sayılı kararı ile bu karara bağlı olarak verilen 12/11/2018 günlü istinaf isteğinin reddine ilişkin kararının HMK.m.353/1-a/4 ve HMK.m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 35,90- TL maktu istinaf karar ve ilam harcı ile 98,10-TL istinaf başvuru harcının talep halinde davacıya İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,HMK.m.353/1-a/4 ve HMK.m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.14/03/2019.