Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/555 E. 2021/371 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/555
KARAR NO : 2021/371
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/10/2018
NUMARASI: 2015/495 E., 2018/1089 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalı sigorta şirketine sigortalı aracın karıştığı 16/07/2013 tarihinde meydana gelen kazada müvekkilinin eşi … hayatını kaybettiğini, eşinin vefatı nedeniyle müvekkilinin destekten yoksun kaldığından bahisle destek zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava dilekçesini tekrar etmiş ve sunduğu ıslah dilekçesi ile 88.728,50 TL’nin temerrüt tarihi olan 16/10/2014 tarihinden itibaren ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili; müvekkili şirkete davacı tarafça yapılan müracat neticesinde davacıya 16/10/2014 tarihinde 36.703,00 TL ve 08/04/2015 tarihinde ise 17.383,00 TL olmak üzere toplam 54.086,00 TL ödendiğini, bu ödeme sonucunda davacının zararının tazmin edildiğini ve başkaca bir zararı kalmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin trafik kazası nedeniyle doğan destek zararının tazmini olduğu, davacı tarafça davalının sigortacısı olduğu aracın karıştığı kaza nedeniyle eşinin vefat ettiğinden bahisle doğan destek zararının tazmininin talep edildiği, davalı tarafça davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce alınan kusura ilişkin rapor ile kazaya ilişkin görülen ceza yargılaması sırasında ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda davacının murisinin tali, dava dışı sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun belirlendiği, alınan kusur raporlarının birbirleri ile uyumlu olduğu ve bu hali ile dava dışı sigortalı sürücünün kusurlu olması nedeniyle davalının, davacının zararından sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davacının maddi zararının miktarının tespiti bakımından Mahkememize sunulan asıl ve ek raporların hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu dikkate alınarak, davanın ıslah ile 88.728,50 TL’ye çıkartıldığı, ancak davacının alınan son rapora göre zarar miktarının 85.025,66 TL olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, Davacının zararına karşılık olmak üzere 85.025,66 TL ‘nin 17/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, ” karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı davalı sigorta şirketi tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı Sigorta şirketi vekilinin istinaf nedenleri: Mahkemece Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişi ve ayrıca Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi marifetiyle kusur durumu tespitinin yapılmasının hukuki bir zorunluluk bulunmasına ve taleplerine rağmen kusura ilişkin rapor alınmamasına ve davalı tarafından davacı tarafa zararlarına ilişkin toplamda 54.086,00-TL ödeme yapıldığından ve bu ödemenin mahsubunda davacının bakiye herhangi bir zararının bulunmadığına yöneliktir. İstinaf edenin sıfat ve istinaf neden ve kapsamıyla sınırlı olarak yapılan incelemede:Dava, trafik kazasından kaynaklanan ZMM sigortacısı aleyhine açılmış destekten yoksunluk tazminat talebine ilişkindir.Dava konusu kazanın, dava dışı sürücü … yönetiminde bulunan ve davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı araç ile dava dışı sürücü … kullandığı … plakalı otomobilin 16/07/2013 tarihinde çarpışması ile meydana geldiği; kazada davacının desteği olan … vefat ettiği anlaşılmaktadır.1-Kazadan sonra düzenlenen KT tutanağına göre kazanın oluşumunda her iki araç sürücüsü de ilgili yönetmeliğin 52/1-A maddesi gereğince kusurlu bulunmuştur. Mahkemece alınan 11/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda ise kazanın meydana gelmesinde gerekçeleri de belirtilmek davalıya ZMMM sigortalı olan araç sürücü … %75 oranında, diğer araç sürücüsü müteveffa … ise %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Anılan rapora itiraz üzerine aynı bilirkişi kurulundan rapor alınmış ve davalı vekilinin kusur oranına yaptığı itiraz değerlendirilmek suretiyle kök rapordaki belirlemenin yerinde bulunduğu bildirilmiştir. Davalı vekilinin de kabulünde olduğu gibi Ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporunda da davalıya sigortalı araç sürücüsüne asli kusur verilmiştir.Mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişi raporundaki belirlemeler, KTT ve ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporu ile uyumlu olduğu gibi, dosyadaki bilgi ve belgeler ile oluşa da uygun bulunmakta olup, ayrıca sürücülerin kusurlu davranışları da belirtilmek suretiyle denetime elverişli şekilde gerekçelendirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu tür davalarda kusur tespiti yönünden illa Karayolları Fen elamanlarından veya ATK trafik dairesinden rapor alınması zorunlu değildir. Önemli olan, kusur tespitinin duraksamaya meydan vermeyecek ve hakime denetim imkanı verecek şekilde işin uzmanı olan bilirkişi tarafından yapılıp yapılmadığı ve oluşa uygun bulunup bulunmadığıdır. Gerek KTT ve gerekse ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporları ile mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu birbiri ile çelişkili de değildir. Bu durumda dosyadaki delillerle uyumlu olan ve denetime elverişli olarak gerekçelendirildiği anlaşılan kusur bilirkişi raporundaki kusur oranlarının mahkemece hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.2- Mahkemece alınan 11/07/2016 tarihli kök ve itiraz üzerine alınan 20/11/2017 tarihli ek ve yargılama sırasında değişen asgari ücrete göre düzenlenen 23/05/2018 tarihli aktüarya bilirkişi raporunda, PMF1931 tablosu dikkate alınarak ve ölen desteğin geriye sadece davacı eşini bıraktığı da gözetilerek, muhtemel ömür hesabı üzerinden aktif ve pasif dönem hesaplarının usulüne uygun yapıldığı gibi, destek pay hesabının da mevcut uygulama gözeterek yapıldığı, ölenin ölüm tarihindeki kazancının tespitinde asgari ücret dikkate alındığı, gerekli iskonto ve oranın da doğru şekilde gözetildiği, davacının evlenme şansı da değerlendirilmek suretiyle %27 oranında indirim yapıldığı, yine davalının daha önce yaptığı ödemelerin güncellenmesi ve davalıya sigortalı araç sürücüsü ölen desteğin %25 oranındaki kusuru da dikkate alınarak ve nihai destekten yoksunluk tazminat miktarından bu oranda indirim yapılmak suretiyle davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının belirlendiği, bilirkişi raporunun dosyadaki bilgi ve belgelere uygun ve denetime de elverişli bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.Hal böyle olunca, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle HMK m. 353/1-b/1 uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı olan mahkeme kararına yönelik davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK m. 353/1-b/1 gereğince ESASTAN REDDİNE,2- İstinaf başvurusunda bulunan davalıdan alınması gereken 5.808,09 TL harçtan peşin yatırılan 1.334,53TL karar ilam harcının düşümü ile 4.473,56 TL bakiye karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir KAYDINA,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-Yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK.nun 361/1.madde hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25/02/2021