Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2019/4944 E. 2021/2148 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/4944
KARAR NO: 2021/2148
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI: 2015/28-Esas 2019/1164-Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/09/2006 tarihinde dava dışı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın aşırı hız ve şerit ihlali yapması sonucu karşı yönden gelen müvekkilinin kullandığı motosiklete çarpması sonucu davacının geçici ve sürekli olarak maluliyete uğradığını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik ve 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden poliçe limitleri sınırlı olmak kaydı ile tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/276 esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/09/2006 tarihinde dava dışı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın aşırı hız ve şerit ihlali yapması sonucu karşı yönden gelen müvekkilinin kullandığı motosiklete çarparak yaralanmasına neden olduğunu, kaza sonrası Antalya Atatürk Devlet Hastanesinden alınan 12/01/2015 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporuna göre müvekkilinin tüm vücut fonksiyon kaybının %3 olduğunu, kaza tarihinde kazaya karışan … plakalı aracın geçerli ZMSS”i bulunmadığından yasa hükmü gereği …na dava açtıklarını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik ve 100,00 TL sürekli iş görmezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …ndan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı …ı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı otomobilin (davalı) … Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenmiş olan … numaralı KTK Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi ile 21.09.2006 günü saat 13:35 de sigortalandığını, ancak poliçenin iptal edildiğini, iptal işleminin 3.kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini, kaza tarihinde geçerli Zorunlu Trafik Poliçesi bulunmasından dolayı müvekkili kurumun sorumluluğunun bulunmadığını; davanın … Sigorta A.Ş.’ne yöneltilmesi gerektiğini, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle: … plakalı otomobilin müvekkili davalı sigorta şirketinde … numaralı KTK Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi ile 21.09.2006 günü saat 17:38 ile 21.09.2007 günü saat 17:38 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, dava konusu kazanın ise 21.09.2006 günü saat 15:00 sıralarında meydana geldiğini, bu nedenle … plakalı otomobilin sigorta poliçesinin dava konusu kazanın olduğu aynı gün, ancak kazadan yaklaşık 2 saat 38 dakika sonra düzenlendiğini, kaza saatini kapsayan bir poliçenin bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan sürücü … vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın zamanaşımına uğradığını, yetkili mahkemenin olay yeri olan Antalya Mahkemeleri olduğunu … plakalı aracın … Sigorta A.Ş’ye sigortalı olduğunu, davacı …’ın ehliyetsiz ve kasksız olarak araç kullandığını, mütefarik kusurunun bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; 1-)Davanın reddine, 2-)Birleşen dava İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/276 Esas sayılı davanın kabulüne, 16.791,42 TL sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatının davalı …ndan dava tarihi olan 18/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen karar … vekili tarafından süresinde istinaf edilmiştir. Birleşen dosya davalısı … vekilinin istinaf sebepleri; davaya konu kazanın 21.09.2006 tarihinde meydana geldiği, davanın ise 18.03.2015 tarihinde açıldığı, davanın açılmış olduğu tarihte KTK. 109.madde de düzenlenen iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, 21.09.2006 tarihli trafik kazası nedeniyle meydana gelen zararının yaklaşık 9 yıl sonra hazırlanan 12.01.2015 tarihli rapor ile öğrenildiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırılık oluşturduğu hususlarına ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 21/09/2006 tarihinde dava dışı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın aşırı hız ve şerit ihlali yapması sonucu karşı yönden gelen davacının kullandığı motosiklete çarpması sonucu davacının ATK 3.İhtisas Dairesinin raporunda tespit edildiği üzere %5,1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacak ve iyileşme süresi kaza tarihinden itibaren 4 ayda iyileşecek şekilde yaralandığı, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemiyle bu davayı açtığı anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerlerinin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir. 6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür. 6098 Sayılı TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/1.) maddesi, özellikle zamanaşımının başlangıç anını belirleyen bir düzenlemedir. Bu düzenlemeye göre tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Burada, uygulamada “kısa süreli zamanaşımı” olarak adlandırılan süre söz konusu olup, sürenin başlangıcı sübjektif bir koşula bağlanmıştır. Çünkü, sürenin başlaması zarar görenin zararı ve tazminat sorumlusu kişiyi öğrenmesi gibi sübjektif bir koşulun gerçekleşmesi ile mümkündür. Mutlak nitelikteki “uzun süreli zamanaşımı”nın başlangıç tarihi ise zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Buna göre, tazminat istemi her halde eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrar. Burada on yıllık sürenin başlangıç anı, zarar verici eylemin gerçekleştiği tarih gibi objektif bir koşula bağlanmıştır. Olağan zamanaşımı süresi iki yıllık olan kısa zamanaşımı süresidir. Diğer bir anlatımla iki yıllık zamanaşımı süresi on yıllık süre ile sınırlıdır. Zarar ve zararın sorumlusu olan kişi öğrenildiği takdirde davanın kısa zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekir. Zarar veren eylemin işlenmesinden itibaren on yıl geçtikten sonra zarar ve zararı veren kişi öğrenilmiş olsa bile tazminat istemi, zamanaşımı def’î ile karşılaştığında reddedilir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/12/2017 tarih ve 2017/3-2786 E., 2017/2016 K. Sayılı kararı). TBK’nın 72/1. (BK’nın 60/2.) maddesinde düzenlenen üçüncü süre ise “ceza zamanaşımı süresi”dir. Zarara neden olan eylem, aynı zamanda ceza kanunları uyarınca suç teşkil eden bir eylem oluşturuyor ve bu eylem için ceza kanunlarının öngördüğü zamanaşımı süresi daha uzun bir süre ise bu takdirde uygulanacak olan zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu ceza zamanaşımı süresidir. Ceza zamanaşımı süresinin başlangıç anı da zarar verici eylemin gerçekleştiği tarihtir. Dava konusu olayda trafik kazası 21/09/2006 tarihinde meydana gelmiş, görülmekte olan dava ise 09/01/2015 tarihinde açılmıştır. Davacının maluliyetini ATK 3. İhtisas Dairesinin 11/06/2018 tarihli raporu ile öğrendiği gibi dava açıldığı tarihte 2918 sayılı KTK’nın 109.maddesinde düzenlenen 10 yıllık genel zamanaşımı süresi somut olayda dolmamış olduğundan, davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, zamanaşımı süresinin geçmemiş olmasına göre, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca, 1-)Usul ve yasaya uygun olan İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/09/2019 tarih ve 2015/28 E. – 2019/1164 K. sayılı kararına yönelik davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-)İstinaf eden davalıdan alınması gereken 1.147,02-TL harçtan peşin yatırılan 286,75-TL nispi karar ilam harcının düşümü ile 860,27-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-)Yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK’nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nun 362/1-a madde gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021