Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/5005 E. 2022/1640 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/5005
KARAR NO: 2022/1640
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2019/73Esas – 2019/520Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/06/2015 tarihinde, gece vakti, müvekkili şirkete kasko sigortalı … plakalı aracın, davalı idarenin sorumluluk alanında bulunan İstanbul, …, … Caddesi’nden … Sokağa dönüş esnasında hiçbir uyarı levhası ve işareti olmaksızın yolun içinde bulunan direğe çarpması sonucunda meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucunda oluşan hasara göre müvekkil şirket tarafından sigortalısına 01/07/2015 tarihinde 7.119,66-TL tazminat ödendiğini ileri sürerek bu zararın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya idari yargının görevli olduğunu, nedeniyle müvekkili kurumun herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ”…hasar dosyasında alınan ekspertiz raporunda kazanın trafik kazası tespit tutanağında belirtildiği üzere davalı belediyenin yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayolunun temiz ve güvenli halde bulundurmadığı sebebiyle gerçekleştiğinin belirtildiği, anılan bilirkişi raporunda da kazanın davalı belediye başkanlığının sorumluluğunda olduğu yolda tehlikeli engelleri gece/ gündüz kolayca görülebilecek şekilde işaretlemediği veya ortadan kaldırmadığı için KTK 10/b/1-4 ve KTY 16/b/1-4 maddelerinde açıklanan kusurları işlediği ve bu nedenle kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, dava dışı sigortalı sürücünün kusurunun bulunmadığı, davacının davasını hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen hasar miktarınca ispat ettiği” gerekçesiyle, Davanın kısmen kabulü ile 7.009,87-TL’nin 01/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu, itirazlarına değinilmediğini, kaza yeri krokisinde hasara neden olan direğin kaldırım içerisinde bulunduğunu, bilirkişi raporundaki direğin sonradan kaldırım içine alındığı tespitinin muğlak olduğunu, bu konuda eksik inceleme ile karar verildiğini, keşif yapılması gerektiğini, davaya bakmaya idare mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkili kamu kurumu olduğundan avans faizine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava, kasko sigortacısı tarafından hizmet kusuru iddiası ile açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir HMK’nın 2. maddesinde “dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesine yer verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesi; TTK’nın 16/2. maddesinde “kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları” düzenlemesi benimsenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınmalıdır. Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekmektedir. Somut olayda, davacı sigorta şirketi, sigortalısı gerçek kişiye halef olarak açmış olduğu davada görevli mahkeme, sigortalı ile davalı arasındaki ilişkiye göre belirlenecektir. Davacının halefi olduğu sigortalısı gerçek kişi ile davalı belediye arasındaki ilişki, haksız fiile dayandığından, uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekeceğinden davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, davacının sigortalısının gerçek kişi olması, sigortalısı ile davalı belediye arasındaki ilişkinin haksız fiile dayanması ve davalının da kamu tüzel kişisi olan belediye olması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması hatalı olmuştur. Bu bağlamda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince, İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın, davanın yeniden görülmesi için Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçe uyarınca;1/Davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarih ve 2019/73Esas, 2019/520 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2/Dosyanın belirtilen şekilde işlem ve yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3/Davalıdan tahsil edilen peşin harcın istek halinde kendisine iadesine,4/İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapıla istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına5/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a hükmü uyarınca KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/11/2022