Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4983 E. 2020/598 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2019/4983
KARAR NO: 2020/598
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2018
NUMARASI: 2015/1263-E. 2018/791- K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/06/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde trafik sigortalı olan ve davalılardan …’a ait bulunan … plaka sayılı aracın, vekil edeni …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması neticesinde meydana gelen 24/04/2007 günlü trafik kazasında vekil edeni …’ın yaralanarak malul kaldığını, davalı … şirketine yapılan başvuru sonucunda, kendisine 08/12/2009 tarihinde 6.501,54-TL ödeme yapılmış ise de; bu ödemenin uğranılan zararı karşılamada yetersiz kaldığını , bu nedenle 14/03/2014 tarihinde sigorta şirketine 2.kez başvurulduğunu, ancak bu başvurudan sonuç alınamadığını belirterek davacı … için 70.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen, ayrıca … için 50.000,00-TL, …’ın yaralanmasından duydukları elem ve ızdırap nedeniyle de davacı eş … için 10.000,00-TL ve davacı çocuklar … ve … için de ayrı ayrı 5.000,00’er-TL manevi tazminatın davalı …’tan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı süresi içinde verdikleri cevap dilekçelerinde özetle; zaman aşımı definde bulunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ” davacıların maddi ve manevi tazminat talepli olarak açtıkları davanın 2918 sayılı KTK’nın 109/1.maddesi çerçevesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu haksız fiilin gerçekleştiği 27/04/2007 tarihinden itibaren 2 yıllık sürenin sona erdiği,haksız fiilin aynı zamanda TCK 89/4.maddesi çerçevesinde taksirli birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçunu oluşturacağı ve bu nedenle aynı yasanın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık ceza zamanaşımına tabi olduğu,hem haksız fiile ilişkin 2 yıllık sürenin hem de ceza zamanaşımı süresinin dolduğu, ceza yargılaması sonucu Gebze 2.Asliye Ceza Mahkemesince davalı … hakkında aynı fiil nedeniyle 24/06/2009 tarihinde mahkumiyet kararı verildiği,mahkumiyet kararının daha sonra kesinleştiği,TCK m.67/2 maddesi uyarınca sanık hakkında verilen mahkumiyet kararının kesildiği ve yeniden işlemeye başladığı,TCK m.67/4 maddesi uyarınca bu sürenin yarısına kadara uzadığı,bu hale göre mahkumiyet kararının verildiği tarihten itibaren başlayan yeni sürenin 4 yılın sonunda sona erdiği,ancak davanın bu sürelerin dolmasına mutaakip açıldığı,” görüşünden hareketle; davacılar tarafından açılan davaların zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; görülmekte olan davada kısmi ödeme nedeniyle, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 133/1 maddesi gereğince; zaman aşımı kesildiğinin göz ardı edilmesi sonucunda davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kabule göre de; AAÜT hükümleri uyarınca müteselsil sorumlular hakkında açılan davanın red nedeni aynı ise, davalılar lehine maktu ve tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, ayrı ayrı nispi vekalet ücretlerine hükmedilmiş olmasının da isabetsiz bulunduğu hususlarına yöneliktir. Dava, trafik kazası nedeniyle açılmış maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. 1-2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi ve manevi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir. 6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür. 6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı subjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür. Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı). TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Dava konusu olayda, davacılardan …’ın yaralanması ile sonuçlanan kaza 27/04/2007 tarihinde gerçekleşmiş olup görülmekte olan dava ise 29/12/2015 tarihinde açılmıştır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/1. ve 66/1-e maddeleri uyarınca; kaza tespit tutanağındaki belirlemelere göre; kazada davacı dışında 1 kişinin daha yaralandığı anlaşıldığından, öngörülen uzamış ceza zamanaşımı süresi 8 yıl olup dava tarihi itibariyle bu süresinin dolduğu görülmektedir. Dosya kapsamından, davacı …’ın sigorta şirketine yaptığı ilk başvuru üzerine kendisine Ege Üniversitesi Hastanesi’nden temin edilen 15/09/2009 günlü özürlü sağlık kurulu raporu uyarınca belirlenen %4 sakatlık oranı üzerinden yapılan hesaplama sonucunda 08/12/2009 tarihinde 6.500,01-TL ödeme yapıldığı, davacının daha sonra Eyüp Devlet Hastanesi’nde düzenlenen ve davacıdaki iş gücü kaybının %20 olarak belirleyen 07/11/2007 günlü sağlık kurulu raporuna dayanılarak, 14/03/2014 tarihinde sigorta şirketine 2.kez başvuruda bulunduğu ve bu başvurudan sonuç alınamaması üzerine de görülmekte olan davanın açıldığı ve yargılama sırasında ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 02/10/2017 günlü raporda da davacı …’ın 27/04/2007 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı olarak oluşan dirsek kısıtlılığı arızasından başka bir arıza tanımlanmaksızın, mevcut bu arıza nedeniyle adı geçen kişinin %13,1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğinin belirtildiği ve davacı vekilince verilen 21/12/2017 günlü dilekçe ile ATK’dan gelen 02/10/2017 günlü rapor doğrultusunda hesaplama ve değerlendirme yapılması istenildiği anlaşılmaktadır. Zaman aşımı sürelerine ilişkin az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gözetildiğinde; davacının uğradığı zararı ve zarar sorumlusunu en geç olayla ilgili olarak Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ceza yargılamasına ilişkin kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği 21/02/2013 tarihinde öğrendiği, görülmekte olan davanın ise, 21/02/2013 tarihinden sonra başlayacak 2 yıllık kısa zaman aşımı süresinin geçirilmesinden sonra 29/12/2015 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, mahkemece yazılı biçim ve şekilde açılan davaların zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazlarına gelince; görülemekte olan davada davacılardan …’ın maddi tazminata yönelik davayı kazaya neden olan aracın ZMM sigortacısına ve aracın sürücüsüne yönelterek açmış olup mahkemece; maddi tazminat talebi her iki davalı için ortak olan zaman aşımı süresinin geçirilmiş olması nedeniyle reddedilmiştir. Bu durumda mahkemece, maddi tazminat bakımından davalılar yararına AAÜT’nin 3.madde hükmü gözetilerek tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, ret edilen maddi tazminat miktarı üzerinden her bir davalı yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiş olması isabetsiz bulunduğundan, bu yöne ilişen istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılmasına ve harcın da kamu düzenine ilişkin olduğu gözetilerek, maddi tazminata ilişkin vekalet ücreti yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Yukarıda başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle KABULÜNE, davacı …’ın öteki istinaf itirazları ile diğer davacılar vekilinin tüm istinaf itirazlarının ise yukarıda (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle ayrı ayrı REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran ve davacı …’dan peşin olarak alındığı anlaşılan 35,90- maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine İADESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar … ,… ve …’dan karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca ayrı ayrı alınması gereken 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, adı geçen davacılar tarafından ayrı ayrı ve peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL’nin düşümü ile kalan 10,00-‘şerTL harcın adı geçen davacılardan yine ayrı ayrı alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Davacıların istinaf aşamasında yaptıkları giderlerin takdiren üzerlerinde bırakılmasına, 6-İstinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan … 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/07/2018 gün ve 2015/1263 E, -2018/791 sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 6/1-Davacı …’ın maddi tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, 6/2- Tüm davacıların manevi tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle REDDİNE, 6/3-Davacı … tarafından … Sigorta A.Ş ve …’a yönelik olarak açılan maddi tazminat davasının ret nedeni her iki davalı bakımından aynı olduğundan ve talebin tamamı reddedilmiş bulunduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca belirlenen 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak yargılama sırasında vekille temsil edildikleri anlaşılan davalılara verilmesine, 6/4-Reddedilen manevi tazminat yönünden davalı … taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan alınıp adı geçen davalıya verilmesine, 6/5-Reddedilen manevi tazminat yönünden davalı … taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan alınıp adı geçen davalıya verilmesine, 6/6-Reddedilen manevi tazminat yönünden davalı … taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan alınıp adı geçen davalıya verilmesine, 6/7-Reddedilen manevi tazminat yönünden davalı … taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan alınıp adı geçen davalıya verilmesine, 6/8-Davacılarca yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6/9-Davalı … tarafından yapılan 20,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 20,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 6/10-Davalı … tarafından yapılan 11,75-TL posta masrafı olmak üzere toplam 11,75 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 6/11- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca, her bir davacıdan ayrı ayrı alınması gereken 54.40-TL karar ve ilam harcı toplamı olan 217,60-TL’nin peşin alınan 478,17-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 260,57 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine, 6/12- Yatırılan gider avansından varsa kullanılmayan kısmının talep halinde ilgilisine İADESİNE, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ve manevi tazminata ilişkin davalar bakımından davacılar ihtiyari dava arkadaşı konumunda bulunduklarından, kesinlik sınırı her bir davacı için ayrı ayrı gözetildiğinde HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle KESİN; maddi tazminata yönelik dava bakımından ise; HMK.m.361/1 hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/06/2020